GÖRELİM

693 148 31
                                    

Yeşim, bomboş kumsalın tam ortasında, ellerini bedenine dolamış bir şekilde ayakta duruyor ve kıyı ile neredeyse dans eden dalgaları izliyordu. Bazen, bir deniz olmak istediğini düşündü. İçinde biriktirdiği ne kadar pislik varsa her birini dalgalar ile kıyıya vurmayı, kızdığında hırçınlaşmayı, yorulduğunda durulmayı istedi. Ama değildi. Sanki bu dünyada tek dert yükü taşıyabilecek olan kişi kendisiymiş gibi her türlü sıkıntıyı olumsuzluğu çekiyordu. Yeter diye avazı çıktığı kadar bağırmamak için kendini de zor tutuyordu.

Yeşim Alatürk, Büyükada'ya 3 yıllık evliliğini bitirdikten hemen sonra taşınmıştı. Burayı, üniversite yıllarından bilirdi. Çünkü üniversiteyi Çanakkale'de okumuştu. Eşi Tufan ile boşandıklarında buradaki bir ahbabı aracılığıyla adanın tek kliniğinde genel yönetim işlerinden sorumlu personel olarak işe başlamıştı. Hayatı, hiçbir zaman kolay olmamıştı. Onu, sürekli aldatan eşinden aslında evliliklerinin ilk yılı bitmek üzereyken ayrılmak istemişti fakat, şaka gibi hamile kalmıştı. Belki düzelir demiş ona 2 yılını daha vermişti fakat o düzelmek yerine Yeşim'in kuzeni ile kendi yataklarına sevişerek aldatmakta level atlamıştı. Yeşim hala o gün katil olmamak adına nasıl savaştığını, kuzenini veya eski kocasını nasıl öldürmediğini düşündükçe bunu yapmış olmayı dilediğini de es geçemezdi.

Boşanma süreci çok sancılı geçmişti. Şiddete maruz kalmış, kızı ile tehdit edilmişti. Fakat mahkeme anne ile yaşamasına yaşı nedeni ile karar verdiğinde ortalık biraz yatışmıştı. Eski eşinin babası Yeşim'in boşanma kararının hakkı olduğunu söylemesi de bunda etkili olabilirdi. Üç yıl boyunca kızı ile mutlu bir hayatları olmuştu. Eski lüksleri yoktu fakat mutluydular. Ta ki eski eşi bir kızı olduğunu 3 sene sonra fark edip, adaya gelene kadar.

Yeşim'i gördükten hemen sonra tacizleri başlamıştı. Kızını görme bahanesi ile sürekli adaya gelmiş, tekrar barışmak istemiş, hediyeler göndermiş fakat ikna edemeyeceğini anladıktan sonra son kozunu oynamaya karar vermişti. Boşanmalarda, çocuk velayetleri 6 yaşına kadar eğer uygunsuz bir yaşantısı yoksa anneye verilirdi. Fakat baba, çocuk 6 yaşına girdiğinde tekrar velayet davası açabilirdi. Tabi bu ince detayı genelde çocuğu ile çok ilgili babalar dikkate alırdı. Tufan gibi gereksiz insanlar, bu durumu sadece kendi çıkarları için kullanırdı. Yeşim bunu eline 3 ay sonra gerçekleşecek olan velayet davası celbi geldiğinde anlamıştı. Sorun değildi. Onu fazlasıyla alt edebilir güçlü durabilirdi.

İş olarak güzel bir işi vardı ve maddi anlamda güzel kazanıyordu. Kızı iyi bir eğitim için güzel bir okula başlamıştı. Kreşti fakat ilerleyen dönemlerde adanın tek ve gerçekten çok iyi olan okuluna onu yazdıracaktı. Üstelik o iş yerindeyken ona bakacak bir komşusu vardı ve ona gerçekten çok iyi bakıyordu. Üstelik Tufan'ın nafaka bile verdiği yoktu. Bunu vermesi gerektiğini hatırlamıyordu ve buna rağmen ona ihtiyaç duymuyordu. Mahkemenin isteyeceği her koşul yerli yerindeydi. Tufan'ın kullanabileceği tek bir olumsuzluk yoktu. Yeşim aklına gelen tek bir olumsuzluğun çekilebileceği noktaları tek tek sıraladı içinden

Uygunsuz yaşam koşulları

Evlilik dışı birliktelikler

Evlilik dışı uygunsuz yaşam.

Bu Yeşim'in aşabileceği durum değildi. Çünkü yaşadığı tek bir gecenin ardından hamile kalmıştı. Hala hatırlamak istemeyeceği kadar güzel ve bir o kadar hayal kırıklığı ile dolu bir anıydı. Gecenin mimari ise Kuzey Ataman'dı.

Kuzey ataman, Yeşim'in çalıştığı özel kliniğin sahibi olan Mustafa Ataman'ın oğluydu. Babası hasta olduğu için GATA'daki doktorluk görevinden bir aylığına izin alıp gelmişti. Buz gibi bir adamdı. Kontrol manyağı, iş kolik, titiz ve dikkatliydi. Tabi bunun yanı sıra kalp durduracak kadar yakışıklı ve seksiydi. Tüm bedeni kaslarla kaplıydı ve buz gibi bakışları ile insanı resmen yakıyordu. Gerçi bunu nasıl başarabiliyordu Yeşim hala anlamamıştı.

ALEV ALEVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin