Siyah bir kapının önünde durup kapıyı işaret ederek başını salladı. "Gir."
Belki de beni öldüreceği ve gerçek suç podcastine konu olacağım yer burasıydı. Kollarımı göğsümde kavuşturup başımı iki yana salladım. "Sıkıysa girmemi sağla."
"Sen bilirsin."
Daha söylediklerimi düşünmeye fırsat bulamadan kendimi omzundan tepetaklak sarkarken buldum. İtirazlarıma aldırmadan iki farklı kapıdan geçip en sonunda beni yere indirdi.
Kapıyı kilitlediği sırada etrafı incelediğimde çok şık bir banyoda olduğumuzu anladım.
"Tek başına işemeyi sevmiyor musun? Kibarca sorsan seninle gelirdim."
"Çıkar şunu, miha."
Şu anda pis pis sırıtıyordum. Sinirlerini zıplatmaya ba yılıyordum; diğerlerinin onunla neden uğraştığını, bunun ne kadar kolay ve tatmin edici olduğunu artık ben de biliyordum.
"Neyi çıkarayım?"
Mert bana doğru yaklaşırken attığı her adımla birlikte ben de bir adım geri gidince en sonunda sırtım duvara yaslandı. Öfkeden kudurmuş haline odaklanınca heyecanım daha da arttı; belki de kendime işkence etmeyi sevdiğimden bacaklarımın arasında zonklayan aletimden başka bir şey düşünemiyordum.
Ellerini başımın iki yanına yerleştirip gözlerimiz aynı hizaya gelene kadar eğildi.
"İrfan'ın formasını çıkar, yoksa ben üstünden yırtarak çıkarırım."
"Çok sinirlenmiş gibi görünüyorsun, mertoş," dedim dalga geçerek, bir yandan da parmağımı atkısında aşağı yukarı gezdiriyordum.
Yüzlerimizin arasında birkaç santim kalana kadar yaklaşıp burnumu hafifçe onunkine sürttüm ve fısıl darken nefesinin yavaşlamasının keyfini çıkardım. "Bence öfkeni daha faydalı bir şeye yönlendirmelisin."
"Şu anda öfkeden kuduruyorum," dedi boğuk bir sesle ve dudaklarını benimkilere bastırdı.
İki eliyle kıçımdan kavrayarak kucağına alıp sertçe duvara yasladı, daha öncesinde değilsem bile artık baya sertleşmiş olduğumdan emindim.
Elleri hiç durmadan vücudumda gezinirken ve kalçasını bana bastırırken neye odaklanacağımı şaşırdım. İkimiz de yaşadığımız anın ateşinden tahrik olmuştuk.Sertleşmiş penisi pantolonunun fermuarını zorluyordu; kalçamı hafifçe oynattığımda boğazından boğuk bir inilti kaçtı.
Bu durumda kontrolün bende olması beklenirdi ama ne yazık ki değildi. Tam tersine muhtaç ve çaresiz bir şekilde onu istiyor, dişleri deli gibi atan nabzımın üzerinde gezinirken inliyordum.
"Son şansın, bebeğim. Hangimiz çıkaracak o formayı?"
''Ama irfan benim en sevdiğim takım ar. . ."
Daha ben cümlemi tamamlayamadan açtığı kemeri yere düştü. Tek bir hamlede formayı başımdan çekip çıkardı ve banyonun diğer tarafına savurdu.
Vücudumun her bir noktası harekete geçmiş gibi hissedi yordum; boğucu, insanın aklını yitirmesine neden olacak bir histi. Sarhoş bile değildim ama varlığından, dokunuşundan, kokusundan dolayı sersem gibi hissediyordum.
Vücuduma dikkatle bakıp kaşlarını çattı. Üzerimdeki formayı çıkardığı için şimdi tenim ortaya çıkmıştı. Çenemi başparmağıyla işaret parmağının arasına alıp başımı geriye yatırdı. "Düz yürümeyi ne kadar seviyorsun?"
Beklenti tavan yaparken bacaklarımı belinin etrafına daha sıkı doladım. "Pek de hayranı sayılmam."
"Güzel."
Devamında banyoda inlemeler, kemer tokasının sesi ve folyo hışırtısıyla karışık aceleci sesler yankılandı; prezervatifi taktıktan sonra aletinin başıyla bana işkence etmeye başladı.
Ne yapmaya çalıştığını biliyordum, devam etmesi için ona yalvarmamı istiyordu ama yaptıkları umurumda değildi, hiçbir şey için yalvarmayacaktım.
"Bekle bir dakika, formayı tekrar giyeyim de beni sikerken irfanın ismine rahatça bak. . ."
Onu kızdırma girişimim, aletini sert bir itişle içime kaydırınca ciğerlerimdeki tüm oksijenin boşalmasıyla yarıda kaldı. Mert'in parmakları beni daha hızlı becermek için kıçımı sıkıca kavrıyordu, benimse tek yapabildiğim hayatım pahasına
ona tutunmaktı.Her darbesi bir öncekinden daha leziz ve cezalandırıcıydı,tüm duyularımı istila ediyordu. Tenlerimiz birbirine çarptıkça çıkan ses banyoda yankılanıyordu. Alt dudağıma dişlerini geçirip inlerken beni duvara daha sıkı bastırdı.
Zevk birdenbire yükselip orgazm yük treni gibi bana çarptığında bile mert yavaşlamadı, durmaya da niyeti yok gibiydi.
Omuzlarına tırnaklarımı geçirirken başımı göğsüne da yayıp yüksek sesle inledim. Kasılmalarını nihayet sona erdiğinde kolunu dizimin altından geçirerek bacağımı kaldırdı ve ardından aynısını diğer bacağıma da yaptı.
Beni resmen ikiye katlamıştı ve tüm vücudumu iki koluyla dengede tutuyordu. Bu adam nereden çıkmıştı böyle? Şu anda düşünebildiğim tek şey, Tanrıya şükür vücudum beni böyle eğip bükebileceği kadar esnekti ve o da tüm bunları yapacak kadar güçlüydü, oldu.
"Beni sımsıkı sarıyorsun, miha. Sadece benim için yapılmış gibisin."
Ağzıma doğru kesik kesik soluyordu. "Beni delinebileceğini mi sanıyorsun, hım? Oynadığın küçük oyunların farkında değil miyim sanıyorsun? Üzerine boşaldığın benim sikim. Formanda başka bir adamın adı yazsa bile... Sonunda lanet olası adımı haykırıyorsun. Ve beni yine mahvediyorsun güzelim"
Söylediği her şeyle birlikte onu daha sıkı sarıyordum; vücudumun açısı, anın gerilimi ve her şeyi kontrol edişiyle mert de beni mahvediyordu. O içimdeyken kıvranıyor, kalçalarımı çaresizce daha fazlasını isteyerek oynatıyordum. Vücudumdaki her bir hücre sımsıkı gerilmişti ve onun tek bir hamlesiyle parçalara ayrılmaya hazırdı.
Karşı koymaya, söylediklerinin üzerimde bir etkisi olduğu tatminini ona yaşatmamaya çalışıyordum ama boynuma doğru adımı haykırması lanet olsun o kadar erotikti ki vücudum anında bana ihanet etti.
O anda yıldızları gördüğüme yemin edebilirdim.
Vücudum kasılıyor, eriyor ve alevlere teslim oluyordu; bütün duygular bir anda beni ele geçirmiş gibiydi, artık ne hissettiğime tam olarak bir isim koyamıyordum.
Hızla içime girip çıkmaya devam ederken hareketleri daha özensiz, inlemeleri daha gürültülü bir hal almıştı. Dudakları dudaklarıma çarptığında sarsılıp alçak sesle küfürler mırıldandı ve ardından aleti içimde nabız gibi atarken inleyerek prezervatife boşaldı.Alnını alnıma yaslayıp beni çılgınca titreyen bacaklarımın üzerinde durmam için yere indirdi. Kesik kesik nefesler alırken dudaklarını alnıma dokundurdu, ardından derin bir nefes verdi. "Yeni sezon formasının üzerinde duruşunu beğendim."
"Hı hımın." Bu bir cevap bile sayılamazdı, sadece söylediğini duyduğumu belirten belirsiz bir sesti.
Düz yürüye meyeceğimi söylerken şaka yapmamıştı ama cümle kurma yetimi yitireceğimden hiç bahsetmemişti.
Mert üzerindeki formayı çıkartıp giymem için bana verdi sonrasında kolunu sıkıca belime doladı, ona baktığımda yüzünde sinir bozucu derecede kendini beğenmiş kocaman bir sırıtma olduğunu fark ettim.
Locaya geri döndüğümüzde mert, irfanın formasını doğruca suratına fırlattı. "Umarım sahada sana uygulayacağım işkencelere hazırsındır, puşt herif."
Baştan ayağa seks kokuyordum ve saçlarım da az önce seks yaptım diye bağırıyordu ama umursayacak halde değildim. Banyoda düzeltmek için uğraşmıştım ama birkaç dakika parmaklarımı çaresizce arasından geçirmeye çalıştıktan sonra vazgeçmiştim.