Sabah erken kalkıp üçüzlerimi uyandırmadan sessizce banyoya girdim. İşlerimi hallettikten sonra tekrar odaya dönüp kış olmasına rağmen dizlerimin hemen üstünde biten bir tayt, üstüne de oversize bir t-shirt aldım.Elimdeki kıyafetleri odada gidemeyeceğim için tekrar banyoya dönüp hızlıca giyindim. Oldu bence.
Banyodan çıkarken saçlarımı seri bir şekilde bağladım. Herkesin uyuduğuna kanaat getirince de mutfağa yöneldim. Aslında kahvaltıları ya Baran yada Yusuf abim hazırlıyordu. Bugün onlara ben hazırlamak istedim.
Hızlıca domatesleri yıkamakla başladım işe. Onları soyup dogradiktan sonra bir tava çıkarıp içine soğan doğradım, yağ ekleyip soğanları kizartirken patatesleri yıkayıp bu sefer de onlara soydum.
Soğanlar kızarınca üstüne domatesleri atıp bir güzel onları da kavurdum. Üstüne de iki yumurta kırıp menemeni bitirdikten sonra ocağın kullanmadığım tarafına doğru itekledim. Yanan ocağı da kapatıp hızlıca patatesleri doğradım. Onları da başka bir tavada kızarttıktan sonra menemeni öylece tavayla masaya koyarken patatesleri de bir tabağa aktardım.
Kahvaltılık malzemeleri de masaya yerleştirirken önceden kaynatılır yumurtaları da temizledim ve ikiye bölüp masaya taşıdım. Şuan her şey güzel.
Ama ekmek eksik!
Hızlıca mutfakta çıkıp odadan cüzdanımı aldım. Üç beş ev altımızda bir market görmüştüm gelirken. Hızlıca adımlarımızı oraya çevirdim ve saate baktım telefonumdan.
8.10 geçiyor.
Şimdiye açılmış olması gerekir bence. Tam da tahmin ettiğim gibi açılmıştı. Tam içeri gidecekken telefonum çaldı.
Yusuf Abim Arıyor.
Hemen telefonu açıp kulağıma dayadım.
"Alo, Arya?"
"Efendim"
"Neredesin?"
"Kahvaltıya ekmek kalmamış marketteyim."
"Korktum. Tamam hızlı al gel. Ama bir daha bize haber vermeden çıkma tamam mı?"
"Tamam, istediğiniz bir şey var mı?"
"Saol canım sen gel."
"Tamam" Diyip kapattım ve 5 ekmek alıp eve geçtim.
Kapı daha tıklatılmadan Yusuf abim açtı kapıyı.
Bunların evde düzen tersine işliyor herhalde.
Bana gülümseyince ben de ona gülümsedim ve içeri geçtim.
"Kahvaltıyı sen mi hazırladın?" Diye sordu Yusuf abim. Kafamı sallayıp mutfağa gittiğim de herkes buradaydı. İkizlerden Emir hariç.
Hemen onların odası olan kapıya gelip yavaşça çaldım. İçeriden ses gelmeyince içeri grip Emirin yatağının ucunda durdum. Ellerimden birini kaldırıp Emirin saçlarına dokundum ve seslendim.
"Emir hadi kalk kahvaltı yapıcaz." Hemen gözlerini aramayan Emir' e baktım bir süre. En sonunda yavaşça kalkıp gözünü ovaladı.
"İlk defa adam gibi uyandırıldı-" sözünü bitirmeden içeri Ayaz daldı.
"Kalk lan eşek sıpas- aa uyanmış." Ona sinirli bir bakış attığımda susup yavaşça odadan çıktı.
"Bir dahakine düzgün uyandıracam söz Arya!"Diye arkamızdan bağırdı Ayaz. Salak çocuk. Salak malak ama seviyorum be.
Lan daha dün bir bugün iki.
Çabuk ısınan bir yapım var.
Bilmem mi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARYA
خيال (فانتازيا)Ben kimdim? Karanlıktan kaçan suçlu mu? Hayır. Aydınlığa sığınan masum mu? Hayır. Ben hem masumların hem de suçluların olduğu taraftayım. Dünya. Peki bu neyi değiştirir? Benliğimi mi? Alışkanlıklarımı mı? Benim hiçbir şeyimi değiştiremez. Ben bi...