"Bayern Münih, Paris Saint-Germain'i yenerek turnuvadaki yoluna devam ediyor!"
Hakemin maçın bittiğini gösteren düdüğü ve hemen ardından spiker'in sözleri Fleur'un yüzünde güzel bir gülümseme oluşturmuştu.
Kırmızı formalı genç futbolcular büyük bir coşku içerisinde bir birlerine doğru koşup içlerindeki büyük sevinci paylaşıyorlardı. Aralarından sadece biri bir köşeye çekilmiş ve yüzündeki buruk gülümseme ile mavi gökyüzünü izliyordu. Tribünleri dolduran Bayern Münih taraftarlarının sevinç ve heyecan dolu tezahuratları ise kulak dolduruyordu.
Şampiyonlar ligi'nin en iddialı takımlarından biri olan PSG üzerinde 3_1'lik bir galibiyete imza atmıştı Bayern Münih. Misaki, Pierre ve Hernandez'li PSG'yi elemek büyük başarıydı sonuçta. 3 golden ikisini Stefan Levin, birini ise Kaptan Karl Heinz Schneider atmıştı.
Takım doktoru Fleur, koç Rudi'yi tebrik edip adımlarını revire yöneltmişti hemen. Neredeyse her maç sonu olduğu gibi yine gelenler olacaktı büyük ihtimal.
Güzel kız, sandalyelerden birine oturarak omuzlarına dökülen sarı saçlarını düzeltti.
Okyanus mavisi gözleri olan sarışın oğlan tekrar gözünün önüne geldi. Her maç sonu yaptığı gibi bir köşeye çekilip kaybettiği sevgilisinin fotoğrafı olan kolyesine bakarak gözlerini gökyüzüne çevirmişti. Onun kalbinde her zaman Karen olacaktı.
Levin, Karen'le birlikte aşka olan tüm inamını kaybetmişti. Genç oğlan, kalbinin kapılarını aşka kapamayı seçip, tamamen futboluna odaklanmayı seçmişti. Fleur ise, bu takımda çalışmaya başladığı üçüncü ayda Levin'e vurulmuştu.
Aşk her iki genç için de imkansızdı.
Aşk bir kere kalbe girdi mi o kalbin sahibini dünyadaki en mutlu insan gibi hissettirebilirdi. Ancak bu eşsiz duygu her zaman mümkün değildi..İmkansız olabiliyor ve de acı verici oluyordu. Buna rağmen bu duygudan vazgemiyordu Fleur. Gerçi o mu vazgeçemiyordu yoksa aşk mı onun kalbinden gitmiyordu belli değildi.
İçeri giren sarışını gördüğünde güzel yüzünde şirin bir gülümseme belirmişti. Maçı kazanmalarına rağmen zorlandıkları belli oluyordu. Öyle ki, genç adam sanki savaştan çıkmıştı.
"Hem galibiyetiniz hem de mücadelen için tebrikler Levin."
"Teşekkürler doktor hanım." Doktor hanım. Fleur'un buraya ilk kez geldiği zamanlarda Levin ona böyle hitap ederdi. Ve aradan geçen 2 yıl hiç birşey değiştirmemişti.
"Fleur de. Kaç defa dedim sana."
"İçimden geliyor." Diyerek muayine masasına geçmişti Levin. Yüzünde alaycı bir gülüş vardı.
"Benim elimdesin şu anda." Fleur, pansuman için gereken malzemeleri alırken konuşmuştu. Levin'in yanına gelirken de şeytanice gülümsemişti.
"Canımı yakamazsın. İkimiz de biliyoruz bunu." Deyip gülümsedi sarışın. Fleur ise gözlerini devirmişti. Haklıydı. Onun canını yakamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Aşka İnandır~Stefan Levin
RomansaSevgililer isimlerinin baş harflerini araya bir tane de kalp çizerek camın buğusuna yazarlar. Levin ve Fleur ise bir camın buğusuna araya kalp koymadan yazılmış baş harfler gibilerdi. Yalnız ve sıradan.