Bir Chicago Barı

14 0 0
                                    

Saat 22.18'i gösteriyordu. Neler olduğunu anlamaya çalışıyordum. Göz alıcı ışık ve tabelalar çok etkileyiciydi. Think'e; " biz nereye gidiyoruz? " diye sordum oda bana; "var olmayan ülkeye (!)" Dedi bende güldüm; "o zaman en parlak yıldızdan sağa sapıcaksın" dedim gülerek o da buna gülmüştü.

Birkaç mil ötede küçük ama şık bir bar vardı. Duvarları sarı; pencereleri ahşap tan. Hala gözümde canlanır.

Think arabayı park etti durdurdu; "sen 16 yaşındasın değil mi? " diye sordu. Bende "17" dedim. "Hiç alkol aldın mı? "--"galiba Hayır"-- " o zaman bu gece çok zevki olucak" dedi ve sinsice bir gülüş daha attı.

Barın içine girergirmez bir bağırmacayla irkildim. Tanrım bu ne kadar da gürültülüydü! Think'e dönüp; " NEDEN BURADAYIZ? !" diye sordum. Nerdeyse kendi sesimi bile duyamıyordum. "Senin Richard'ını bulmak için" dedi o gayet sakindi.

Bir masaya oturduk. Bana; "git oradan iki kadeh tekila al" dedi ve 50 dolar uzattı. Bende parayı aldım ve tezagaha gittim. Think yeni yürüyen bebeği izler gibi benim ilk adımlarımı izliyordu. Tezgaha gittim ve barmene; "iki tekila" dedim oda bana "biraz otur" dedi. Anlaşılan biraz uzun sürecekti. biraz rahatsızdım. Yanımda bir oğlan vardı bana bakıyordu arada sırada. En sonunda bana dönüp "meraba" dedi ilk önce bana dediğini anlamamıştım, çünkü; kumral saç ve teni koyu kahve gözlerine o kadar güzel uyuyordu ki. Bana seslendiğine inanamamıştım. Yeniden "Merhaba" dedi. Şaşırmıştım. "Bana mı dedin? " diye sordum. O da kendinden emin bir şekilde "Hayır, senin arkdandaki bardak altlığına demiştim!" Biraz şaşırmışdım. Güldü; "tabikide sana dedim" dedi "aa- şey sanada Merhaba" dedim. Etkilemiştim, elini öne uzattı; " ben Marco" dedi, bende ismimi söyleyip tanıştık. "Eğer Bir işin yoksa belki bu gece takılabilir miyiz? " dedi. Bunu çok istiyordum. Think'e baktım, o da beni izliyordu. O na 'lütfen bir kaç saat onun yanında kalıyım' dercesine baktım. O da bana "git hayatını yaşa" diyip kadeh kaldırdı. O kadehi nerden bulmuştu? Marco ya dönüp; " birazdan geliyorum" dedim Think'in yanına gittim "bu kadehi nerden buldun? " - - " garsondan istedim " - - " o zaman neden beni oraya gönderdin? " - - "içki al diye"--"neden iki içki parası verdin! Bu benim ilk deneyimim! Ölmememimi istiyorsun? "--" ikinci içki yanındaki genç yakışıklı için,  sen mekana girdiğinden beri gözlerini senden alamıyor.   E-- sen orda öyle içkin yudumlarken sap gibi mi dursun? " oda farkındaydı Marco'dan hoşlandığımın.  Marco'ya baktım
Beni bekliyordu ve içkilerimiz gelmişti. Think'e teşekkür edip hemen Marco'nun yanına gittim. "Şey içkilerin geldi istersen büyük annenin yanına gidebilirsin. Yani ben girmeni elbette istemiyorum ama istersen gide bilirsin yani sonuçta büyük annen ve yalnız oturuyor yani sen hoşlandığım için girmeni istemem yani hoşlanmak derken yani öyle hoşlanmak değil.  Yani çok güzelsin ama---" eli ayağına dolanmıştı bu bana çok tatlı gelmişti;  "tamam sakin ol, bu iki içki bizim için" edim bir an durdu ve mutlu oldu "aslında ben sana içki ısmarlamak isterdim ama bu seferlik böyle oldu" dedi.
Think'e baktım. Yanında onun yaşlarında bir adam oturuyordu.  Bu Richard mıydı?  Richard olmasını istemiyordum.  Onu hemen kayıp edemezdim(!) Korkmuştum. Dalmıştım ki, Marco elini omuzuma koydu;  "iyi misin? " - - " evet, evet iyiyim sadece daldım" dedim içki sinden bir yudum aldı; "sen o kadınla evden mi kaçtı? " diye sordu.  Bir anda irkildim. Etrafa baktım onun elinden tutup kuytu bir köşeye çektim
"Bunu nerden biliyorsun? " - - " ıntarnet, gazete, televizyon, radyo heryerde sizi arıyorlar"--"lütfen, lütfen bizi ihbar etme,  ben o eve bir daha gidemem (!) O kadına bir daha katlanamam(!)" Dedim ve ağlıyordum. " Tamam, Şşş! Kimse bişi öğrenmiycek! Sırrımız güvende " diyerek bana sarıldı. Genelde sarılmayı sevmedim. Anneme her sarılışımda beni bir kenara iterdi.  Bir sarılmanın bu kadar sıcak olabileceğini unutmuşum.
Sarılmamız bitti; " git gözlerini temizle korkunç görünüyorsun" dedi bende güldüm ve omzuna vurdum.  Gözlerimi temuzledikten sonra ona bütün olan biteni anlattım. Etkilemişti. " Arabada bana da boş bir koltuk var mı? " Diye sordu.  Çok heyecanlanmıştım (!) " yani bizimle gelmek mi istiyorsun? " Diye sordum o da; " evet,  tabi eğer kabul edersen" dedi. Bana kalsa hemen kabul ederdim. "Önce Think'e sormam lazım. Araba benim değil" dedim heyecanla.  Hemen Think'in yanına gittim ve masanın önünde durdum.  Onun yaşlarında bir adamla konuşup, gülüyordu.  'Tanrım!  Lütfen bu adam Richard olmasın' diye unut ediyordum. Think bana döndü; "Bir sorun mu var hayatım? Bak bu Erick,  Erick, buda sana bahsettigim yolculuk arkadaşım. " Dedi "Think biraz konuşa bilir miyiz? Yalnız" - - "elbette" dedi ve onla bir kenara geçtik.  Heyecanla;  " Marco'da bizimle gelebilir mi? "-- "ne? Aklını mı kaçırdın sen?  Adam kimdir, nedir , ne değildir belli degil! " -- " Think, herşeyi biliyor" -- " ne, nasıl? " - - " gazete, ıntarnet,  televizyon, radyo heryerde bizi arıyorlar (!)" -- " o! Yo! Eğer onu almazsak bizi ihbar ede bilir! Adını biliyor mu? " - - " evet" -- " lanet olsun!  Bizimle geliyor! Yarın ilk iş bir marketten saç boyası alıcaz!  Ve bir eczaneden lens, birde hediyelik bir eşya dükkanından bir plaka alırız(!) Eminim saçma olmayan bir plaka vardır (!)" Dedi korkuyordu.  Elini tuttum; "Bir deli, bir manyak ve bir çok bilmişin   yapamayacağı şey yok (!) Marco buralı.  Her yeri biliyor." -- " ailesi yok mu? " - - "sanırım yok" -- " peki git ona haberi ver. Onun evinde kalıcaz" dedi ve Marco'nun yanına gittim saat gece yarısıydı. Artık iki haftadan sadece 13 gün kalmıştı.  Marco;  " eeee nasıl gitti? " - - " geliyorsun,  senin evinde kalıcaz,  sabah ilk iş bir eczaneden lens ve saç boyası alıcaz ve bir hediyelik dükkandan plaka" -- "plakaya ihtiyaç yok, benim arabamı alırız" - - " olur, olur bunu  Think'e söylerim ama arabasını bırakır mı bilemem" dedim o da tebessüm edip bana sarıldı;  "bira? " diye sordu bende "olur" dedim.

Gece saat 1 gibi Marco'nun evine gittik. Think baya bi yorgundu. O na
Marco'nun arabasını kullanacağımızı söyledim oda kabul etmedi ilk başta ama sonra pes ederek "tamam, peki!" Dedi. Çok yorucu bir gündü. Ileri deki 13 günü daha güzel geçirmeyi planlıyordum. 

Yarın sabah bambaşka bir kişilik ve kişi olucak tık...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 13, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Hayatın SarısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin