" O gün kaçırıldığımda..."
Diye başladı konuşmasına, söyleyeceği şeylerin hepsini benim yüzümden yaşadığını biliyordum. O gün, o kadar korumacı olmayıp Deniz'i dövmeseydim ya da dikkatli olup Naz'ı yalnız bırakmasaydım Eğer dibimize kadar gelip kaçırmaya yüzleri olmazdı.
"İstanbul'da değildik beni Denizli'de terk edilmiş bir sanayiye götürdüler. Başta kendisini bana babam olarak tanıtan herifin adı Çağan Efe
Yağız böldü onu,
"Çok aradık naz, kamera kayıtlarından bulduk o herifi, adama sorduğumuzda bu yetimhanenin başındaki kişi dedi. O günden sonra tam üç ay boyunca kim olduğunu araştırdık. Ama hastane kayıtları dışında çok bir şey bulamadık."
"O yüzden mi-
Kendini susturdu, tam hırsla konuşucakken sustu. Niye? Onu susturan şey ne? Ne yaşadı ki bizden sonra...
Aklıma gelen ihtimaller, delirmemi sağlayacak cinstendi. Sonra kafamda olasılıkları bir bir düşürdüm. Önce verileri topladım.
-Bir herif onu sokak ortasında sıkıştırmıştı
-Gerçek kimliğini değil Firuze olarak tanıttı kendini
-Telefon zil sesi neden Seksendört dokunma idi
-Tarık kim
-Onu kim tehdit ediyor"Neyse... Sanayide beni bir depoya kitlediler. Çağan siki gelip yapmam gerekenleri anlattı. Ona para getirmem gerektiğini, getirmezsem dayak yiyeceğimi falan söyledi. Sonra bir iki dayak atıp saldı beni..."
İsmimin yanına koyduğu küfür, Çağan isminden soğumama sebep olmuştu. Eğer o piç Efe ismini de kullansaydı kesinlikle ismimi değiştirmek için dava açardım.
"Başlarda küçük olduğum için insanlar acıyıp yüz lira bile veriyorlardı. Hele ilk gün, ona tam tamına 7 bin 490 lira götürmüştüm. Sonra ki gün beni daha fazla dövüp, her yerime iz açtı. İnsanlar beni ne kadar kötü görürse o kadar da fazla para verirlermiş. Evet ilk başlarda haklıydı. Ama yaklaşık beş ay sonra iş değişti. Öyle olmadı. Vücudumda kalan izlerin üzerine onlar kapanmadan tekrar izler açtı ve bu izler sürekli kanadı. Kurudular, vücudumda kaldılar. Bir süre sonra her yerim kan kokmaya başladı. İnsanlar benden tiksinip, korktular."
Sesi sona doğru kısılırken ben o herifin Naz'a yaptıklarını ona yapmak için dikkatle dinliyordum. Arda araya girdi.
"Biz senden hiç bir zaman tiksinmeyiz, hiç bir zaman korkmayız biliyorsun değil mi Naz'ım..."
Naz Arda'ya döndü. Kanepede ona yaklaşıp sarıldı. Arda bacaklarını kavrayıp kucağına aldı. Kıskanmıştım, kabûl...
"Eski günlerdeki gibi sevsene beni"
Diye mırıldandı naz ama duyuldu.Arda gülümseyip saçını okşadı.
Naz bir süre sonra tekrar yerine oturduğunda anlatıcak Gücü toplamıştı.
"E tabi haliyle de para azaldı. E hem alkol kullanıyordu, hem sigara, hem kumar, bazen uyuşturucu, hem oros- pardon ona sonra sonra para vermeden devam etti..."
"Ne" diye üç harf, tek kelime, tek hece olan bir kelime döküldü dudaklarımdan...
"Da dur Çağancığım ya, o bir şey mi?.."
Dedi bana dalga geçerek... Şimdi ona tecavüz edip, ettirdi mi?..
"Ben buna dayanamam naz Hayır bunların hiçbir senin suçun değil ki..."
"Benim suçum dayanamayacaksan çık git"
"Naz, senin bir suçun yok, bu sadece benim dikkatsizliğim yüzünden olan bir şey"
"Hayır, senin bir suçun yok-
"Sorumlusu benim naz, yalan söyleme artık. Tüm suçlu benim bunları yaşamana izin vermemeliydim.
"Ça-
"Hayır, suç benim tüm yükü omuzlarımdan alamazsın naz sen masumsun
"Ya ne yapsaydım! He!? Başka seçeneğim mi vardı!"
"Evet vardı, ben vardım ve suçlu da benim
"Oldu tüm suçlu sen ol, biz de bombayı patlatıp götünü dönen karakter gibi siktir olup gidelim mi! Ne bekliyordun!? Seni mi suçlasaydım!?"