Bölüm 3

129 40 5
                                    

"Aptal Kedi!"

Dudağını sarkıtıp içini çeke çeke ağlarken tüm hızınla koşuyordu küçük çocuk.Minicik kalbini o kadar çok kırdı ki duydukları.Ondan,en sevdiğinden bunları duymak minik bedene ağır geldi.Jisung herkesten çok Minho'ya bağlıydı en çok.Dünyaya gözlerini açtığından beri o yanındaydı en fazla ve hep öyle olacak sanmıştı küçük kalbiyle.

"Gidecekmiş birde! "

Sırtını yaşlı ağacın gövdesine yasladığında dizlerine kendine doğru çekip hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.Bir daha Minho'yu göremeyecek olmanın düşüncesini,hayalini aklında döndürüp döndürüp ağladı.Kimi zaman bağırdı kimi zaman sanki Minho karşısındaymış gibi yalvardı gitme diye.Sonunda gözünde yaş kalmayana kadar ağladıktan sonra havanın iyice karardığını farketti minik beden.Havanın da serinlemesiyle titremişti vücudu.Savunmasızlığın,korkunun verdiği duyguyla sanki donuyormuş gibi titriyordu.

"ANNE!!!" Bu sefer anne diye ağlamaya başladı.Ama evler, buradan bir hayli uzaktı seslense de etrafta kimse yoktu.Tek bir lamba bile yoktu etrafta.Buraya gece hiç yalnız gelmemişti ki Jisung,hep Minho ile gelmişti.Minho da yanında hep fener getirirdi gece yolunu görebilmesi için.

"Neden beni yalnız bıraktın aptal kedi!"

Bağırırken etrafta bir çıtırtı sesi duyunca irkildi Jisung.Hızla ayağa kalkıp bakınsada hiç bir şey göremiyordu ki,tarlanın ortasındaydı.

"Ay yılan mı var yoksa!"

Korkudan daha fazla ağlamaya başladığında yanında kıkırtı sesi duyunca kaşları çatıldı.Bu gülüşü biliyordu.Tam ayağa kalkacakken kucağına kocaman siyah bir şey düştüğünde bastı çığlığı.

"ANNE!!! KURTARIN BENİ YILAN VAR! "

Etrafta ağlayarak koşmaya başladığında gülme sesi daha da yükseldi.

"Aptal sincap.Yeter ağladın."

Minho elindeki feneri yaktığında far görmüş tavşan gibi kaldı Jisung olduğu yerde.Onun o şaşkın ağlamaktan şişmiş suratını gören Minho daha fazla kahkaha atmaya başladı.

"Bittin sen!"

Jisung hızla üzerine doğru koşup küçük yumruklarını ona doğru sallamaya başladığında Minho daha da gülüyordu.Onun bu hali ona çok tatlı geliyordu.Minho ,sinirden şişmiş yanakları hızla kavrayıp çekiştirmeye başladığında gülmeye de devam ediyordu.Kendi kendine eğlenirken Jisung birden yine ağlamaya başlamıştı.Minho'nun suratından gülüşü yavaş yavaş silinirken cimdiklediği yanakları bırakıp avuçlarının arasına aldı.

"Bu kadar çok mu seviyorsun beni de gitmemi istemiyorsun sincap ?"

Jisung şuan ağlamıyordu resmen anırıyordu,burnundan sümükleri çıkarken.Kolunun kenarına burnunu silip evet anlamında salladı başını.

"Beni yalnız bırakma Hyung,nolur gitme!"

Minho küçüğü kollarının arasına aldığında sımsıkı sarıldı Jisung.Nasıl gidecekti o böyle ağlarken? Nasıl yalnız bırakacaktı onu bu köyde bir başına.Ailesi burada olsa bile tek arkadaşı Minho'ydu.Okulda kim koruyacaktı onu benden başka.Çocuklar sataştığında kime şikayet edecekti ?

"Gitme Hyung,söz bir daha seni kızdırmayacağım.Arkadaşlarının yanında sana şakalar yapmayacağım.Arkadaşlarınlayken hatta yanına bile gelmem.Yeter ki köyden gitme."

"Ama elbet bir gün gideceğim Jisung.Sonsuza kadar burada kalamam ki.Okula gitmem gerekiyor buranın eğitimi bile kötü.Üniversiteyi nasıl kazanacağım burada böyle?"

"Onu o zaman düşünürüz.Hem daha çok var,o zamana kadar bende büyüyeceğim seninle birlikte gelirim liseye."

"Nasıl olacakmış o aptal sincap? Aramızda 2 yaş var."

"Bilmiyorum tek bildiğim sonsuza kadar senin yanında kalmak istiyorum."

"Ah Jisung,büyüdüğünde kendin benden uzaklaşacaksın haberin yok."

"Hayır! Ben asla öyle bir şey yapmam.Anca sen yaparsın,beni sevmiyorsun.Lulu'yu benden daha çok seviyorsun biliyorum."

"Hahah o nereden çıktı? "

"Biliyorum işte hep onun saçlarıyla oynuyorsun okulda,şakalar yapıyorsun ona.Tabi saçları uzun ve güzel ondan.Benim saçlarım uzamıyor,uzatmak istiyorum diyorum babam hemen kestiriyor azcık uzasa. "

"Senin saçların herkesten güzel aptal sincap.Herkesinkinden yumuşak ve hoş kokulu.Sanırım bebeklikten beri bu ağacın altında dura dura saçlarına ıhlamurun kokusu sindi."

Minho burnunu küçüğün saçların gömüp sıkıca küçük bedene sarılıp öylece oturdular ağaca yaslanıp.Kısa sürede kücüğün uyuduğunu farkettiğinde gülümsedi.

"O kadar ağlamaya uyuman normal tabi."

Zar zor kücüğü kucağına alıp taşımaya çalışsa da başaramıyordu Minho.Jisung'tan büyük olsa da her şekilde o da bir çocuktu.Parmağına feneri geçirip Jisung'u da zar zor sırtına almayı başarıp yürümeye başladığında sırtı acıdı.

"Zayıf olmana rağmen nasıl bu kadar ağır olabiliyorsun?"

Zar zor evin sokağına girdiğinde artık nefes nefese kaldı Minho.Dizleri titriyordu resmen.Jisung'u düşürmemek için dişlerini sıkmaktan artık kırılacaklardı neredeyse.

"Anne! Kapıya çık." Evin önüne yaklaştığında annesine seslenmişti yardım etmesi için.Birde onu merdivenlerden çıkartırsa gerçekten ölürdü.

"Sonunda geldiniz merak ettim sizi.Eun da çok telaşlandı yanınıza geliyordu az kalsın ama durdurdum senin gittiğini söyledim."

"Eun teyzeye anlattın mı olanları?"

"Anlattım malesef Minho.Ben anlatmasam Jisung'tan duyacak." Sırtından Jisung'u aldığında Minho olduğu yerde doğrulduğunda sırtı kütürdemişti.

"Belim koptu valla anne,yatmadan krem falan bir şey sür.Ağlaya ağlaya uyudu kucağımda manyak."

"Deme öyle çocuğa! Senin yüzünden,sen ağlattın buda sana ceza şimdi ağırsın bütün gece belin."

"Of anne ya! Ee neden Jisung'u evine bırakmıyorsun?"

"Burada kalacak Jisung,sabah beraber gideceksiniz okula.Eun teyzenle enişten sabah erkenden şehire gidecekler."

"Neden? bir şey mi var?"

"Önemli bir şey yok gir hadi içeri.Saat kaç oldu."

Vien,Jisung'un geceliklerini giydirip,çişini yaptırdıktan sonra Minho'nun yanına yatırdı.Minho istemese de uykuya daldığı gibi Jisung'u kollarına aldı.

"İstemiyorum dese de kendide Jisung'suz yapamaz bilmiyor." Vien onların haline gülümseyip odasına çekildi.

"Uyudular mı sonunda hayatım?"

"Evet,Jisung'un ağlamaktan tüm suratı şişmiş iyi ki Eun görmedi çok üzülürdü."

"Bizim oğlanda bir garip.Büyümeye başladıkça çocuğu istemez oldu.Sizde böyle miydiniz Eun ile?"

"Asla ! Ben Eun'a asla böyle davranmadım çocukken bile.Biz ufak çocukken tartışmasalar yaşasak bile asla seni istemiyorum gideceğim köyden demedik."

"Minho'da haklı gerçi,hayalleri var.Üniversiteye gitmek istiyor,daha güzel eğitim almak istiyor.Burada köyde nereye kadar Vien,elbet birgün ayrılacaklar."

.

Jisung,gecenin bir yarısı su içmek için kalktığında burnunun dibinde ki uyuyan Minho'yu görüp saf mutlulukla gülümsedi.

"Hani istemiyordun artık beni, aptal kedi?"

Ihlamur Çiçeği (Minsung)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin