I

57 3 4
                                    

Eski hikayemin kurgusunu düzenleyerek yazıyorum, bu konularda gerçekten amatörüm inşallah elime yüzüme bulaştırmam, yorumlarınızı eksik etmezseniz çok mutlu olurum tşk tşk ksjdfhs


Gözlerimi açtığımda ilk gördüğüm şey devasa bir cam kuleydi. Ainsburd Kulesi tüm ihtişamıyla karşımdaydı. Dört katlı bu kulenin her camında kendi yansımanızı görebilirdiniz. Kulenin tepesinde çok uzaktan bile görünebilecek kadar büyük ve parlak bir sembol vardı. Yuvarlak siyah bir taşın üzerine yapıştırılmış bir ayna ve en üstte kristalden yapılma bir phoenix* bulunuyordu. Phoenixin kanatları kırmızının açıktan koyuya birbirinden farklı tonuyla süslenmişti ve arkasından sarı ve turuncu renkli alevler yansıtılmıştı. En altında bembeyaz bir ışığın yansıdığı ''AINSBURD 3000''  yazısı yazılmıştı. Bu sembolün aynısı bana giydirdikleri özel Kepler kıyafetine de işlenmişti. Gerçekten çok güzeldi. Bu kule ve muhteşem sembol dışında burası tamamen bir yıkıntı gibi duruyordu.

Açıkçası bu gezegenin hakkında bir çok şey duydum, yıllarca burası hakkında bir sürü araştırmayı okudum ama hiç gerçek olabileceğini tahmin etmemiştim. Burasının Dünya'ya oranla çok daha büyük bir yer olduğunu ancak kullanılan alanların sınırlı olduğunu biliyorum. Burada Dünya'da olan her şey var; oksijen, su, sıcaklık.. ve yeni yeni gönderilmeye başlanan insanlar. Ki bende onlardan biriyim. Bu olay duyulmaya başlandığında dünyanın çok büyük bir bölümü inanmadı ve bu gezegen için sadece 10 kişilik bir ekip toplanabildi. Kepler Ekibi dediğimiz bu topluluk yeni gezegenimizi yaşama uygun bir hale getirmeye çalışmak için gönderildi. Bu ekibe neden katıldığım konusuna gelirsek, sadece canım sıkılmıştı.

Kepler'in melodik uğultusunu kulaklarımda hissettim. Sanki sürekli etrafı turlayan ama hiç yere inmeyen bir uçak gibiydi. Bu ses artık dayanılmaz hale geldiğinde siyah ceketimin cebindeki kulaklıkları taktım. Kalkmadan önce geri kalan hayatımı geçireceğim bu muhteşem gezegene bir kez daha göz attım. Ellerimle destek alarak sert zeminden kalkmaya çalıştım. Ayaklarımı da devreye sokunca güçlükle kalkabildim. Sert zeminden kalkmayı başardığımda pantalonumdaki tozu silkeledim. Gözlerimle etrafı süzdüğümde sanki gerçek değilmiş gibi geldi. Burası gerçekten bomboştu. Ne ailem, ne arkadaşlarım vardı. Burada sadece ben vardım. Sonuna kadar savaşmayı göze almıştım ancak bunu yaparken her şeyimi kaybedeceğimi bilemezdim. Artık eski hayatıma dönemeyecek kadar uzaktaydım. Her ne kadar içimdeki özlemin asla geçmeyeceğini bilsem de eski hayatıma geri dönemeyeceğimi de biliyordum. Burada benim gibiler olacak ve ben artık mutlu olacağım. Eskiyi bırakıp yeni bir hayat yaşayacağım. Ve ben yeni hayatımla tanışmak için sabırsızlanıyorum.

Yollardaki delikler ve engebeler yürümemi zorlaştırıyordu. Sanki her adımda yer ayaklarımın altından kayıyordu. Ainsburd Kulesi'nin önüne geldiğimde bir nefes aldım. Cam kapıda yansımamı gördüğümde vücudumdaki çizikler ve morlukların daha çok belli olduğunu gördüm. Siyah uzun saçlarım ve kısa vücudumla güçlü gözüktüğüm söylenemezdi. Ancak çok güçlü olduğumu ve o şekilde öleceğimi hissediyordum. Bu, bana bahşedilmiş en güzel şeydi. Savaşacak bir şeyimin kalmaması beni önemsiz yapar mı? Bilemiyorum. Bildiğim tek şey bundan asla vazgeçmeyeceğim. 

Kulaklıklarımı çıkartıp yerine koyduğumda, artık zamanının geldiğini hissettim. Kepler'in uğultusu tekrar kulaklarıma dolmaya başladığında kapıya doğru biraz daha ilerledim. Yanındaki kutunun düğmesine basıp sesimi iletmesine izin verdim:

''Ben Gwen Sharde, 07 numaralı savaşçı.''

Devasa kule gözlerimin önünde yok olurken, şaşkınlığımı gizleyemedim. En yüksek parçasından itibaren teker teker yerin altına gömülmeye başlayan camlar, çok muhteşem görünüyordu. En sonunda hepsi yere gömüldü ve yukarıdan kulenin yerinin hemen yanına beşgen bir kutu düştü. Üzerinde ''Sharde , 07'' yazdığını görünce, bu kutunun benim için olduğunu anladım. Hızlıca yanına koştuğumda kutu yavaşça açıldı ve sarı renkli bir işaret çubuğu kutunun tam ortasını gösterdi. Aynı anda yolumun üzerinde kutuya doğru giden sarı işaretler belirdi. İşaretleri takip edip kutunun ortasına yerleştim. Ayağımı bastığım anda bir gürültü koptu ve kutuya girdiğim kapı tamamen kapandı. Kutu ani bir hareketle savrulmaya başladığında dengemi kaybedip yere düştüm. Bu yorgunlukla orada kalmaya karar verdim. Kutu uzay boşluğunda savrulurken ben de arkama yaslanıp yeni hayatımı düşünmeye başladım.

*phoenix: Eski Mısır kökenli efsanevi ateş kuşu.

Yeni DünyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin