SÖZ VERMİŞTİK..
☑ Kâlûbelâ ne demektir?
➡Kâlûbela Allah Teala'nın dünyayı yaratmadan evvel ruhlarımızı yaratıp hepimize "Ben sizin Rabbiniz Değil miyim? " diye sorması ve ruhlarımızın hep birlikte "Evet, sen bizim Rabbimizsin" diye cevap vermeleriyle yapılan bir sözleşmedir.
Daha sonra yaratıcımıza secde ederek O'nun emirlerine aykırı hareket etmeyeceğimize dair diğer tüm ruhlarla birlikte söz verdik.
➡ Ancak kafir olup Allah Teala'nın emirlerine karşı gelenler verdikleri sözde durmadılar. Dolayısıyla sözlerinde durmayıp Allah Teala'ya isyan ettikleri için elbette Allah Teala, ölüp tekrar huzura döndüklerinde onları cezalandıracaktır.☑ Kâlûbelâ'yı Neden Hatırlamıyoruz?
En çok merak edilen konulardan biri de Kâlûbelâ zamanının hatırlanamayışıdır. Eğer bu zaman hatırlansaydı, kimse sapkın olmayacak ve ceza da almayacaktı. Öyleyse bu mühim olayı neden hatırlamıyoruz?
❓Bu sorunun cevabı kendimizde gizlidir. Çünkü insan, yaratılışı gereği, unutkan bir varliktir. Hatta bazen öyle bir unutur ki, ne yaparsa yapsın bir daha hatırlayamaz. Mesela, attığımız ilk adım, söylediğimiz ilk cümle ya da kaşığı yemek dökmeden kullanmayı öğrendiğimiz ilk an.. Bu olayların hiçbirinin nasıl ve ne zaman olduğunu hatırlayamayız. Ancak, o zamanda bizimle birlikte olanların duygu dolu anılarını dinlerken neler yaşadığımızı öğreniriz. Şuan konuşuyor olmamız, yürüyor olmamız ya da yemek yiyebiliyor olmamız da o anların bir ispatıdır.
Aynı şekilde Kâlûbelâ zamanında Allah Teala bizimle beraberdi. Bize hiç hatırlamadığımız bu zamanı anlatarak, verdiğimiz sözün gereğini yapmamızı emrediyor. Bunu daha iyi anlamamız için, bütün varlıkların mükemmel dengesini göstererek adeta "işte ispatı" diyor.ÖLÜME BAKIŞIMIZ
▪Hayat kısa ve meşakkatli bir yolculuktur. Yolun sonu asil vatanımız, evimize çıkar. Vardıgımızda kendimizi buluruz, kendimize geliriz.
⬇Yolculuk boyunca yaptığımız ne varsa bizi orada karşılar. Iyi işler yaptıysak iyi, kötü şeyler yaptıysak kötü..
Dunya, hakiki evimizi mamur edebileceğimiz bir imtihan yurdudur. Kimisi bu geçici diyarı kendine yurt bilip dünyaya sımsıkı sarılır. Kimisi de gözünü, gönlunü asıl vatanına diker, içinde gizli bir hasret, ince bir korkuyla yolculuğa devam eder.
✔ Ölüm günü gelip çattığında, hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya bağlanan kişiler için derin bir pişmanlık vardır. Asıl vatanına hazırlananlarsa bu günü bir düğün gibi karşılar.
❗Bir müslüman dünyaya bu şekilde bakmalıdır. Ölüme karşı hizamızı bu bakış belirlemedir.Geçici Ayrılıklar
Sevdiklerimizi son yolculuklarına uğurlarız. Içimiz yanar. Boğazımız dügümlenir.
Bu duygular insanlığın bir gereğidir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) dahi oğlu Vefat edince mahzun olmuş, mübarek gözlerinden yaş akıtmıştır.GERİDE KALANLARA DÜŞENLER
▪Hepimiz Faniyiz. Hak Teala Kur'an-ı Kerim'de, "O sabredenler, kendilerine bir bela geldiği zaman 'Biz Allah'ın kullarıyız ve biz O'na döneceğiz' derler." [Bakara, 2/156] buyurmaktadır.
O hade bir vefat söz konusu olduğunda ayette işaret edildiği şekilde davranmamız gerekir.
Bununla birlikte, geride kalanlar birbirine yardımcı olmalıdır. Dayanamayıp çöken olursa ona destek olunmalı, ölümün her an karşılaşabileceğimiz bir hakikat olduğu hatırlanmalıdır. Sabrı tavsiye etmeli, teskin etmek için çaba sarf etmelidir.
Vefat eden kişi için yapılabilecek en güzel seyi yapmalı, dua etmeli, Kur'an-ı Kerim okumalı ve okutmalı, hayır ve hasenatta bulunmalı...
❗Bütün bunları yaparken de isyandan uzak bir çizgide durmalıdır.❗➡TAZİYE EDEBI⬅
Yine Sevgili Peygamberimizden öğrendiğimiz şekliyle taziyeyi, mazeret olmadıkca üç günü geçmemelidir. Zira üç gun geçtikten sonra acılar biraz olsun hafifler. Bu oldukça hassas bir konudur. Aradan hayli zaman geçtikten sonra yakınlarını kaybeden kişilere bu acıyı tekrar tekrar hatırlatmamız doğru olmaz.
✖ Cenaze ve Taziye anında bir müslümanın siyahlara bürünmesi, siyah kurdele, gözlük gibi sembolik şeyler kullanması da doğru değildir.
❌Cenaze evinde gülmek, dünyalık işler konuşmak da uygun degildir. Ayrıca cenaze yakınlarından yiyecek beklenmez. Aksine onların yeme-içme gibi ihtiyaçlarının karşılanması, her türlü yardımlarına koşulması gerekir. Bu onların acilarını paylaşmaktır.
Cenaze evine gidip dövünmek, ağıtlar yakıp bağırmak da yapılmaması gereken davranışlardandır. Zira bu tür davranışlar hem acısı olan kimsenin acısını artırır hem de isyan niteliği taşır.
❗Bu tür rahatsız edici davranışları dinimiz yasaklamıştır.❗✅TEDBIR KULDAN TAKDİR HAK'tan✅
Her müslüman elbette kaza ve kaderin Hak Teala'dan olduğuna iman eder. Ancak Peygamber Efendimiz (s.a.v), hadisi şeriflerinde "Her işin yarısı tedbirli davranmaktır." Buyumuşlardır. Dinimiz İhmal ve tedbirsizliği asla kabul etmez.
Ancak acılan yarayı henüz sarmadan yaranın niçin ve nasıl açıldığın peşine düşmek de yarayı deşmekten ibarettir.Dikkatli Olmazsak İnsanları Daha Cok üzeriz.
Tüm Kardeşlerimizden, şehitlerimize ve yakınlarımıza haklarını helal etmelerini ve ruhları için birer Fatiha okumalarinı temenni ediyoruz.
