sixteen

353 48 19
                                    

Club queen on the downtown scene
Prowling around at night
You're not mean, you just want to be seen
Want to be wild
A little party never hurt no one, that's why it's alright
You want in but you just can't win

"Felix hayır dedim salona döner misin?" dedi Hyunjin artık yavaştan sinirlenmeye başlarken.

"Ama ne olur yanında kalıp çırpınışını izlesem?! Hem nereden bileceğim sipariş falan etmediğini ya da hile yapmadığını! Bırak kalayım işte!" dedi çocuk gibi mutfağın kapısında huysuzlanarak Felix.

"Cidden! Çocuk gibisin!" Hyunjin'in sinirle çıkışmasıyla Felix biraz durulmuştu.

"Hem fena mı olur, yardım ederim." dedi Felix ikinci kozunu oynayarak.

Hyunjin'le çok uzun zamandır tanıştıkları için neye "evet" neye "hayır" dediğini az çok anlamıştı Felix.

İlk kozu mızmızlanmaydı ve Hyunjin, Felix'in çocuk gibi mızmızlanmasından tam anlamıyla nefret ederdi. Zaten Felix tüm bunlara rağmen Hyunjin'in neden hâlâ ona katlandığını asla anlamıyordu.

İkinci kozu ise tam olarak kendisiydi. Hyunjin'in kendisine kıyamadığını gayet iyi biliyordu.

Ve düşündüğü gibi olmuş, Hyunjin sonunda yenilgiyle derin bir iç çekip kapıdan çekilmişti Felix'in geçebilmesi için.

"Evet, kesinlikle ses yapmadan, yalnızca oturarak işimin bitmesini bekliyorsun Felix." dedi kesin bir sesle. Felix ise zaferle başını sallayıp salına salına içeriye girmiş, ada tezgahın sandalyesine kurulmuştu.

"Ee, menüyü nasıl buldunuz şef?" dedi Felix alayla. Hyunjin'in başaramayacağından adı kadar emindi.

"Başarılı buldum Lee Felix. Zorlamak için elinizden geleni yapmışsınız." diyerek malzemeleri çıkarmaya başladı. Kısa sürede gerekli her şeyi tezgaha yığmış ve herhangi bir tarif açmadan yapmaya başlamıştı.

"Hey, kendine bu kadar güvenmem normal mi? Zehirlenmeyeceğiz, değil mi?" demişti Felix tedirginlikle. Hyunjin'in tarifleri biliyor olmasından daha cazip bir olasılıktı kafadan atarak yapıyor olması.

"Hayır, bakıyorum da bana hâlâ güvenmiyorsun?" dedi Hyunjin sırtı hâlâ Felix'e dönükken.

Felix ise tekrar alaycı modunu açarak yanıtlamıştı.

"Eh, biz insanlardan bir günde soğumadık. Her olasılığı düşünmek lazım."

"O düşünmen gereken olasılıklara çok güzel yemek yaptığımı ve bu tarifleri ilk görüşüm olmadığını da eklemek istersin belki?" demişti Hyunjin. Felix biraz tırstığını itiraf etmeliydi fakat girdiği yoldan dönmek lugatında yoktu. İnatçılık genlerine işlemişti.

"Hâlâ ikna edici değilsin. Hastane masrafları için ekstra bir iş baksan iyi olur." demişti alayla.

"Neden sen de bakmıyorsun, muhteşem Chan hyungun senin yerine öder mi yoksa?" demişti Hyunjin Felix'e dönmeyi reddedip işine odaklanırken.

Felix ise Hyunjin'in bu söylediğiyle anında ciddileşmiş, sinirle kaşlarını çatmıştı. Hyunjin ise yüzüne bakmadan ifadesini tahmin edebiliyordu.

"Hemen sinirlenme, ikimizin de ödemelerini herhangi bir ek iş gerekmeksizin yapabileceğimi bildiğin için söyledim. Biliyorsun, yarışlarda su gibi para akıyor." demiş ve iki saniyeliğine Felix'e dönüp göz kırpıp sırıttıktan sonra işine devam etmişti.

"Hmhm, biliyorum. Peki bana garanti verebilir misin? Beni yarı yolda bırakmayacağına dair..?" demişti Felix aniden. Bunun hastane masrafıyla bir ilgisi olmadığını, cümlesini bitirdikten sonra fark etmişti.

escapismHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin