the idea of you

272 37 116
                                    

hyunjin:
sungie sen ve ben?
bu gece? bar?

jisung:
OLURRR

hyunjin:
tamamdir o zaman.
sen eve gelme ben direkt oraya gecim
sen de oraya gel

jisung:
nereye gidiyoruz ki

hyunjin:
konum📍
eve de cok uzak degilmis zaten

jisung:
tamamdir balimm😘😘
goruldu

buraya tasindigimizdan beri her sey cok yogun oldugundan jisungla dogru duzgun bir seyler yapamamistik. simdi disari cikmamizin onu da beni de rahatlatacagini biliyordum.

jisungun kabul edecegini bildigimden ona mesaj atarken aslinda coktan cikmistim. jisunga da soyledigim gibi gidecegimiz yer eve fazla uzak degildi. dusuncelerime dalmisken coktan varmistim.

jisungun tek basina girmeye cekinecegini bildigimden dakikalardir kapinin onunde onu bekliyordum. tam telefonumu cikarip onu aramaya karar vermisken karsidan gelen minik arkadasimi farkettim. yanima geldiginde de birlikte iceri girmistik.

jisung ilk defa geldigimiz yeri incelerken ben de oturacak bir yer bakindim. jisung kolumu durtmeye baslayana kadar da bakinmaya devam ediyordum. kafami cevirip ona baktim ki bana gozleriyle bir yeri gosterdigini farkettim.

"ne oldu jis?"

"barmene bak kanka"

dedigiyle kafami bu sefer de o tarafa dogru cevirdim. ilk basta kimi kastettigini anlamasam da sonra gozlerim birinde takildi. minho. onunla konusma cabalarimdan sonra bana soyledigi tek sey ismi olan adam.

onu gorunce aklima yeniden dusunceler dolusmaya baslamisti. onu merak ediyordum, neden bu kadar soguk oldugunu mesela. sadece bana karsi bi sey oldugunu sanmiyordum, onunla konusmaya calismaktan baska hicbir sey de yapmamistim.

nedense bu sessiz adamin soyleyecek cok seyi, aklinda cok fazla dusuncesi oldugunu hissediyordum. ve beni ilgilendirmeyen bu seyleri deli gibi merak etmemi engelleyemiyordum.

jisungun birden beni yonlendirmesiyle birlikte kafamdaki dusuncelerden siyrildim. acikcasi bizi direkt onun karsisina getirmesini beklemiyordum ama jisung beni sasirtarak tezgahin onundeki taburelere oturttu ikimizi de.

minho da elindeki bardaklari yan taraftakilerin onune koyduktan sonra direkt olarak bize yoneldi. zaten bar tezgahinin onunde cok fazla kisi de yoktu.

bizi tanimis olmali ki kaslarini yukari dogru kaldirdi. jisung yeniden beni sasirtarak adama gulumsedi ve birden konusmaya basladi "sen felixin abisi degil misin?" sesi hafif de heyecanli cikmisti. minhonun da en az benim kadar sasirdigi belliydi. kafasini salladiktan sonra siparislerimizi hazirlamaya basladi.

ben de o sira onu izlemeye baslamistim, isin anlam veremedigim kismi ise bunu neden ve ne ara yapmaya basladigimi bilmiyor olusumdu.

o bizim iceceklerimizi hazirlarken yan tarafimizda bi adam belirdi ve birden minhoya seslendi. minho da bardaklari bizim onumuze indirdikten sonra adama donup "hic gelmeseydin!" demisti bikkin bi tonda.

adam bizden biraz daha ilerde oldugu icin konustugu seyler duyulmuyordu ama su anda minhonun suratindaki siritisi gorebiliyordum.

ilk defa onu gulumserken gormustum. demek ki boyle yetenekleri de vardi. gerci neden boyle triplere girmistim ki kapida karsilasmalarimiz haric adami toplasan bes kez bile gormemisimdir.

gozlerimi ondan cekmemi saglayan sey ise jisungun neseli sesi olmustu "hadi hyunie! biraz kendine gel ya! buraya sen somurtasin diye mi geldik!" hakliydi bu yuzden gulumseyerek ona katildim.

cok da iyi gelmisti. gercekten onca seyin ustune jisungla deli gibi eglenmeye ihtiyacim vardi. ne kadar sure icip dans etmistik bilmiyorum ama tekrar basta geldigimiz yerlere oturdugumuzda bakislari bile beni rahatsiz eden birinin yanimiza geldigini farkettim.

ilk basta basimdan gondermeye calissam da adamin kolumu tutmasiyla pek de basarili olamadigimi anladim. jisung da rahatsiz oldugumu anlamis olacak ki biraz yuksek sesli olacak sekilde "rahatsiz ettiginizin farkinda degil misiniz? uzaklasin lutfen!" dedi.

adam bakislarini bu sefer de jisungun yuzune cikarmisti, fakat kolumu biraktigi falan da yoktu. bu sefer jisungun olmadigini farkettigim bi ses yukseldi yan taraftan "uzaklasmani soyledi!"

kafami cevirdigimde kuruladigi bardagi birakip elindeki kucuk havluyu da omzuna atan kaşları çatık, karsisindaki adama sert bakislar atan minhoyla karsilasmisti gozlerim. daha sonra da kolumdaki elden ve yanimdaki bedenden kurtulmustum zaten.

"tessekur ederim" diye mirildandim duymasini umdugum bir ses tonunda. yine kafasini salladi. tekrar ve tekrar. bu adamin ne zaman bana sozlu bir sey soyleyecegini merak ediyordum.

cok da beklememe gerek olmadigini minho birden konusmaya basladiginda anladim. "isim bitmek uzere beklerseniz birlikte cikabiliriz."

jisung hemen atlamisti "bekleriz tabii! de mi hyun!" bacagima vurmustu o sirada alttan. minhoya cikarttim bakislarimi aklima az once gulumsedigi adam gelince "erkek arkadasin rahatsiz olmaz mi?" demistim. jisung da minho da sasirmisti "erkek arkadasim?" diye sordu minho.

gozlerimle adami bulup isaret ettim, nasil aninda buldugumu da anlamamistim gerci. minho da o tarafa baktiktan sonra "chan hyung?" deyip birden guldu, gulumsemesi cok guzel gozukmustu o an gozume. keske daha sık yapsa diye dusundum.

devam etti "erkek arkadasim degil, abim gibidir hatta kendisi," duraksadi ve yuzu bunu tuhaf buldugunu belli eder bir hal aldi "hem onu nerden cikarttin?" omuz silktim bu dedigine karsi.

sahi sevgilisi oldugunu nerden cikarmistim? ne diyecegimi bilemeyip "bilmiyorum oyle geldi iste" diye gecistirdim gozlerimi kacirarak. teklifine hala cevap vermedigimden "neyse beklerseniz birlikte cikariz" demisti yeniden.

ben de onun hep yaptigi gibi kafamla onayladim sadece. eve gidince jisungdan dayak yiyecegimi de hissediyordum bir yandan.

aslinda teklifi beni oldukca mutlu da etmisti. neden oyle soyledigimi bilmiyordum. gercekten de bilmiyordum, aklimda bu adamla ilgili olan hicbir seyi bilmiyordum zaten. hep bilinmezliklerle doluydu ve ben onlari su an cozemesem de bir gun cozebilmeyi umuyordum.

biraz bekledikten sonra arka taraftan normal kiyafetleriyle cikan minhoyu gordum. bize eliyle yaptigi isaretten sonraysa birlikte cikmistik bardan.

eve dogru yururken icimde anlamlandiramadigim bi heyecan vardi. bu heyecana neden olan kisinin minho oldugunu bilsem de, neden bana boyle hissettirdigini de bilmiyordum.

"felixle coktan tanismissiniz herhalde?" dedi minho, jisung da ardindan yanitladi "evet! cok tatliydi ve getirdigi brownieler de cok guzeldi!"

minhonun agzindan birkac mirilti cikti, daha sonrasinda ise "begenmene sevindim. felix yabancilik cekmenizi istemez hic," duraksayip bana bakti "ben de istemem." diye tamamladi sozlerini, gozlerimizi ayirarak.

istemsiz yutkundum o an. kendimi bir sey soylemek zorunda hissetmistim. minhonun sokak lambalarinin altindan gecerken yuzune vuran isik sayesinde gozuken suratina ve ilk gordugum andan beri hep parildayan gozlerine baktim.

"tesekkur ederiz, ayrica bugun barda yanimizda oldugun icin de tesekkur ederiz!" dedim. kafasini sallamakla yetindi sadece.

sessiz gecen birkac adimdan sonra eve varmistik. birlikte yukari ciktik ve iyi geceler dileyerek evlerimize dagildik.

fakat minho hakkindaki dusunceler onun gitmesiyle kaybolmamisti. minho benim icin o gece orda bitmemisti.

____________
oy ve yorum yapmayi unutmayin ballar🥺😽

kiss me or leave me • hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin