BAŞLAMADAN ÖNCE ŞURAYA TARİH BIRAKABİLİR MİSİNİZ?😊👉
Hırs...Hırslarımız değil mi bizi kör eden?
Bunu öyle acılı öğrendim ki , hırsımı bile törpülemeyi öğrendim ben.
İlk hırsım uzun menzilli atışlardı. Daha 14'üme yeni girmiştim. Babama göre daha erkendi. Yakın atışlarda ne kadar hedefleri istenilen yerden vursam da , uzun menzillerde bana güvenmiyordu. Haklıydı aslında sırf biraz daha benimle zaman geçirsin , yüzüme baksın , benimle konuşsun diye atışları kaçırıyordum. Ve o atamadığımı düşünüyordu.
Gençtim , ergen dedikleri dönemlerdeydim. İlgi istiyordum. Takdir edilmek , belki gurur duyulmak. Ama hiç taktir edilmedim ki, babam benimle hiç gurur duymadı. Okulumda birinciydim. Öğretmenlerim beni , ailemi tebrik ederdi. Ama babam beni hiç tebrik etmezdi. Ben asla yeterince iyi değildim ki onun için , bir güzel sözü hak edeyim.
Daha beş yaşlarında , annem gitmeden önce bir gece babamın ortaklarıyla kutlama yemeğine çıkmıştık. Karşımda benden en fazla 2-3 yaş büyük bir erkek çocuğu oturuyordu. Ortamda dönen muhabbet bana da , ona da yabancıydı. Bu yüzden o da benim gibi yemeğine odaklıydı. Sonra konuşmada adım geçti. Bütün bakışlar birden bana döndü. Elimde ağzıma götürmek üzere kaldırdığım kaşığım bile havada kaldı. Boş bakışlarımla yanımdaki anneme baktım , sonra babama ikisi de tepkisiz yüzüme bakıyordu.
Sonra babam yüzünde asla unutamadığım o ifadeyle bana baktı. 'Oğlun olduğu için şanslısın! ' dedi. Annem bakışlarını benden çekip tabağına çevirdi. Bütün gece tıpkı her gün olduğu gibi annem yüzüme hiç bakmadı. Anlayamadım. Benim adım neden geçmişti? Ben kızdım. Babam niye öyle demişti ki? Çirkin miydim yoksa?
Hırs, Harun Aladağ'ın ikinci adıydı. Ve onun bir erkek çocuğu olamaması belki de en büyük kaybedişiydi. Çirkin bir kız çocuğunun babası olmasıysa en büyük cezası.
Sarı Afet'in elime tutuşturduğu Siyah Kartal Kartıyla beraber masa üyelerinin bulunduğu dışardan sadece sıradan bir bilardo salonu gibi gözüken ama alt katında türlü tehlikenin cirit attığı yere , masa üyelerinin toplandığı salona gidiyordum.
Topuklu ayakkabımın çıkardığı o eşsiz ses , cebimde sımsıkı tuttuğum siyah kartal kartıyla kendimi çok iyi hissediyordum. Herkesin korkarak baktığı karta, benim tebessüm etmemde belki de delilikti. Bildiğim tek şey artık hiç bir şeyin aynı olmayacağıydı.
Neden mi?
Emir Gökel'i öldürdükten sonra masanın başına geçtiğim de Kartal'ın yeni avı ilan edileceğimi zaten biliyordum. Onun için kadın ticareti yapan , nefret ettiği masanın yeni lideri , piyasaya sürekli adını duyurduğu Emir Gökel'in nişanlısı Işık Işıner'den daha iyi bir av olamazdı!
Ama kim av , kim avcı işte orası hiç belli olmaz...
Bilardo salonun merdivenlerini yavaş yavaş inerken beni gören masa üyelerinin sağ kolları kafalarını kaldırıp bakmamak için ayrı bir özen gösteriyorlardı. Onlara da hak vermek lazım daha önce bunu yapan bir korumanın hiç acımadan gözünü çıkarttığım için sanırım aynısını onlara yapmamı istemiyorlar.
Her bir masa üyesi için özel oluşturulmuş şifreyi girerken içerdeki sesi yansıtmayan özel yapım duvarlardan içerde neler döndüğünü deli gibi merak etsem de tam olarak beni neyin beklediğini kestiremiyordum.
Şifreyi girmemle kapı açıldı. Uzun koridorda sadece yerde bulunan siyah halının üzerinde toplantı salonuna doğru ilerlemeye devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANAHTAR
ActionÇok insan öldürdüm , çok insan yaşattım ama asla yanımda birisine ihtiyaç duymadım. Çünkü sadece altı yaşında beni arakasına bile bakmadan güç manyağı bir babanın eline terk eden bir annem , hırsı uğruna gözümün önünde katledilen bir babam vardı. Hi...