7

15 7 5
                                    

— • —

Ağırlığını, yaslandığı koluna verdi; adamın göğsüne yük bindirmesi umurunda değildi çünkü o, gün geçtikçe Jungwoo'nun üzerine kaldıramayacağı kadar yük bindirmeye devam etmişti. Her geçen gün daha fazla nefret etmişti bu adamdan, öfkesi katlanarak çığ gibi büyümüştü; önünü alamıyordu, gerçi almak da istemiyordu. Başlarda onu öldürmek Jungwoo'ya vicdan azabı çektiriyor da olsa, şimdi hissettirdikleri yalnızca zevkten ibaretti. Jungwoo, bunları kendisine itiraf ettiğinde korktu... O an en çok kendisinden korktu ama çok geçmeden mecbur olduğunu düşündü. Evet evet, onu öldürmeye ve buna devam etmeye mecburdu, başka çaresi yoktu. Sürekli aynı güne uyansa da her gece ölmek istemiyordu, kendini korumalıydı. Son kez olmasını umarak adamın yüzüne baktı. Hoş, bakılacak bir yüzü kalmamıştı. Adamın mırıltılarına Jungwoo da katıldı ve onunla beraber birkaç kez tekrar etti.

"Kafayı... kopar... kafayı... kopar... kafayı... kopar..."

Onunla beraber iki üç kez tekrar ettikten sonra Jungwoo normal bir şekilde konuştu, adam ise yeniden sessizliğe gömülmüştü.

"İlk kez gözlerine baktığımda onların güzel olduğunu düşünmüştüm, taa ki elindeki bıçağı görene kadar. Şimdi ise nefret ediyorum, onlar hâlâ güzel ama ben nefret ediyorum. Çoğu gece ölmeden önce gözlerini görmekten nefret ediyorum, benim son saniyelerimde parlamalarından ve her şeyden..." Jungwoo, düşüncelerinin farkına vardığında tekrar sulanan gözlerini kırpıştırdı; adamın suratına birkaç damla gözyaşı düşerken, donuk ifadesini silip kocaman gülümsedi. Oyulmuş gözlerinden çıkan kanlar, kafasının yanlarına ve yüzünün bir kısmına akmıştı. Bu defa gülüşünü bozmadan adam konuştu, mırıltıları dışında gerçekten konuşuyor olması Jungwoo'yu şaşırtmıştı.

"Jungwoo," koşuşturmalı başka bir akşamın ardından konuşmaya mecali kalmamıştı, yine de kendini zorladı çünkü kendini ve Jungwoo'yu bu döngüden kurtaracak son şansı olabilirdi. "Yap hadi, yapmalısın, gerçekleştirdiğinde teşekkür etmek için fazla ölü olacağım o yüzden şimdiden... teşekkür ederim."

Jungwoo'nun şaşkınlığı uzun sürmemişti, öfke ve nefreti karadelik gibi her şeyi içine çekiyordu. Adamın tek kelime daha söylemesine müsaade etmeden satırı havaya kaldırdı ve kalan bütün gücüyle geri indirdi. Adamın boynundan keskince giren satır, kolay olmasa da kafasını bedeninden ayırmıştı.

— • —

paradox • luwooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin