Rüzgarı Hisset

17 3 0
                                    

Araba bindiğimizde her ikimizde olamayacak kadar çok mutluyduk. Bana " hemen bir hotel bulmalıyız. Yoksa arabayı kullanacak birisi kalmayacak" dedi komik tavırlarla. Beni hep güldürmeyi başarırdı.

Bir kaç mil ötede küçük bir Motel bulduk. Dökülmüş ve rengi solmuştu ama benim 'ev' dediğim 'hapis haneden' iyiydi. Bayan Think arabayı park ettikten sonra beraber lobi görevlisinin yanına gittik ve kimliklerimizi göstermemizi istedi. Soyadlarımız tutmayınca, bayan Tink; " ben onun annesinin annesiyim! Nasıl Soyadlarımız aynı olabilir ki!" Diye çıkıştı. Doğrusu gülmemek için zor tutmuştum. Ama adam bana bakınca sırtımı dikledim ve ciddi bir duruş alarak; "evet! O benim büyük annem. Yaşlı bir kadını bekletmeye utanmıyor musunuz! Bu kadın vampirlerden de yaşlı. " diye çıkıştım Bayan Think 'neyin kafasını yaşıyorsun? ' dercesine baktı ve bende kendimi gülmek için tuttum. Ama yinede biraz kikirti olmuştu elbet. Adam oflaya puflaya oda anahtarını verdi "gece başı 50 dolar" dedi adam. Ben karşı çıkacaktım ama bayan Think tereddüt etmeden çantasından bir tomar bank not çıkardı ve 50 doları adama uzattı. Parayı ödediğimiz ve anahtarı aldığımıza göre bizde Odamıza çıktık.
Çok yorulmuştuk o yüzden hemen yatıp uyuduk.

Sabah telefonun çalmasıyla uyandım. Arayan annemdi. Bayan Think ' de uyanmıştı yanıma oturup "o nu açacak mısın? " dedi. Sanki 'sakın açma' der gibi bende; "Hayır... Bayan Think? Biz tam olarak nereye gidicez? " Bayan Think bana baktı, kolunu omuzuma attı; "1- bana bayan Tink deme. Artık biz bir arkadaşız! " diyip göz kırpıp gülümsedi. Sonra derin bir iç çekti; "beni Richard gördüğünde yada ben onu. Işte o zaman ben gidicem. Sen ise kendi Richard'ınla tanıştığında" deyip yataktan kalktı ve "hadi bakalım! Gitmemiz gereken bir sürü yol, bulmamız gereken iki Richard'ımız var" diyip kapıya yöneldi. Bende gülüp yataktan kalktım ve lavaboya gittim. Saçımı taradım ve gitmek için hazırdım. Merdivenlerden indim Think beni mavi arabasının önünde bekliyordu. Elinde anahtarı, gözünde gözlüğü, bej bol pantolonu, toz pembe düz yakalı t-shirt'ü ile hala genç gibi duruyordu. Bana "hadi gel şampiyon!" Diye seslendi ve bende koşarak arabaya bindim. Arabasının bu kadar güzel olduğunu hiç fark etmemiş tim doğrusu . Arabanın içi tam bir lumizin gibi geniş ve luxtü. Think bana döndü ve "Richard ı bulmadan önce yapmamız gereken çok iş var tatlım" dedi bende merakla; "neymiş o?" Dedim. "Ilk önce sana yeni bir hat alıcaz sonra doktora gidicez daha sonra eczaneden ilaçlarımı alıcaz sonra Richard'ı bulucaz" dedi. Bende büyük bir memnuyetle "olur" dedim çok heyecanlıydım. Think; " arkaya geç, orada rüzgarı hissede bilirsin" dedi. Bende koltuğu olduğunca geriye yasladım ve arkaya geçtim. Think; "ayağa kalk koca kalça" dedi Şakacı bir tavırla bende ayağa kalkıp "böyle mi Kont duracula?" Dedim oda kahkaha attı ve "evet aynen öyle" dedi gülerek. Ayağa kalktım ama başımı eğmek zorundaydım ki bir anda yukarıdan bir esinti geldi, yukarı baktım ki arabanın üstü açıktı kafamı ve kollarımı dışarı çıkardım saçlarım rüzgar da dalgalanı yor ve sanki özgürlüğü temsil ediyor du. Think; "nasıl beğendin mi? " diye sordu, "bayıldım!" Dedim. Sonra CD çalara bir CD koydu ve hem şarkı hem rüzgar bana yaşadığımı hissettirdi. Ve bir anda temmuz aynın yaz yağmuru bardaktan boşalırcasına aramıza katıldı. Işte o zaman rüzgarı hissettim ve hayatı bir kez daha anlamıştım.
Gözlerimi kapadım, derin bir nefes aldım, kollarımı açtım ve yaşadığımı hissettim. Dert yok, anne dırdırı yok, sevdiğim kişi beni sevmiyor sıkıntısı yok. Hem bence diğer kızlar gibi aşırı makyaj yapmıyor olmam çirkin olduğumu göstermezdi. Mavi gözlerim bronz tenime ve kahve saçlarıma gayet güzel yakışıyordu.

Think; "tamam, artık içeri gir. Doktora benim şeker ilacım için gidiyoruz senin zatüre ilacını almak istemeyiz" dedi ve bende hemen içeri girdim. Her yerim sırın sıklam olmuştu. Bana dikiz aynasından baktı ve güldü. Torpido gözünü açtı ve bir havlu çıkardı, bana doğru uzattı; "al da saçlarını kurula! Hasta olacaksın. Sen hasta olunca üzülerek ölebilir im! Ben yaşlı bir kadınım! " dedi sıcak kanlı bir şekilde. Bende havluyu aldım ve saçlarımı kurulamaya başladım. Telefonum yine ansızın bir şekilde çaldı arayan bu sefer Sam'di. Galiba benim evden kaçtığımı öğrenmişti. Ama ben telefonu açmadım ve Uçuş moduna aldım. Think " pişman olucak kadar erken değil! Biraz sabret" dedi ve başımı cama yaslayıp bütün yolu seyrettim. Bir şehre varmış olucaz ki bir operatör bayii gördük ve hemen inip numaramı değiştirdik.

YAPILACAKLAR LİSTESİ
Doktora gidilecek
Ilac alınacak
Yeni Hat alınacak
Richard bulunacak

Artık sadece doktora ve eczaneye gitmek kalmıştı sonrası bütün olanlardan daha eğlenceli olacaktı. Think bayii deki görevliye; "buradaki hastanede hala bay Brown var mı?" Diye sordu görevli "var 2 mil uzakta bir devlet hastanesinde gorevli" dedi. Think parayı ödedikten sonra hemen arabaya atladık ve hastanenin yolunu tuttuk

Hayatın SarısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin