IV

149 20 10
                                    

Nergis Hanım anlatırken daha da şaşırıyordum ve en çok bu insanların hepsiyle aynı kanı paylaştığımız gerçeği beni geriyordu.

"En büyük abin Yalın, kendisi mimar ve bize hiç göstermesede yeni kişilerden hoşlanmaz ve soğuk davranır. Fakat sana kötü bir şeyler söylemiyecek kadar olgundur, yani çok sıkıntı etme."

Yalın'ın nasıl bir kişiliğe sahip olduğunu az çok anlamıştım.

Ve bunu anlamam beni korkutmaya yetmişi.

Böyle kişiler sınıfımta da vardı ve bana iki tenefüs, toplam bir dakika olacak süre baktı diye krizin eşiğinden dönmüştüm.

O an aklıma gelince tüylerim diken diken oldu.

Nergis Hanım devam ederken dikkatimi ona vermye çalıştım.

"Miraç geliyor sonra, tıp okuyor o. Benim oğlum diye demiyorum ama zekidir valla. Hemde abisinin kopyası. Fakat iş insanlara gelince aklı duruyor sanki. Herkese soğuktur o. Ara sıra odasına girdiğinde üç gün göremediğimiz olmuştur onu. Seni görmezden gelebilir, lafta atabilir. Tabi onu çok uyrdık ama bir şey derse biz uyarız ama sen uyarmaktan çekinme. Kestiremiyorum hareketlerini o yüzden emin olamadım."

Miraç'ı anlattıkça içimdeki sıkıntı büyüdü,büyüdü... Ondan şimdiden çekinmiştim. Tıp okuduğuna göre benden hayli hayli zekidir. Benim de öyle olmamı beklemez inşallah.

Ondan fazlasıyla ürkmüştüm ve bana bir şey derse hiç bir şekilde karşılık vermezdim.

"Sonra Doğukan geliyor. Ona bence çok çabuk ısınırsın. Çok tatlıdır benim oğlum. Sıcak kanlıdır,abişerine benzemez. Aralarında en çok ona benziyorsun. Tabii, Işık'ı saymazsak. Kendi halindedir Doğukan. Zaten sana kötü laf ederlerse bizden önce o uyarır herkesi. Çok iyi kalplidir."

Aslında onunla anlaşabilirdim fakat bu kadar utangaçken bunuda başaramayacağımı biliyordum.
Ali bey fısıldadı. "Çocuk ayrımı"

Nergis Hanım'ın koluna vurmasıyla konuşmayı kesti.

Kaç yaşındaydılar fakat liseli çiftler gibi birbirleriyle atışıyolardı.

Nergis Hanım devam etti.

"Merak etme az kaldı. Sonra ikizin Işık geliyor. O da erkek bu arada. Dışarıdan bakılınca Miraç'a çok benzer fakat içinde çok sıcak kanlıdır o. Kardeşine çok düşkündür mesela. Doğukan abisine de. Fakat diğer iki abisini de sever, sayar fakat bu evde en çok o ikisiyle yakındır. O da fazlasıyla zekidir. Sana karşı saygısını bozmaz, nötrdür. Dışarıdan bakılınca ki sert görüntüsüne takma. Yumuş yumuştur benim oğlum."dedi gururla.

İkiz.

Diğer yarın.

Nasıl bir şeydir acaba?

Sanırım öğrenicem.

Onunla yakın olmak isterdim fakat büyük ihtimalle onunla da iki kelimelik diyalogların fazlasını kuramıyacaktık.

"Ve sonra evin en küçüğü. Aras. Aranızda iki yaş var. O,o melek gibidir. Herkese gülümser. Tanımadığı insanlara da. Biraz utangaçtır fakat sana yine de huzurlu hissettirir. Duygusaldır.Kitap okumayı sever. Yani, severdi. Tüm abilerini eşit sever fakat Doğukan ve ışık'a daha yakın olduğu aşikar. Söylesem inkar eder ama bu gözle görülür. Tüm hepsi Aras'a karşı korumacıdır. Eğer Aras üzülürse Doğukan bile can yakabilir. O, hepsi için özeldir. "

Aras'ı öyle bir anlatmıştıki , ona karşı hoş hiasetmeye başlamıştım.

Benim gibiydi oda.

Fakat Nergis Hanım Aras'ı anlatırken onunda, Ali Bey'in de gözlerine hüzün çökmüştü.

" O, görme engelli. Ve bu konuda biraz hassas. Lütfen ona bunu hissettirme tamam mı?"

Nergis Hanım'ın dediği şey ile şok olmuştum

Aslında şaşıralacak bir şey olmadığını biliyordum fakat insanın öz kardeşinin görme engelli olduğunu öğrenmesi de şaşırtıcydı şimdi.

Ve ona hissettirmeye çalışacağıma emindim

"Elbette ona hissetirmemeye çalışıcam."dedim hızla.

İkisi de bana gülümsediler ve kısa bir süre sonra araba durdu.

"Evine hoş geldin Yağmur."

Bu bölümde annelerinin ağzından çocukalrı tanımanızı istedim. Biraz kısaydı ama

Bir Hayat ÖyküsüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin