Canım acıyor. İçimdekiler birikiyor ve beni yutuyor. Beni görmüyorsun Bana bakıyorsun sadece. Oysa görsen beni, görsen sana olan hislerimi... Bir şey olur muydu? Sever miydin beni?
Ah, beni kim neden sevsin? Sevilecek yanım yok benim. Her neyse.
Bugün çarptın bana. Her gün manevi olarak kalbime çarpıyordun zaten bugün fiziki çarptın. Belini mi tuttum yoksa bir ateşi mi anlamadım. O kadar güzelsin ki yakından. O kadar meleksin ki.
Hızlıca özür dileyip gittin yanımdan. Oysa biraz daha kalır ben biraz daha seni solurum demiştim. Aldığım nefes batıyor artık. Bir kere senin kokunu aldım ya... Devam edemiyorum.
Bana özel hareketlerin yok. Bana özel hiç bir şeyin yok ama ben o kadar bağlandım ki. Çok acıyor.
Hani kelebek bir çiçeğe konar ve sonrasında o çiçeği unuturak devam eder ya ben bu hikayede ki çiçektim. O ise benim kelebeğim.
Her kanat çırpışı kalbimde önce heyecana ardından acıya sebep oluyordu.
Verdiğin mutluluğu kabul ettiğim kadar bana sunduğun acıda kabulüm.
Sana gelemeyecek kadar korkak olmam çok acıtıyor. Senin beni hiç görmeyecek olman çok acıtıyor. Bir gün birisini sevecek olman çok acıtıyor. Madem seninle ilgili her şey acıtıyor ben niye hâlâ burdayım? Niye koparmıyorum senden? Niye?
Bir kere gör beni. Bir kere tut elimi. Bir kere adım at bana. N'olur. Ben gelemiyorum çünkü.
Minho, gör beni kelebeğim. Yalvarırım.