Ferdi, Emre'yle yalnız kaldığı odada gözlerini gezdirdi. Beyaz ve açık mavi renklerin baskın olduğu oda oldukça boğucuydu. Emre'nin geceyi burada nasıl geçirdiğini düşündü. Bu, kendisine daha çok kızmasına sebep oldu.
Ferdi, odayı incelemeyi bırakıp gözlerini ayak bileği alçıda olan gencin üzerinde sabitledi. Emre ona bakmıyordu, başını cama doğru çevirmiş dışarıyı izliyordu. "Benden nefret ediyor olmalısın." Emre başını iki yana salladı. Yine de dönüp de Ferdi'ye bakmadı, dudaklarını aralayıp tek bir kelime dahi etmedi.
Ferdi yaslandığı kapının pervazından ayrıldı. Emre'nin yanına doğru ilerledi. Camın önüne konumlandırılmış refakatçi koltuğuna oturmak istese de Emre'nin onu görmek istemeyişine saygı duyuyordu. "Özür dilerim. Sana bunları yaşattığım için çok özür dilerim. Birkaç günlüğüne olsa da bu dört duvar arasına hapsolmana sebep olduğum için, sana bir daha futbol oynayamama korkusu yaşattığım için, canının yanmasına sebep olduğum için özür dilerim."
Emre, Ferdi'den gelen özrün içten olduğunu hissetse de camdan dışarı bakmaya devam etti. "Beni affetmeni çok isterim ama affetmemeyi tercih edersen de seni anlarım." Ferdi derin bir nefes alıp Emre'nin yatağına biraz daha yaklaştı. "Aslında ailen yurt dışında olduğu için yaptığım şeyi telafi etmek amacıyla seninle ilgilenmeyi, sana yardımcı olmayı teklif edecektim... Senin benden bu kadar rahatsız olup yüzümü görmek dahi istemeyeceğini hesaba katmamıştım."
Ferdi elini ensesine atıp zaten dağınık olan kıvırcık saçlarını biraz daha dağıttı. "Eğer izin verirsen hastane masraflarını ben ödeyeyim." Emre başını hafifçe Ferdi'ye doğru çevirdi. Kendisine yaklaşmaktan dahi çekinen kıvırcık saçlı gencin ne kadar suçlu hissettiği yüz ifadesinden de belli oluyordu. "Şu an pişman olduğunun farkındayım, özrünün de içten olduğunu hissediyorum. Bir şeyleri telafi etmek istemeni de anlıyorum ama hastane masraflarını ödemek yerine bana neden şu an bu durumda olduğumu açıklarsan çok daha iyi olur." Uzun süredir konuşmadığı için kısılmış bir sesle cevap verdi Emre.
Ferdi rahatsızca bulunduğu yerde kıpırdandı. Emre, Ferdi'nin anlatacaklarının uzun olduğunu o an anladı. Bu yüzden de yatağın boş kısmını işaret edip oturması için eliyle patpatladı. Ferdi onun canını yakacak ani bir hareket yapmaktan korktuğundan yatağın ucuna yavaşça oturdu.
Ferdi tam Emre'yi geçiştirecek bir cevap ararken odanın kapısı usulca açıldı. Ferdi takım arkadaşlarından birinin gelmiş olması umuduyla başını kaldırıp kapıya doğru baktı. Gözleri yeşil harelerle buluştuğunda istemsizce dişlerini sıktı. Emre, Ferdi'nin kasılan çenesini fark etse de bir anlam veremedi. Arda, Ferdi'yle bakışları buluşur buluşmaz yutkundu. Odaya girmeye çekinse de üzerindeki bakışların sahibinden ürkse de ağır adımlarla içeri geçti.
Arda, İçerisinde Emre'nin eşyalarının bulunduğu çantayı camın önündeki refakatçi koltuğuna bıraktı. Tam odadan çıkmak üzere hareketlenecekken Ferdi'nin sözleri olduğu yere çakılmasına sebep oldu. "Maç öncesi oldukça mutluydum aslında. Arkadaşlarım bowlingde galibiyeti getirecek o son atışı yapamadığım için bana çok kızmış olsalar da ben çok mutluydum. Çünkü oyunda kaybetmiş olsam da aşkta kazanacağımı düşünüyordum. Aptallık etmişim, işte maç öncesi de ne kadar aptal olduğumu öğrendim. Hem de bir iki çömezden. Ertesi gün, yani bugün, tüm okulun konuşacağı şeyleri onlar benim arkamdan konuşuyordu."
Emre kaşlarını çattı. Ferdi'nin kızaran gözleri onun ne kadar kırılmış olduğunu gösteriyordu. Emre, Ferdi'nin ne duyduğunu bilmese de tahmin edebiliyordu içini kaplayan pişmanlıkla Arda'ya baktı. "Onların söylediklerini duyduktan sonra sinirlerime hakim olamadım. Sonrasında yaşananları zaten biliyorsun." Arda yanaklarından süzülen yaşları sildikten sonra Ferdi'nin oturduğu yere doğru ilerledi.
Ferdi kalkmak için hareketlense de Arda önünde dizleri üzerine çöküp ellerini tutmuştu bile. "Yaptığım şey doğru değildi biliyorum ama sana yemin ederim ki o an işlerin bu raddeye gelebileceğini düşünmemiştim. Ben senin duygularının o kadar yoğun olduğunu bilmiyordum. Seni kandırmak gibi bir amacım yoktu. Çok özür dilerim, seni kırdığım için, duygularını bu şekilde zedelediğim için çok ama çok özür dilerim."
Ferdi ellerini Arda'nın elleri arasından kurtardı. Başını iki yana sallayarak bir kez daha kalkmak için yeltendi. Arda her ne kadar onu durdurmaya çalışsa da bu sefer başarılı olamadı. "Senin için gençlik yıllarımı harcadığıma inanamıyorum. Sen sadece benim duygularımı incitmedin Arda. Evet, benim çoğunlukla önemsediğim kısım duygularımı incitmiş olman olabilir ama okulda nasıl anıldığımı hiç duydun mu? Sanmıyorum, işte bu yüzden özrünü kabul etmeyeceğim."
Ferdi odadan çıktığı anda Arda hıçkırarak ağlamaya başladı. Emre yattığı yerden doğrulup yerde oturan arkadaşının omuzunu destek vermek istercesine sıktı. "Bu sadece senin hatan değil Arda. Hepimizin hatası, Ferdi'nin yaptığı gibi biz de hatamızı telafi etmek için elimizden geleni yapacağız."