bölüm-9

4 0 0
                                    

Emir'in ağzından:

Son anda yakaladığım abajuru arkamdan gelen adama savurdum ama ne adam görünüyordu ne de abajur kırılmıştı.

Hassktr... Adamın bir vampir olduğunu çok çabuk unutmuştum.

Bir anda kollarım arkaya doğru kıvrılınca neye uğradığımı şaşırdım. Bunun şaşkınlığıyla hareketsiz kalırken çoktan adamın ellerinde etkisiz hale gelmiştim.

Kollarımı ne kadar kurtarmaya çalışsam da başaramıyordum. Gücüm neydi ki zaten karşı koymaya çalışıyordum bu adama?!

"Burda ne halt ediyorsunuz siz böyle?"

Kapının önünden gelen tanıdık sesle ikimizde duraklamış ve oraya dönmüştük.
Asena kaşlarını çatmış ne yaptığımızı anlamaya çalışıyordu. Onu görmek derin bir iç çekmeme sebep olurken arkamdaki adam uyarırcasına kollarımı sıktı.

Sessizce inleyerek dişlerimi sıktım. Vampir olduğunu unutuyordu sanırım bu adam. Ya da daha doğrusu benim bir insan olduğumu unutuyordu. En ufak bir hareketi bile beni incitiyordu.

"Prenses'im, bu hadsiz huzurunuza çıkmayı reddetti. Üstelik bana saldırmaya çalıştı." diyen adama dönüp bakmaya çalışsam da kollarımı tuttuğundan bunu başaramadım.

Öyle bir şey yapmamıştım. Sadece ona güvenemeyeceğimi söylemiştim ki zaten de öyleydi. Ona nasıl güvenebilirdim ki herkes beni öldürmeye çalışırken?

"Ah Tanrı'm! Ayrılın hemen." diye gürleyen Asena'yla adam hemen geri çekildi ve kafasını eğerek selam verdi.

Kollarımı ovarak ters bir bakış attım adama. O ise beni takmayarak sadece Asena'ya odaklanmıştı. Bu daha çok sinirimi bozarken homurdandım.

"Bari sağlam uydursaydın." diye mırıldandım ağzımın içinde.

Tabi ne kadar sessiz olursam olayım beni duyabileceklerini unutmuştum kısa bir anlığına. Adam ise bana ters ters bakmakla yetindi.

"Sana sadece onu yanıma getir dedim Alexander!" diye gürledi Asena.

Bu irkilmeme neden olurken bu sefer de ben ters ters baktım adama. Asena gelmese öldürecekti beni pezevenk.

"Efendim, diretince mecbur kaldım. Bana ilk saldıran da oydu hem."

wöwöwöwöwöw

"Sana güvenemeyeceğimi söyledim sadece. Üzerime yürüyen sendin. Nerden bileceğim bana zarar vermeyeceğini?" diye çıkıştım sertçe.

Diretinceymişmiş... Sen onu külahıma anlat asker bozuntusu.

Asena derin bir of çekip gözlerini devirdi. Ardından yanıma gelip kollarımı kontrol etti. Ufak birkaç morluğa bakıp dişlerini sıktı.

"Bunları o mu yaptı?" diye sordu kollarıma bakarken.

Utanarak -kesinlikle zayıf olduğum içindi- bakışlarımı odanın içinde gezdirdim.

"Önemli birşey değil. Acımıyor zaten." diye mırıldandım.

Bunun üzerine sert bakışlarını askere çevirdi Asena. Ardından beni nazikçe, sürüklemeden yatağıma oturttu. Sonra da askere döndü hızla.

"Sana güvenmek istiyorum Alexander! Bu yaptığın da ne şimdi? Resmen morarmış kolları." diye bağırdı askere doğru Asena.

Kısa bir an mahcup hissettim. Eğer sorun çıkarmasaydım olmazdı. Ama herkese de güvenemezdim. Daha önce görmediğim birine hiç güvenemezdim. Canım belki onlar için olmasa da Asena için önemliydi. Korumak zorundaydım kendimi.

"Gücümü kontrol edemedim Prenses'im. Özür dilerim. Bir daha olmayacak. Affedin lütfen." diyerek mahcubiyetini gösterdi Alexander denen asker.

Daha fazla bu görüntüyü görmek istemediğimden ayaklandım ve hafifçe kolunu tuttum Asena'nın.

"Sorun değil. O da görevini yapıyordu. Daha fazla endişelenme lütfen Asena."

Derin bir nefes verip bana döndü. Yorgun gözlerini görünce suçlu hissettim kendimi. Benim yüzümden bu kadar yoruluyordu.

Belkide... Belki de gerçekten de ona zarar veriyordu varlığım.

Ölmem doğru seçenek gibi geliyordu şu an gözüme.

"Çıkabilirsin Alexander. Kimse girmesin içeri." diyerek benden bir saniye dahi gözlerini ayırmadı.

"Tamam efendim."

Birkaç adım sesi ve ardından kapı kapatıldı.

Asena yorgunca başını omzuma koydu ve bir süre ikimizde konuşmadık. Yorulduğu yavaş nefes alış verişlerinden belliydi.

Beni hissetmekte onu oldukça zorluyor olmalıydı.

"Benim yüzümden..."

Daha sözümü tamamlayamadan Asena omzumdan çekti kafasını ve dudaklarımızı buluşturdu. Öpüşmüyor sadece öylece bekliyordu.

Bir süre sonra geri çekildi ve gözlerime baktı derince.

"Asla senin yüzünden değil. Sen olmasan dahi beni devirmek için ellerinden geleni yapacaklardı. Lütfen kendini suçlama daha fazla Emir. Sevmenin suç olduğunu düşündürtme bana. Çünkü değil.. Asla olmadı."

Dilim tutulurken tek yapabildiğim büyükçe yutkunmak oldu.

Beni sevdiğini ima etmişti dolaylı yoldan.

"Asena...seni yoruyorum. Bana katlanmak zorunda değilsin. Duygularımı hissetmek, onlarla başa çıkmak zorunda değilsin."

Gözlerini bir anlığına hayal kırıklığı sararken anında duygularını gizlemeyi başardı ve benden bir adım uzaklaştı.

"Anlamıyorsun..." diye fısıldarken omuzları düştü.

Üzgün gözlerle ona bakarken bana arkasını döndü. Gitmeye yelteniyordu ki bileğinden nazikçe tutup durdurdum onu.

"Özür dilerim. Sadece...ben bu odada hapis haldeyim ve seni doğru düzgün göremiyorum. Sana destek olamıyorum. Gerçekten sadece yanında olmak istiyorum Asena ben. İstersen tek taraflı kalsın mührümüz ama senden uzağa atmasınlar beni. Bunu kaldıramıyorum. Gözlerimin önünde eridiğini görmeye katlanamıyorum." dedim hızlıca. Beni yanlış anlamasından feci korkuyordum.

Yanımdan kırgın ayrılmasına da göz yumamazdım.

Hızla bana dönerek kollarını bana doladı ve başını boynuma gömdü. Derin birkaç nefes alırken bende kollarımı onun beline sarıp bedenlerimizi bir bütün haline getirdim.

"Seni seviyorum."

Mırıldanışıyla birlikte kaskatı kesildim.

Söylediği cümle beynimin her yerinde defalarca yankılanırken kollarımı sıkılaştırdım.

"Bende seni seviyorum Prenses'im."

#&#

Ben ikinizi de seviyorum aşklarım onu napıcaz?

Off bunlar beni çok ağlatıyor

Sizce Emir abartıyor mu yoksa haklı mı?


Varisin Arid'iWhere stories live. Discover now