bölüm şarkısı: Alec Benjamin- Water fountain
iyi okumalarrr 💗Gece'ye uzun uzun olan her şeyi anlattım, önce neden daha önce anlatmadığımla ilgili bana kızsa da tribini sonra atacağını belirterek konuya dönmüştü.
"Hatırlasan belki de çok sevdiğin biri olduğunu öğreneceğiz. Yine de bu senin suçun değil ki Lavin. Kendini suçlamayı bırak, ayrıca bence sana senin en sevdiğin kitabı hediye etmesi falan çok tatlı. Yerim."
Gece henüz tanımadan onay vermişti resmen. Bu hallerine ikimiz de güldük. Daha sonra kim olabileceği hakkında biraz konuşmaya başlayacakken çalan zil buna engel olmuştu. Sonraki teneffüs görüşmek üzere ayrıldık birbirmizden.
Ders bedendi, zaten kolejde olduğumuz için kıyafetler serbestti bu nedenle de kıyafet değişikliğine pek gerek kalmıyordu. Beden salonuna indiğimde herkes kafasına göre takıldığı için kitabımı ve telefonumu alıp köşelerde bir yere oturdum. Telefonları da toplamamışlardı bu ders.
Tam kitaba dalmışken gelen bir sesle korkmuştum. "Selam, Lavin'di değil mi?"
EFE YANIMA GELMİŞTİ.
Neden geldiğini anlayamadığım için birkaç saniye ona boş boş baktım, sonra olayı toparlamam gerektiğini fark edip konuşmaya başladım. "Evet, Lavin ben. Sen de Efe'ydin sanırım."
Sanırım mı, bilmiyorsun sanki Lavin. Başını salladı, bir süre ortama hakim olan sessizlikten sonra
kitabı işaret ederek, "Sanırım çok seviyorsun, okunmaktan ne hale gelmiş." diyerek gülümsedi."Hayır tam olarak öyle değil, birinden hediye bu kitap. Ben çok sevdiğim için bana vermiş sanırım."
Efe'yle konuşurken tüm cesaretim yerle bir olmuştu ve söylediğim her kelimede sesim titremişti.
Gözlerini benden ayırıp oyun oynayan kişilere çevirdi. Hüzünle bakması yüzünden kendimi tutamamıştım. "Bir problem mi var?"
"Hayır hayır, tam olarak öyle değil." Gözleriyle kolunu işaret edip konuşmaya devam etti. "Daha önce kolumdan yaralandığım için basketbol oynayamıyorum. Küçükken en büyük hayallerimden biri buydu. Maalesef hiçbir zaman oynayamadım."
Onu nasıl teselli etmem gerektiğini bilmiyordum çünkü benim de bacağımı zorlamamam gerekiyordu. "Aynı problem bende de var, bacağımı zorlamamam gerekiyor. Hayalini gerçekleştirememene üzüldüm ama diğer kolun sağlamsa onunla da oynamayı deneyebiliriz."
Az önce titreyen sesim resmen cilveli çıkmıştı. Ayağa kalktım ve geliyor musun dercesine baktım. O da sorgulayan bakışlarla peşimden geliyordu.
Basketbol topu alıp tek elimle potaya atmaya çalıştım. Başarısız olunca gülerek tekrar tekrar denedim. En sonunda bir tane girdirince Efe'ye zafer bakışı atarak topu ona verdim.
İlk denemesinde atınca ona pis bakışlar attığımda bakışlarıma ayrı güldü benim yapamamama ayrı güldü. Bir ders boyunca bu durumu oyuna ve yarışa çevirerek devam ettik. Sonunda zil çaldığında gülerek sonraki ders görüşürüz deyip telefonumu ve kitabımı bıraktığım yerden aldım. Efe'yse sadece gülümsemesiyle karşılık vermişti.
Kalbim yerinden çıkacak gibi atarken önce tuvalete gidip elimi yüzümü yıkamıştım, sonra da Gece'nin sınıfının önüne gitmiştim ancak fizik hocası onları teneffüste bırakmadığı için sınıfa gittim.
Telefona gelen bildirimleri hiç fark etmemiştim.
gizli sapığımsı anonim aşığım: onunlayken çok mutlu görünüyorsun.
gizli sapığımsı anonim aşığım: seni mutlu görmek bana çok iyi hissettiriyor. Ne kadar şu an berbat bir halde olsam bile.
gizli sapığımsı anonim aşığım: umarım sevgine karşılık verebilecek biridir Efe.
gizli sapığımsı anonim aşığım: yine de, dikkatli olmanda fayda var.
Dediklerine anlam verememiştim. Mesajı kalpleyip sohbetten çıkmıştım çünkü diyecek bir şey bulamamıştım.
İstemeden birilerini kırmak beni de kırıyordu. Nefret ediyordum bundan. Keşke, keşke bu mesajı atan kişinin kim olduğunu bilebilseydim ve geçmişimi hatırlayabilseydim.
Çalan zille tekrar beden salonuna yöneldim, bu sefer modum normalden çok daha kötüydü. Efe beni görünce yanıma gelmişti ama bir problem olduğunu anlaması çok sürmemişti.
"Yüzün pek iyi durmuyor, hasta falan mısın?" Gözleri endişeyle bakıyordu bana. Onun bu halini görünce yanaklarını sıkmak istiyordum. Küçük bir çocuktan farksız duruyordu.
"İyiyim sanırım, bir problem yok. Sadece farkında olmadan kafaya takıyorum her şeyi. Geçer birazdan." Gülümsemeye çalışsam da istemsiz kırdığım anonim için mutsuzdum. Yerinde olsam saatlerce ağlardım.
"İstiyorsan oynamayalım. Sen oturursun ben de yanında susarım. Konuşmak istemesen de yanında olurum." Gözlerini kaçırarak ekledi. "Tabi eğer sen de istersen." Ay şimdi yiyecektim bu çocuğu. Bu sefer cidden gülümsedim ona. En içten halimle. Başımı olumlu anlamda sallayıp daha önce oturduğumuz yere oturduk. Efe tüm ilgisiyle yanımda başı eğik dururken anonimden ders başlamadan önce bir mesaj geldiğini gördüm. Şarkı göndermişti.
gizli sapığımsı anonim aşığım: Alec benjamin- water fountain
gizli sapığımsı anonim aşığım: bu şarkıyı dinleyebilir misin, benim için?
gizli sapığımsı anonim aşığım: istemiyorsan hiç sorun değil sadece dinlersen mutlu olurum.
Ekrana mutsuz bakışlar atarken spotifya girip şarkıyı açtım. Efe'yse hiç sorgulamadan yanımda sessizce oturmaya devam etti. Bir ders boyunca sürdürdük bu halimizi.
Daha sonra ders bitiminde Efe iyi hissetmediğim her an yanına gelebileceğimi söyledi. Gittikçe daha çok seviyordum onu. Kötü olan da buydu. Sanırım sevmem gereken kişi Efe değil de anonimdi. Ama kalbim bunu istiyordu, engel olamıyordum.