10.BÖLÜM

39 10 5
                                    

(İşte yeni bölüm.. iyi okumalar. Vote vermeyi unutmayın.)

Şu anda sessizca hıçkırıyorum. Çok ama çok korkuyorum. Mert danışmayı aradı ve ne yazıkki elektrik bu gece gelemiycekmiş. Daha yerimize yatalı 10 dakika felan olmuştu. Mert uyumuş olmalıydı. Aklıma o anlar gelince bu sefer ki hıçkırık istemeden ağzımdan döküldü.

13 yaşındayken annemlerin şehir dışına bir düğüne katılmaları gerekiyordu. Abim, ablam ve ben evde kalmayı tercih ettik. -Evet o zamanlar bir ablam vardı.-Buraya kadar herşey normaldi.

Abim akşama doğru yanımıza geldi ve arkadaşına gitmesi gerektiğini belirtti. Bizde ablamla bir arada kalacağımız için mutlulukla kabul ettik. Abimi yolcu ettikten sonra film izlemeye karar verdik. Ama önce markete gidip cips, kola, kuruyemiş gibi şeyler aldık. Eve gelince ablam mısır da patlatmıştı. Çok, çok mutluyduk..

Korku filmi izlemeye karar verdik. Filmi başlatıp ablamda yanıma geldi. Belki filmi başlatalı yarım saat olmuştu ki elektrikler gitti. Ben tabiki de korktum ama ablamıda endişelendirmemek için sustum. Ablam ' Birazdan gelir' diyip telefonunun ışığını açtı.

Sonrasında kapıdan tıkırtılar duyduk. Ablam beni hemen odadaki dolaba kapattı. Arkasından tek diyebilebildiğim.' Abla gitme' oldu.

Sonrasındada iki el silah sesi duyuldu. Meğer ablamı öldürenler caniler babamdan intikam almak için yapmışlar. Babam bir aralar bir davada çok zengin bir ailenin oğlunu hapse attırmıştı. O aile olduğuna neredeyse eminiz ama suçu başkaları üstlendi. Eğer ablam beni o dolaba saklamasaydı bende şu anda onun yanında olucaktım. Ben ablamı çook severdim. Keşke beni saklamasaydı canım ablam. Bazen suçluluk duyuyorum. Keşke.. keşke onu engelleseydim diye. İşte her karanlığa girişimde aklıma o anlar gelir.

O zamanları hatırlayınca iyice bir hoş olmuştum. Ve ağlamam şiddetlenmişti. Yanımda bir ağırlık hissedince az kalsın çığlık atıyordum ki Mert'in sesini duydum.
"Şşştt.. sakin ol güzelim, sakin.."

Zaman kaybetmeden kollarımı boynuna doladım. O da kollarını belime doladı.Kafamı boyun girintisine gömüp ağlamaya devam ettim. Zamanla ağlamam iç çekişlere döndü.

"Teşekkür ederim." Dedim.
Teşekkürümü duymazdan gelerek "Daha iyi misin?"dedi.

Kafamı salladım. Daha iyiydim.

"Anlatmak istermisin?"dedi.

Yine kafamı salladım. Anlatmak bana çok iyi gelecekti.

**

Şu anda Mert'in yanında onu izliyordum. Uyurken çok.. masum gözüküyordu. Fazla masum. Örneğin ben uyurken hiçte masum olmazdım. Doğrusu uyanıkkende masum değildim ben çünkü ablamı bir nevi öldürmüştüm. Eğer onu engelleseydim şu anda annemlerin canını beraber okuyor olurduk.

Dün Mert yanımda yattı. Burnumu boyun girintisine gömüp uyumuştum dün. Çok..çok huzurlu bir gece geçirmiştim. Kokusu da çok güzeldi. Çok huzurlu bir kokuydu. Çok...

Güzel yüzünü incelemeye devam ettim. Mavi gözleri yokkende çok güzeldi. Yüzünde hiç pürüz yoktu. Allah aşkına bu çocuk hiç mi ergenliğe girmemişti? Tamam benim yüzümde çok kötü değil ama Mert'in ki.. çook güzeldi. Fazla güzel.. Bir anda bu güzellik bana eski anılarımızı hatırlattı.

Mert beni evlerine çağırmıştı. Annemlerde izin vermişlerdi. Evleri hemen yan tarafımızdaydı. Üzerimi giyinip hemen çıktım. Kapıyı Hale teyze açtı. Onunla selamlaştıktan sonra yukarı çıktım. Kapısını tıklatıp yanına girdim. Yatağının üzerinde oturuyordu. Beni görünce hemen kalktı.

-Hoş geldin güzel kız..

Evet Mert küçükken bana 'güzel kız' derdi. Güzel olduğunun sevdiğin tarafından söylenmesi çok mutluluk verici bişey.

-Hoş buldum..

Geçip yanına oturdum. Elimi tuttu ve " Sana bir hediyem var güzel kız" dedi. Heyecanla vericeği hediyeyi düşünürken arkasından bir kolye çıkardı. Küçük çok küçücük bir kalp vardı kolyenin ucunda. Kolyeye hayranlıkla baktım. Mert "Bu kolye seni hep korusun benim varlığımdada yokluğumdada" dedikten sonra Kolyeyi taktı. Ben hemen lafa atladım. "
Biz ayrılmayacağız Mert"

Şimdi içimden bir ses 'Nah ayrılmayacaksınız'diyordu. Elimi boynuma götürdüm. Evet o kolye hala oradaydı. Onu hissetmenin muyluluğuyla gülümsedim. Ve başka bir konuyu düşünmeye başladım.

Ailelerimize bu yaptığımızın ne kadar doğru olduğunu düşündüm. Acaba şu an ne yapıyorlardı. Bir anda aklıma birşey geldi. Ablamdan sonra birde benim yokluğumu şaka da olsa annem kaldırabilirmiydi. Annemin belirli bir hastalığı yoktu. Varsa bile ben bilmiyordum. Bu beni rahatlatsada içim hala endişe doluydu. İçime kurt düşmüştü bir kere.. Elime telefonu aldım ve annemin numarasını tuşladım. Ama kapalı çıkınca kuşkularım korkuya dönüşmeye başladı. Sonra babamın numarasını aradım. Biraz sonra kapatmak üzereyken babam telefonu açtı.

"Baba" diyebildim sadece.. Babamın "Kızım" demesi. Ardından ise ağlayarak "Annen " demesi... benim de bütün hatlarımı koparmıştı sanki.

Sonrasında Mert'in uyanması, telefonu elimden alması, babamla konuşması ve kafasını sallayıp gözlerinin dolması, sanki hiçbirinde ben yokmuşum gibi olayları izlemem..

Ve benim sessiz hıçkırıklarım..

Ya benim yüzümden annemde ölürse...

DOĞRU AŞK #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin