Kasaya geçip etrafıma bakındım. Pek bir müşteri yoktu. Yeosang da işe gelmemişti.
Çantamdan notlarımı çıkarıp okumaya başladım. Ama nedense bir türlü odaklanamıyordum. Aklıma alakasız kötü düşünceler gelip duruyordu. Üstelik uzun süredir görmediğim kabusu bu gece tekrar görmüştüm. Moralim bozuk olduğunda derslere odaklanmam daha zor olacağından kitabı kapatıp çantama geri koydum. O esnada market kapısının üstündeki küçük zilin çaldığını duydum. Kafamı kaldırıp gelen müşteriye baktım.
"Ho-hoşgeldiniz?"
2 tane polis kasaya -bana doğru- ilerlediler. Gözlerimi kırpıştırıp önümde duran iki büyük cüsseye baktım.
"Bir isteğiniz mi vardı?"
Ceketlerinin cebinden polis kimliklerini çıkartıp bana gösterdiler.
"Soruşturma için geldik. Geçen hafta Cumartesi günü çalışan herkesi sorguya alacağız. Patronunuz burada mı?"
Bana sataşan adamın kaza geçirdiği günden bahsediyordu. O gün ben ve Yeosang dışında çalışan kimse yoktu.
"Bir iş için çıkmıştı birazdan gelir."
Bir şey demeden öteki masaya yerleştiler. Beni de yanlarına çağırdılar. Gidip onların yanına oturdum.
"Jung Wooyoung, 23 Aralık Cumartesi günü saat 22.22'de gerçekleşen kaza hakkında bir bilginiz var mı?"
"Ben... o adamı tanımıyorum. Yalnızca araba çarptığını biliyorum."
Neden 1 hafta sonra soruşturma için geldiler ki? O adama kötü bir şey mi oldu yoksa?
"O adam... öldü mü?"
"Hayır. Yalnızca bizim sorularımıza cevap verin."
Kafamı salladım. Hiçbir suçum olmamasına rağmen içimde çok kötü bir his vardı, bunu durduramıyordum.
"O saatte kimler çalışıyordu?"
"Yalnızca ben ve arkadaşım, Kang Yeosang."
"O halde müşteriyi görmüş olmanız lazım. O adamla iletişime geçtiniz mi?"
Ellerim terlemeye başlamıştı. Neden böyle hisseder olmuştum?
"Evet. O gün aramızda küçük bir tartışma gerçekleşti. Konuyla alakası olduğunu sanmıyorum ama.. önceki gelen müşteriler içkileri dökmüştü. Ben de yerleri siliyordum sonra.."
Sertçe yutkundum.
"Sonra o adam geldi ve kırıkların üstüne basıp geçti. Bana hakaret etti. Ben nazikçe yerleri zaten silmekte olduğumu söyledim. Ama adam dinlemedi ve bana hakaret etmeye devam etti..."
O anda aklıma gelen anıyla birlikte gözlerim büyüdü.
Choi San.
O adama söylediği tek bir söz, onu korkutmaya yetmişti. Belki de o yüzden adam korkup koşmaya başlamış, dikkatsiz davranışından ötürü araba kazası gerçekleşmişti.
Yine de çok saçmaydı. Neden bu denli korkarsın ki?
Bu olayı polislere anlatıp anlatmama konusunda kararsız kalmıştım. Choi San, o kadar da nezih bir insana benzemiyordu. İster istemez korkar olmuştum."Bu kadar mı Wooyoung Bey?"
"Ah... hayır."
"Öyleyse sizi dinliyoruz."
Ben anlatmasam da her türlü kamera kayıtlarından izleyip göreceklerdi. O zaman yardım ve yataklık suçundan yargılanabilirdim. Bunu göze alamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
oneirataxia : woosan
Fanfiction[askıda] Bir Tanrı düşünün; intikam duygusunun verdiği açlıkla kalbinde tek bir beyaz nokta bırakmamış, aşkını öfkeli bir ateşe dönüştürüp sevgilisinin o ateşte boğulmasından zevk alan bir Tanrı. Bir insan düşünün; bütün yaşamları üzerine o tanrıy...