'Savaşı kazanmak için bir piyonu feda edersin ancak piyon her zaman bir insan değildir. "Bazen aptal gururundur."'
Aimee Carter
♱
Chan kabusları her tekrar ettiği gecede ormana çıkardı. Ya da sabaha karşı güneşi seyretmek için kurdunu serbest bırakır en güvendiği yer olan ağaçların arasında koşarken güzel ve yüksek bir yer bulurdu. Omegası ulurken mavi gözleri her zaman etrafı tarardı. Güvenli olan her yerde rahatına bıraksaydı kendisini bu zamana kadar yaşayamayabilirdi. Tıpkı ailesi olmadan ilk zamanlarda kendisini ormanda hayata hazırlamasına benziyordu.
Babasının yönettiği paketin başından omega olduğunda ayrılmıştı. Kendisini sert ve zorlu bir yaşama hazırlaması gerekiyordu. Sırf doğurganlığı, zarif bir vücudu olduğu için pamuklara sarılıp kendisini bir alfaya sunmak istemiyordu. Bu yüzden en güvendiği alfa olan arkadaşı Changkyun bunu seve seve yapacaktı. Chan intikamını aldıktan sonra paketine geri dönebilir, orada yaşayabilirdi. Belki de kendisine bir yuva yapar ve ormanda yaşamaya devam ederdi.
Herhangi bir şey öngöremiyordu ama yine de elinden geleni yapacaktı. Bu yolda ya ölüp gidecekti ya başarıya ulaşacaktı. Asla başka bir ihtimale yer vermeyecekti. Chan mimikleri rahatsızlıktan seğirirken camın önünde giyinmiş sabahın puslu yorgunluğuna bakıyordu. Kurdu her ne kadar kendisini bırakmasını istese de büyük bir düşmanı vardı ve artık insanlarla dolu bir yerdeydi. Kurt formu bunun için büyük bir zayıflık olurdu.
Derin bir nefes aldıktan sonra arkasını döndü, askılı çantasını boynundan geçirdikten sonra kapıyı açıp dışarı çıktı. Henüz han sahibi ve ailesi uyanmamış gibiydi. Bu da kahvaltı vaktine daha çok olduğu anlamına gelirdi. Yani Chan kendisini biraz ödüllendirebilirdi. Yavaş adımlarla merdivenlerden inip büyük han kapısından dışarı çıktı. Soğuk hava bir anlık üşümesine sebep olsa da kendisini hemen toparlamaya itti. Hiçbir zayıflığa yer yoktu.
Adımları ilerledikçe insanların evleri daha da tenhalaşıyor, herkesin ihtiyacı olan orman ortaya çıkıyordu. Gülümserken ağaçların kokusunu içine çekti. Çiğ damlalarının yapraklara düşüp taze kokusunu etrafa yayması... Masalsı bir kokuydu. Ormandan içeri adımlamaya başladığında etrafta herhangi bir hayvan, yabani çiçek ve görkemli ağaçlar arıyordu. Çünkü sevdiği hobisi gittiği ormandaki her şeyi defterine kaydetmekti. Görüntü hafızası tek bir kişiyle dolu olduğu için kimse onu suçlayamazdı.
Sonuçta adam ailesini gözünün önünde öldürmüştü. Chan o an aklında oynamaya başladığında titremesine engel olamadı. Babası kanlar ağzından aşağı boşalırken kılıcına yaslanmıştı, daha küçük bir çocuk olan kendisi iki adam tarafından tutulurken gözyaşları içindeydi. Uzun ve yapılı bir vücuda sahip adam ona adımlamış, çenesini tutup ateş dolu mavi gözlere bakmıştı. Pis bir gülümsemeye sahipti. Ela gözleri kurnazlıkla parıldıyordu. Daha sonra o ses tonu yankılandı kulaklarında, hırıltılı kalın bir ses.
"Küçük bir kurt olarak seni hayatta bırakıyorum, sonuçta onları boşuna katletmedim. Birinin onlar için yas tutması gerekir." Chan burnundan bir damla kan akarken adamın elinden çenesi kurtardıktan sonra arkasını dönüşünde dediği cümleleri dün gibi hatırlıyordu. "Sana söz veriyorum, ölümlerin en acısı olarak peşinden geleceğim. Sana Azrail'den daha yakın olacağım, dişlerimle boğazını parçaladıktan sonra canını almasını zevkle izleyeceğim!" Adamın kahkahası sinir bozucuydu.
Belki başka biri duysa korkutucu diyebilirdi ama Chan ondan korkmak yerine nefret etmişti. Ailesini elinden almasına sebep olduğu için... Paketindeki çoğu kişiyi aile üyelerinden ettiği için. Belki de amacı kendisine itaat edeceğinden emin olduğu olgunlaşmamış ham çocukları bırakmaktı. Paketindeki çoğu kişi öyle olabilirdi ama unuttuğu şeyin 19 yaşındaki Chan'ın intikam ateşiyle yanıyor olmasıydı. Bunu başardığında derin bir nefes alacak, yaşadığını hissedecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
revenge, minchanbin
ActionChan, intikam yolunda iki alfayla tanışır. kitap kapağı @karenicty'e aittir<3.