7

96 12 15
                                    

Herkes yavaş yavaş toplanmaya başlarken daha şimdiden içmeye başlamış Hyunjin'e gözlerimi devirdim.
Parti sonunda onu eve kim taşıyacaktı merak ediyorum...

Kapının hızla açılmasıyla içeriye giren Chan'la düşüncelerimden sıyrıldım.
Tabi arkası sıra gelen Jisung,Jeongin,Felix ve Seungmin'i de unutmamak lazım.

"WAAOOWW, BURASI GERÇEKTEN HARİKA OLMUŞ" diyerek etrafı inceleyen Seungmin'e el salladığımda,
hızla yanıma gelerek bana sarılmıştı.
Aynı şekilde sarılışına karşılık verdiğimde Jisung'un bana baktığını görmüştüm. Bakışlarımız birleştiğinde yüzüme yayılan gülümsemeyle Seungmin'den ayrılarak yanına gittim.

Karşısında durduğumda avucumu çeneme sabitleyerek konuştum,

"Sen düne göre birazcık kısaldın mı?"

derken gözlerini kısıp bana baktı.

"Çok komikmiş" diyerek yanımdan geçip gittiğinde arkasından baka kaldım.
Biraz sinirli gibiydi sanki?

Omzuma değen ellerle bakışlarımı Jisung'dan çektiğimde Jeongin omzunu pat patlayarak konuştu ,

"Ona aldırış etme , en sevdiği K-Drama'yı izleyecekken evden zorla çıkardığımız için biraz sinirl- ahh Changbin Hyung"

cümlesini bitirmeden hızla Changbin'in
yanına doğru adımlamaya başlamıştı.

Derin bir iç çektiğimde içkileri masaya taşıdım. Bu içki fikri Hyunjin'den çıkmıştı ve ister istemez bununla ilgili içimde kötü bir his vardı.

***

"Heyy heyyyy, haniya da benim 50 gram pastırmam pastırmam. Konyalıdan başkasına bastırmam of o- Minho çok yavaşsın az seri hareket et!"

Son ses müzikte beni halay başı yapan Jisung'a göz devirirken elimdeki mendili yere fırlatarak konuştum,

"Benden bu kadar! Ayaklarıma kara sular indi" diyerek isyan ederken ortamda benimle birlikte ayık olan tek kişiye bakmıştım.

Aynı şekilde o da bana baktığında kaşlarımı havaya kaldırarak gözlerimle hopörleri işaret etmiştim. Beni anlamış olacakki omzunda uyuyan Seungmin'i yavaşça bırakarak hopörlerin fişini çekmişti. Sessizlik karşısında derin bir 'oh' çekerken Chan'ın aniden şok olmuş gibi çıkan sesiyle yeniden ona dönmüştüm.

" AAAAA Elektrikler gitti galiba. Tüh ! Neyse bugünlük bitirelim yarın devam ederiz " diyerek yeniden Seungmin'i yanında yerini aldığında bakışlarım halay çeken tayfaya kaymıştı.

Jeongin büyük bir 'of'çektiğinde , Changbin'inde ondan farksız bir şekilde suratını astığını görmüştüm.
Oysaki onu lise arkadaşının düğününde sahneye çıkarmayı bırak , masadan zor kaldırmıştık.

Onların bu hallerine göz devirirken
neden Hyunjin ve Felix'le önden gitmediğimi sorguluyordum.

Bakışlarım bu sefer Jisung'a kaydığında
L koltuğun köşesine oturarak ayaklarını kendine çektiğini görmüştüm.
Küsmüş müydü o?

"Chan eve gitmek istiyorum"

Arkamdan gelen mırıldanma sesleriyle Chan'a döndüğümde Seungmin'i kolunun altına girmiş olduğunu gördüm.

Ellerini beline sabitlerken bana dönmüştü.

"Biz gidiyoruz o halde . Ve sende..."

cümlesini bitirmeden bakışlarımız arkadaki üçlüye kaydığında Changbin ve Jeongin'in de çoktan ayaklandığını görmüştük.

Aynı şekilde Changbin'de Jeongin'in kolunun altına girdiğinde ikiside aynı anda bana dönmüştü.

Bakışları herşeyi anlattığında kafamı onaylar anlamında sallamıştım.
Bana kalan Jisung'tu.

İkisi önden çıktığında iç çekerek köşede uyuklayan Jisung'a yaklaştım.

"Hey , Jisung"

Kolunu dürttüğümde tepki vermediğinde tekrar dürttüm.

"Jisung uyan , Hey!"

Hiç bir tepki alamadığımda onun çoktan sızmış olduğunu anlamıştım.

Derin bir iç çektiğimde kollarımı yavaşça ayaklarının altından geçirerek onu kucağıma aldığımda kıpırdanmaya başlamıştı.

Ona aldırış etmeden yürümeye başladığımda merdivenlere yönelmiştim.
En azından hafifti.

Ara sıra kıpırdanmaya devam ederken kapısının önüne geldiğimde ne yapacağımı bilemez bir şekilde ona baktım.
Sahi anahtarı neredeydi?

Kendime içten içe lanetler okurken kucağımdan indirerek tek dizime oturmasını sağladığımda reflex olarak kollarını boynuma dolamıştı.

Bu ani yakınlık karşısında afallasamda tepki vermemiştim.

"Jisung, anahtarların nerde?"

Cevap yoktu.

Ellerimle ceplerini yokladığımda sadece telefonunu hissetmiştim.

"Jisung, anahta-"

yaptığım şeyden vaz geçtiğimde derin bir iç çektim.
Kime ne anlatıyorsam?! Şuan neredeyse ölüden bi farkı yoktu.

Onu yeniden kollarıma sabitlediğimde
alt kata doğru adımlamaya başladım.

"Umarım sabah beni bu yaptığıma pişman etmezssin."


SÜNGER BOOB / MinSungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin