Bölüm 10 - Bozkır ve Doğu Masalları

552 26 45
                                    

Eveeet, bu fikir aklıma geldiğinden beri yazmak için can atıyorum shdjfhsj

UYARI: Tabii'de yayınlanan ve Semih Ertürk'ün başrolünde olduğu Modern Doğu Masalları'nı izlemediyseniz, bölümü okumanız tavsiye edilmez.

Birincisi; MDM'yi bilmediğiniz için hiçbir şey anlamazsınız dfjhdjfhd

İkincisi; Eğer MDM'yi izlemeyi düşünenleriniz varsa dizi hakkında fena spoiler yemiş olur.

Şahsen diziyi izlemenizi fena halde tavsiye ederim. Semih Ertürk oyunculuğuna doyacağınız, anlamlı ve sanat filmi tadında bir dizi olmuş <3

Bilmeyenleriniz için: yine Tabii'de yayınlanan Yardımcı Oyuncu dizisinin 4. bölümünde Kenan'ımızı canlandıran Serkan Kuru rol alıyor. Hem de Serkan olarak. Ama aynı zamanda da Serkan değil. Aşırı değişik djhgjdhf izlerseniz anlarsınız <3

Her neyse, MDM'yi izlemiş olanları bölüme alalım. Keyifli okumalar <3







"Babam çok bahsederdi İhsan Efendi'den. Anlata anlata bitiremezdi, çok iyi adamdı derdi. Tekrar başınız sağolsun."

İbrahim'in mavi gözleri, az önce önüne koyulmuş olan çay bardağındaki yansımasında dolanırken, adamın sözlerini yalnızca başını sallayarak cevapladı. Kafasından binbir düşünce geçen adam, yine susuyordu her zamanki gibi. Hayatı boyunca alıştığı gibi... Yanında oturan abisi Halil de aynı şekilde başını salladığında, adam devam etti:

"Nereye gömeceksiniz? Bir hazırlık yapalım önden."

"Şey..." Halil pantolonunun arka cebinden çıkardığı mektubu adama uzattı. "Bize bu mektubu bırakmış sadece." Buruk ve ironi dolu bir gülümsemeyle ekledi: "Başka da bir şey bırakmadı zaten."

İbrahim dönüp bir bakış attı abisine. Yol boyunca yaşadıkları, gördükleri her şeye rağmen; Halil hala babasına olan duygularını aşamamıştı. Yeniden gözlerini önüne çevirdi İbrahim, ve susmayı tercih ederken yeniden hatırlattı kendine:

Abisi hala kırgın olsa da, en azından artık kızgınlığı geçmişti babasına.

"Bu şiiri mi bıraktı?" diye sordu adam. İbrahim usulca başını salladı.

"Yani Urfa diye biliyoruz, o yüzden getirdik ama..."

Sesi kısılarak yok oldu. Halil sabırla adamın şiiri okuyuşunu izlerken, İbrahim yeniden suskunluğuna büründü.

Adam şiirin son cümlelerini okurken yavaşça büyüdü gözleri. Ardından başını kaldırdı. "Sizi götürmem gereken bir yer var." dedi hızlıca. "Bekleyin beni."

Ayağa kalktığında iki kardeşin bakışları ona döndü. "Nereye abi ya?" dedi Halil anlamamış halde.

"Siz bekleyin." dedi adam yeniden. "Beş-on dakikalık bir işim var; onu halledeyim, gelecem. Bekleyin." diye tekrarladı ve hızlı adımlarla uzaklaşarak gözden kayboldu. İkisi de öylece bakakaldılar arkasından.

"Haydaaa..." diye mırıldandı Halil, arkasına yaslanırken. "Ne diye bizi bırakıp gitti bu şimdi?"

"İşim var dedi ya abi." dedi İbrahim sessizce. Halil gözlerini devirdi.

"Duyduk onu. Şöyle bir anda gitmesini gerektiren ne işi olabilir, onu soruyorum."

"Ne bilelim abi biz? Bekleyelim işte." dedi İbrahim, sesi yine sakindi ama ufak da bir çıkış tonu vardı sanki.

"Bekleyelim, tabii... Hiç işimiz gücümüz yok zaten bizim, anca bekleyelim."

Abisinin ters ters söylenmesini duymazlıktan geldi İbrahim. Mavi parlak gözleri etrafında gezinirken, biraz uzaklarındaki ufak masa ve karşılıklı iki iskemlede oturan kişilere takıldı bakışları.

One Shots • VeyKen (Gönül Dağı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin