2. Bölüm Kaybeden

13 1 0
                                    

Zamanla her şey geçer derlerdi, halbuki zamanla hiçbir şey geçmezdi. Belki ilk seferki gibi kanamazdı yaralar ama kabuk tutup en ufacık bir darbede kanamayı beklerdi. Benim hikayem de böyleydi işte. Yaralarım onları kaplayan kabuğu yırtıp hiddetle kanamak istiyorlardı. Kanayacaklardı da hem de hiç durmamak üzere...
O kağıdı aldığım günün üzerinden bir hafta geçmişti. Öylece bomboş dolanıyordum. Elimde kocaman bir hiç vardı. Delirmeme ramak kalmıştı. Belki de çoktan delirmişimdir. Cümlelerim, düşüncelerim hepsi karman çormandı. Ben de karman çormandım zaten. Tencere kapak misali birbirimizi çok iyi tamamlıyorduk ya da tamamlayamıyorduk her neyse işte. Elimi saçlarımda gezdirdim. Saçmalıyordum bunun farkındaydım ama duramıyordum işte. Delirmek böyle bir şey olsa gerek. Ben böyle saçma sapan düşüncelerle boğuşurken telefonum titredi. Yine noldu acaba? Telefonu açınca komutanımdan koskocaman bir şekilde yazılı olan "çabuk eve gel konuşmamız gereken bir mesele var mesajını gördüm ." Selim bana baktı " eve gel mi?" "Lan oğlum bu adam niyeti bozmuş olmasın, ev falan hayırdır yani?" Elimle yüzümü sıvazladım. Bravo Selim bravo gerçekten bu mesajda takıldığın tek yer adamın beni eve çağırması mı? " ee evet! Başka neye takılmam lazımdı?" Selim'in kafasına işaret parmağımla sertçe vurdum. Mesela bu adam benimle ne konuşmak istiyor? Hem de bu kadar acil? Hıh düşün bi bakayım. Alnını kaşıdı, bir anda ciddileşerek Kumsalla ilgili bir mesele mi acaba dedi. Kafamı salladım. Bilmiyorum ama olabilir.
"Ee nolucak şimdi?" Kucağıma koyduğum yastığı Selim'in yüzüne fırlattım. Elinin körü olucak! Yüzündeki yastığı alıp bana baktı, "yastık savaşı öyle mi Baran bey?" Öyle olsun deyip elindeki yastığı bana fırlattı. Ulan ben seni deyip Selim'e elime ne geçtiyse fırlattım. O'da bana aynısını yaptı tabi. Biz böyle birbirimizi yerken telefonum titremeye başladı ve evet komutanım arıyordu mutlu son. Selim'in saçını çekerken telefonu açtım
- Alo
- "Baran nerdesin sen?"
- Yoldayım, geliyorum. Ne oldu?
- " Geliyorsun da hiç araba sesi yok nasıl geliyorsun?
- Yürüme geliyorum.
- " Neden bana yalan söylediğini hissediyorum?
- aaa ne bileyim ben komutanım. Lütfen güven problemlerinizi bana yansıtmayın geriliyorum deyip telefonu kapattım. Selim'e baktım. Bana hatırlat seni gelince dövücem deyip koşa koşa evden çıktım. Şimdi şansıma ne dolmuş geçer ne taksi derken önümde dolmuş belirdi. Allah'ım başka şey mi isteseydim acaba? Hayattaki tek şansımı bu dolmuşa harcadığıma inanamıyordum. Dolmuşa binip oraya doğru gitmeye başladım. Dilim varmıyordu oranın adını söylemeye. Orası bizim evimizdi, bizim...


Komutanım bana baktı. Bundan sonra Kumsal'ın koruması olacaksın dedi. Gülmeye başladım. Şaka mısın sen? Benimle düzgün konuş üstünüm ben senin diye bağırdı. Artık değilsin, duydun mu? İstifa ettim ben. Ayrıca sen benim olmayan ayarlarımla oynamaya mı çalışıyorsun? Ben nasıl koruyacağım onu? Koruyamam, koruyamayacağımı biliyorsun dedim geçmişe vurgu yaparak. Bana elindeki buruşmuş kağıdı gösterdi." Beni tehtit ediyorlar Baran. Benim evim çok göz önünde ve bir ton koruma yığmama rağmen bu adiler evime kadar girip bana bu notu bırakabilmiş." Saçımı kaşıdım. Senin bu kadar korumalı evine girenler benim evime giremez mi sanıyorsun? Ayrıca koruma ol dedin ama anladığım kadarıyla kız bir de benim evime mi gelicek? Aynen öyle dedi. Gülmeye başladım. Çok güzel şaka ya bugün bir nisan falan mı? Kamera şakası mı yoksa, nerde kameralar? Omzumdan tuttu. "Kamera şakası falan değil. Sen koruyabilirsin anca. Önümde diz çöktü. "Ölme pahasına da olsa son nefesine kadar sen benim kıymetlimi korursun biliyorum Baran. Parayla tuttuğum o adamlar en ufacık bir saldırı da kedi yavrusu gibi dağıldı. Olaya polisleri dahil etsem daha da sınırlarımı zorlayacaklar. Sen, ben ve ekibim bu işi daha fazla can yanmadan halledelim"dedi. Elimi tuttu. "Lütfen Baran lütfen. Bir darbeyi daha kaldıracak durumda değilim." Elimi çektim. Sen beni öldürmeye mi çalışıyorsun? Daha kaç kere ölmemi istersin. Ya koruyamazsam. Ya ona benim yüzümden bir şey olursa. Başını eğdi. "Burda daha fazla kalırsa bir şey olması an meselesi zaten gözlerime baktı. Lütfen kıymetlimi koru onlardan." Arkamı döndüm. Deliricem ya deliricem. Tam bir şey daha demek üzere ağzımı açmıştım ki Kumsalı gördüm. Ağlamaktan kızarmış gözleriyle bana bakıyordu. Yumruğumu sıktım. Tırnaklarımı derime batırdım. Başımı eğdim. Tamam ama dedim komutanıma bakarak buradan gidicez ve sen dahi yerimizi bilmeyeceksin kabulün mü? Yerden kalktı "kabulüm"dedi.
Anlaştık. Kıymetlini canım pahasına olsun koruyacağım. Sen de ekibin de elinizi çabuk tutun ve o adamları üstümüzden çekin artık dedim sertçe konuşarak. Kumsal'a baktım. Bavulunu hazırla gidiyoruz. Kumsal babasına sarıldı. " baba bırakma beni korkuyorum. Hiç tanımadığım kişilere nasıl emanet ediyorsun beni?" Hiç tanımadığı kişi... Kalbime ince bir sızı girdi. O kişi ben olmamalıydım. Komutanım elini çekti. "Senin iyiliğin için kızım "dedi ve arkasına bile bakmadan dışarı çıktı. Kumsalla baş başa kalmıştık. Bana günahın kadar güvenmediğini biliyorum ama emin ol ki sana zarar verecek son kişi bile değilim. Emin ol ki seni asla incitmem. Gözleri doldu. "Neden böyle şeyler yaşıyoruz neden normal bir hayatımız yok" dedi. Bazı şeyler dedim Kumsal'a bakarak bazı şeyler peşinde ödenmesi gereken bedeller getirir ve biz bu bedeli ödemek zorundayız. Ama korkma aksine cesaretli ol. Senin gibi bir kıza korkmak yakışmaz. Elimi uzattım, güvenmek zor bir mesele bilirim ama güven bana bu süreci birlikte atlatıcaz şimdi gel benimle. Elime baktı, derin bir nefes aldı. Hafifçe gülümsedi. "Filmlerde ki gibi olay yaşıyoruz şuan" gülümseyişine gülümsedim. Yaşadıklarımız filmlere bin basar bence. Elimi tuttu bana baktı. " Seni hiç tanımıyorum ama içimden bir ses sana güvenmemi söylüyor ki zaten bu durumda senle gelmekten başka çarem de yok gibi, umarım yamuk yapmazsın. Böyle göründüğüme bakma seni doğduğuna pişman ederim" dedi. Burukça gülümsedim. Edersin bilirim. Hadi gidelim deyip Kumsalı kendime çektim. O bunu bilmiyordu ama tıpkı eski günlerdeki gibiydi. Dışarı çıktık. Kumsal duraksadı "babama son kez sarılayım" dedi. Baban gitti Kumsal hadi biz de gidelim. Camda bakan Aysel ablaya baktı el salladı elini öpüp öpücük yolladı. Aysel abla da ona aynısını yaptı. Bana bakınca da içtenlikle gülümseyip el salladı Allah'a emanet ol dedi dudaklarının hareketinden anlamıştım. Sen de deyip Kumsalla beraber yürümeye başladık. Bir yola giriyorduk nasıl bir yoldu bilmiyordum ama bildiğim tek bir şey vardı hiç kolay olmayacaktı...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 10, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Karanlığın DirilişiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin