14

58 4 0
                                    

Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın<3
______________________________________

Aynı gün, Minho ve Jisung evleri aynı yönde olduğu için birlikte yürümeye karar verdiler. Fakat Minho yol boyunca sessizdi. Jisung ise Hyunjin ve Seungmin hakkında düşünmüştü. İkisinin arasındaki potansiyel ilişkiyi keşfettiği için gururlu bir ifadesi vardı. Minho'nun aklında ise tam tersi düşünceler vardı. Özellikle Hyunjin konusunda. Hyunjin iyi görünmüyordu. Duygularını göstermiyordu ama bir kelimeyi duyunca aniden değiştiğini görmüştü.

Sadece arkadaş...

Seungmin'in Hyunjin'e karşı romantik duyguları yokmuş gibi görünüyordu. Aslında bu zaten oldukça açıktı. Seungmin hayat dolu bir çocuktu. Öyle sakin birine benzemiyordu. Minho varsayım yapmayı sevmezdi bu yüzden konu o ikisine geldiğinde sessiz kalıyordu. Zihninin içinde kaybolmuştu. Jisung'un sözlerini bir araya getirmeye çalışıyordu. Minho onu duymadığından Jisung elini Minho'nun yüzüne doğru sallayarak kendine getirmeye çalışmıştı. Minho gördüğü elle irkildi. Kendine geldikten sonra yanındaki gence döndü. "Evet?" sakince sordu.

"Dinliyor musun? Uyukluyormuş gibi görünüyordun." diye sordu, sesi endişeliydi. "Dinlememen sorun değil ama iyi hissediyor musun?"

Minho omuz silkti, "Sana yalan söylemek istemiyorum..." Ensesini kaşıyarak yürümeye başlamıştı. Jisung Minho'nun ağzından çıkacak sözleri beklerken gerilmişti. "Hyunjin ve Seungmin hakkında... Başından beri onlardan bahsettiğini hatırlıyorum. Ama..."

"Ama ne?" diye fısıldadı. Kendini rahatlatmak için çantasını sıkmaya başlamıştı.

Minho iç çekti ve küçük bir kıkırdama bıraktı. "Hyunjin'in aniden değiştiğini nasıl fark etmediniz? Gülmek için kendini zorluyordu. İyi görünmüyordu." Jisung durumu anladığında ağzı "O" şeklini aldı.

"Anladım." Jisung'un koşan kalbi sonunda yavaşlamaya başlamıştı. Omuz silkti ve "Gerçekten fark etmemiştim. Hyunjin'in Seungmin'e karşı ne hissettiğine dair hiçbir fikrim yok." dedi.

"Daha önce yakın mıydılar? Herhangi bir belirti?"

Jisung başını salladı. "Arkadaşlara benziyorlar. Arkadaşlar arasındaki çizgiyi her ikisi de geçmemiş gibi görünüyordu." İşaret parmağını dudaklarına götürdü. "Dürüst olmak gerekirse Hyunjin'in başkan yardımcısı için duyguları olacağını asla düşünmezdim."

"Evet, yürürken bunu düşünüyordum. Önemli bir şeyi kaçırdıysam özür dilerim."

Jisung'un yüzü kızardı. Başını hızlıca iki yana salladı. "Hayır... Kaçırmadın..." dedi ve devam etti, "Ama onun için çok endişeleniyor gibiydin. Hyunjin gibi bir şey mi yaşadın? Yani, doğruysa Seungmin'i sevmesi ve platonik olması gibi."

"Şey...", Jisung'un şişmiş pembe yanaklarına baktı. Gözleri parlıyordu. Doğru cevabı bekler gibi görünüyordu. Ama onun neden ona böyle bir bakışla baktığını anlayamamıştı. Güzel erkeklerden nefret ettiğini iddia etmesi çok uzun zaman önce değildi. "Ben... Bilmiyorum."

"Ne demek istiyorsun?" diye sordu Jisung, sesinden hayal kırıklığı damlıyordu. "Yani! Bunu yaşamanı istemem ama hiç aşk acısı yaşamadın mı?"

"Sen yaşadın mı?" diye karşılık verdi Minho. Jisung bir süre dondu ama saniyeler içinde kendine geldi. "Nasıl olduğumu biliyorsun, güzel ve seksi erkeklerden nefret ettiğimi iddia ediyordum. Dürüst olmak gerekirse konu aşka geldiğinde aklımdaki tek düşünce bu. Belki de ruhani görünüşlerle doğan kızlar ve erkekler nedeniyle böyle düşündüm. Benim insanların sadece onlar kadar muhteşem kişileri seveceklerine dair bir inancım vardı." Jisung nihayet itiraf edebilmişti. "Küçükken yanaklarım çok tombul olduğu için bana sincap gibi lakaplar takarlardı. Bu özelliklerin sevimli olacağını düşünüyorsun ama bazıları kendimle ilgili olumsuz özelliklere dönüştürdü. Klişe filmlerde güzel olan kız diğerlerine her zaman kaba davranır, bundan hiçbir zaman hoşlanmadım. Ve erkekler kız güzel olduğu için içini göremez. Onun kadar güzel olmadığı iddia edilen diğer ana karakter. Bu her zaman yalandır. Herkesin onları öne çıkaran kendi özellikleri vardır. Kimsenin onu sevmeyeceğine inandığında adam birdenbire ona aşık olur-"

Minho ellerini Jisung'un yüzüne doğru sallamaya başladı. "Tamam! Tamam!" dedi küçük bir gülümsemeyle. "Şimdi anlıyorum. Görünüşümden dolayı benim için yeterince iyi olamayacağını mı düşündün?"

"Görünüşüm yüzünden senin yanında durabilecek kadar iyi değildim." diye utanmadan itiraf etti Jisung. Böyle düşündüğü için Hyunjin uzunca bir süredir onu azarlıyordu. Bir yanı Hyunjin'in haklı olduğunu biliyordu ama inatçı ve dik kafalı olduğu için kabullenmiyordu. "Bu kadar kısa sürede bir şeylere inanmak kolay değil." , Bir kez daha iç çekti ve Minho'ya bakıp gülümsedi.

"Endişelenme." dedi Minho hiç tereddüt etmeden, "Bir sebebin vardı, bu yüzden seni suçlamıyorum. Hepimiz bir şeyler yaşarız ve bunlar aklımıza takılıp kafamızı karıştırabilir. Sen gerçekten iyi birisin Jisung. Bunu sana rahatça söyleyebilirim."

Jisung'un midesi bulanmaya başlamıştı. Bir şey yapamadığı için aptal gibi gülümsedi ve evine yakın olduklarını fark etti. Biraz yürüdükten sonra evinin önüne vardılar. "Burası benim durağım", Minho evine bakıp başını salladı.

"Uzakta değilim.", "Eve gittiğimde sana mesaj atacağım."

"Harika, görüşürüz." dedi ve hızla evin kapısına doğru yürüdü ve Minho'yu gözden uzaklaşana kadar izledi. Anahtarlarını çıkarıp kapıyı açtı, evin içine girdi ve derin nefes verdi. Han Jisung, on beş yıldır seksi erkeklerden nefret ettiğini iddia ediyordu. Ve bu iddia sadece biri sayesinde kırılmıştı. Yenilgiyi kabul etmekten nefret ediyordu ama kabullenip Hyunjin'in sevinçle küçük zafer dansını izleyecekti.

Çünkü Lee Minho yavaş yavaş tüm duvarlarını yıkıyordu.








HOT | minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin