Akşam olmuştu her kez tek tek küçük
Odalarnına çıkmıştı benim oda numaram 16' ireminki ise 18'di odama girdiğimde beni ilk önce tek kişilik bir yatak ve yanında küçük dolaplı bir sehpa karşılamıştı. küçük dolabın üzerinde bir gece lambası vardı fark etmiştim'ki gece lambası çalışmıyordu.Bende yatağıma yatıp uyumayı denedim ama yan odadaki kişi televizyonun sesini o kadar çok açmıştı'ki sesten dolayı uyuyamıyordum.
Acaba şimdi kalkıp yan odada kalan kişinin suratına bağırsam televizyonun sesini kıs diye ne tepki verirdi acaba şok oluru herhalde. kurduğum düşünceler ile kıkırdamaya başladım.
Ama yan odadaki kişi televizyonun sesini o kadar çok açmıştı'ki kendi sesimi bile duyamıyordum.!
Ani bir kararla ayağı kalktım. televizyonun sesini biraz kısmasını isteyecektim bağırmayacaktım. neden bağırayım ki tam kapıya ulaştım derken bir anda her yer karanlık oldu sanırım elektrikler gitmişti ama ben karanlıktan korkardım dengemi kaybedip yere düştüm.
Düşerken bileğimi burkmuştum canım acıdığı için ağzından istemsiz bir çığlık kopmuştu.
Aniden kapı çok sert bir şekilde açıldı.
Ve içeri biri girdi gelen kişinin elinde bir fener vardı oda birazda olsun aydınlanmıştı "ah sakar kız yine'mi düştün?"
bu sesi tanıyordum bu ses bu gün bana yardım eden çocuğun sesiydi o da mı burada kalıyordu? "Nereden çıktın sen benimi takip ediyorsun?yoksa" "hayır seni takip ettiğim falan yok senin yanında'ki oda'da kalıyorum"
"demek sendin sağırmısın be adam televizyonun sesi neden bu kadar açık senin yüzünden uyuyamadım" kaşlarını çattı!"Benim yüzümden mi"? "evet" " ben televizyonu bile açmadım" "yalancı!" "neyse neden çığlık attın?" "sanırım elektrikler gitti" "şarterler atmıştır" bir anda ışıklar geri gelmişti.
"Kalkmayı düşünüyormusun?" ayağı kalkmayı denediğimde ayak bileğim acıdıdığı için yere düştüm.
"Bu böyle olmayacak" dedi ve beni kucağına alıp yatağa bıraktı.
Dolapları tek tek açıp içlerine baktı "ne arıyorsun"? "burada ilk yardım kutusu olmalıydı" "orada değil burada" hemen yanımdaki dolabı gösterdim ilk yardım çantasını bulmuş ve ayak bileğimi sarmaya başlamıştı "adın ne senin? bir dahaki görüşmemizde söyleyeceğim dedin."
Sanki bunu hatırlamış gibi bana baktı "adımı çokmu merak ediyorsun? Alya" dedi.
"Ne sen benim adımı nerden biliyorsun" "kapının önünde adın yazıyordu" "anladım" "Alya bir şey olursa duvara vur uyumassam duyarım" tam ayağı kalkıcaken elimle bileğini tuttum "şey gitmesen olurmu ben korkarım tek başıma ben uyuyana kadar yanımda kalsan olmazmı.lütfen" "tamam ama sen uyuduğunda odama geri giderim" "kabul teşekür ederim senin adın ne söylemedin. Haksızlık ama"
güldü "benim adım Ateş" "ateşmi'' "hıhı'' "e niye devlet sırı gibi saklıyorsun adını" "yo saklamıyorum saklıyorsun" "uyu Alya bak giderim yalnız başına kalırsın" "tamam tamam uyudum."
Sabah uyandığımda yanımda ateş yoktu dediği gibi gitmişti ayak bileğim artık acımıyordu tuvalete girdim işimi haletikten sonra okul formamı giyip kahvaltıya indim kahvaltı tabağımı almış İrem ile sohbet ediyorduk .
Birazdan servis kalkacaktı ve ben endişeliydim annem ve babamın evde olmamasını diledim yarım saat sonra servise binmiş okulun önüne bırakılmıştım. hemen evin yolunu tuttum. aniden siyah orta boylarda bir kedi gördüm gerçekten çok güzeldi ama onu eve alamazdım.
Annem ve babam çok kızardı son kalan param ile kediye yanımızdaki bakkaldan bir süt aldım.
Bakaldaki abi sütü kediye vericeğemi öğrenince bana küçük bir kap vermişti sütü kapın içine döktüğümde kedi hızlıca sütünü içmişti. eve gitmem gerektiğini tamamen unutmuştum.
Hızla koşar adımlar ile eve doğru yürüdüm yetişememiştim annem ve babam gelmişti zili çaldım ve beklemeye başladım.
Kapı çok sert bir şekilde açıldı bir adım geriye gitmek zorunda kaldım annem yüzüme doğru "nerdesin sen" diye bağırdı ve beni kolumdan tutup içeri fırlattı belki beni evden atarlardı kurtulurdum babam bana tiksinti dolu bakışlar atıyordu bir anda karnıma çok sert bir tekme attı acı içinde çığlık attım her zaman güçlü olan bedenim bu sefer güçlü değildi. babam bir kez daha karnıma çok sert bir tekme attı. yerde cenin pozisyonunda yatıyordum.
Hadi ama benim bedenim bu kadar güçsüz değildi. babam saçımdan tutup beni yukarı kaldırdı ve ağzımın içine her gün içtiğim hapı yerleştirdi. hapın acı tadını hisetmiştim beni karanlık ve soğuk bodrum katına doğru sürüklemeye başladı.
Çırpınıyordum ama çırpınmalarım faydasızdı.
Artık çırpınmalarım son bulmuştu. bodrum katındaydım burası karanlık ve çok soğuktu. sabaha kadar çığlık attım ve herzamanki gibi beni kimse duymamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızlar Kadar Nefret
Teen FictionNefret ile dolmuş taşmış bir erkek ve masum bir kız tekrardan tanışır ve bu hikayede gerçekler uzun bir süre saklanır fakat gerçekler gün yüzüne çıkmaya çoktan başlamıştır