Sınıflar arası voleybol turnuvası başladığından beri, bugün ikinci gün oluyordu, doğru düzgün ne ders işleniyordu ne de başka bir şey yapılıyordu. Hatta bu iki günde okula gelmeyi zaman kaybı olarak gören öğrenciler, izin alarak evde kalıp ders çalışıyordu.
Megumi bile okula gelmemeyi tercih ediyordu ama Yuta'nın zorlamasıyla maalesef bugün bile tribünlerde oturmuş doğru düzgün oynamayı bilmeyen iki takımın maçını izliyordu. Tabi alt tribünde oturanların arasında pembe saçları görünceye dek.
Yanında oturan Mai'ye dirsek atarken, "Yuji bugün okula gelmiş miydi?" diye sordu. Bildiği kadarıyla Yuji okula gelmeyecekti. En son öyle konuşmuşlardı. Mai bakışlarını incelediği tırnaklarından çekip, "Bugün Toge'nin maçı da var. Gelmiş olabilir." dedi Megumi'ye bakarken. Tekrar tırnaklarını incelemeye başlarken, "Sanırım bir daha tırnaklarımı o kadına yaptırmayacağım. Baksana yamuk-" Megumi'nin ayaklanmasıyla sözü kesilen Mai onu izlemeye başladı.
Megumi birkaç insanın önünden özür dileyerek geçmiş ve alt tribünlere inen koridora girdiğinde önde oturanın gerçekten Yuji olup olmadığından emin olmak istiyordu. "Yuji?"
"Megumi! Okula gelmeyeceksin sanmıştım."
"Yuta yüzünden iki gündür geliyorum. Ama sende gelmeyeceğini söylemiştin."
O sırada Megumi, Nobara ve Momo'nun önünden geçip Yuji'nin boş olan diğer tarafına oturdu. Yuji fark etmeden bedenini Megumi'ye çevirmiş ve "Toge'nin maçı vardı. Aslında seni de çağıracaktım ama belki gelmek istemezsin diye düşündüm." dedi. Megumi ona gülümsediğinde, Yuji istemsizce kızardı ve utangaç bir şekilde onun gülümsemesine karşılık verdi.
Onları üst tribünden izleyen Mai, "Kusacağım şimdi!" diye bağırdığında çoğu öğrencinin ve hatta birkaç öğretmenin bile dikkatini çekmeyi başarmıştı. Bakışları umursamadan birbirlerine sadece gülümseyen ikiliyi somurtarak izlemeye devam etti.
Diğer bir tarafta ise. Yuta en önlerde, Toge'ye en yakın olacak tribünde yerini almıştı. "Şu lanet maçı bitirin! Oynayamıyorsunuz bile! Sizi kim takım yaptı ki?" diyerek şuan oynanan maçı protesto ederken birkaç öğrencinin yargılayıcı bakışlarına orta parmağını gösterdi.
"Aptal mısın?"
Yuta birden duyduğu sesle çığlık atınca maç bile durmuş herkes ona bakmaya başlamıştı. Spor salonu tamamen sessizlik içindeydi ve tek odaklandıkları kişi Yuta idi. "Özür dilerim, özür dilerim." diyerek hafifçe eğilirken herkes işine dönmüş ve maç kaldığı yerden devam etmişti.
"Böyle yaklaşılmaz yalnız."
Mor gözlerin yansıttığı duygu pek fazla değişmedi. Toge ona aynı ifadesiz yüzüyle bakmaya devam ediyordu. Yuta kocaman gülümseyerek, "Ayrıca maçtan öne beni görmeye mi geldin?" diye sorarken küçük utangaç bir kız gibi işaret parmaklarının uçlarını birbirine değdirdi.
"Hayır. Maç sırasında dikkatimi bozmamanı söylemeye geldim."
"O da olur. Hem senin dikkatini mi dağıtıyorum?"
Toge istemsizce yüzünü buruştururken Yuta'nın bu halleri gerçekten garip gelmeye başlamıştı. Normalde de yapışkan biriydi ama sanki aşıkmış gibi olan tavırları normal gelmiyordu. İnanacağından değildi. Yuta hakkında söylenenlerden haberdardı ve ne kadar bir kısmı doğru olmasa da doğru olanları da biliyordu.
Yuta'nın birini seviyor olması, hele bu kişinin kendisi olması, imkansızdı.
"Maalesef öyle, dağıtıyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
daylight
Fanfiction(bölüm sekizden spoiler) "Bunun hayalini kurardım sadece." diye mırıldanan Megumi ile başını ona çevirdi. Kendi kendine bir şeyler mırıldanmaya devam ediyor, gülüp duruyordu. Simsiyah saçlarını geriye doğru tarayıp anlını ortaya çıkardı. "Güzellik...