"bir şey diyeyim mi, biz var ya, seninle çok iyi olurduk."
omega kim taehyung ve onun dolandırıcı ev arkadaşı alfa jeon jungkook.
-
02.06.2024
for you @jeonvth
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Tak! Tak! Tak! Ahh! Ahh! Tak! Tak! Tak!
Yastığımı kulağıma bastırıp çığlık atmamak için öylesine büyük bir mücadele veriyordum ki şu kapıdan dünya üzerinde en sevdiğim insan girse gözünün yaşına bakmadan parçalara ayırabilirdim, üstümde öyle bir sinir ve bunalmışlık vardı. Ayrıca, yalıtımı yapan o mimarı da ustayı da mahvetmek istiyordum güzel uykularımın katili olmalarının en büyük etkeni oldukları için.
Aniden ses kesildiğinde yastığı başımdan kaldırdım ve karanlığa mahmur gözlerle bakarak derin bir nefes alma gafletine düşüyordum bitti diye ki, biter miydi? Yatağın duvara vuruş temposu artmaya başladığında kızın tizden çıkan çığlıkları yükseldi ve alfanın hırlayışı odayı kapladı. Muhtemelen ağzını kapatmıştı o kısa sessizlikte, bunu bilmekten nefret ediyordum çünkü lanet olası çift üst katımdaydı ama küçük odamın sağ tarafındaki boş çift kişilik yatakta sevişiyor gibi bütün ses içerideydi.
"Ahh alfa! Geliyorum!"
Omegam mutsuzca mağarasında çenesini patilerine yaslayıp iç geçirince içime bir anda hüzün yerleşti. Alfasının yanında olmayışı, eşi tarafından reddedildiği için yüreğini kaplayan hüznü iliklerimde hissetmiştim ve bu yüzden de üzerimdeki papatyalı örtüyü tekmeleyerek doğrulmuş sonra da başımı yukarı kaldırmış "Lütfen, boşal artık yoksa kendimi keseceğim." diye sızlanmakta bulmuştum çareyi.
Tam on dakika sürdü ikisinin de tamamen boşalarak sessizleşmesi. Ama şimdi de öyle bir stres altına girmiştim ki omegam beni rahatsız ediyordu ve ben gecenin bu saatinde telefonumu kucağıma almış kendimle mücadele içine girmiştim. Mesaj atmalı mıydım, atmamalı mıydım... Benim de gençlik mücadelem böyleydi, gündüzleri ışık saçar geceleri yatağa uzandığım anda eşinden ayrı düşmenin acısını çekerdim. Muhteşem olmayan hayatımın muhteşem olmayan getirileri şimdilik bu gibi dertlerle sınırlıydı.
Telefonumun kilidini açıp mesaj kısmına girdim ve dudağımı ısırarak ekran kapanana kadar bekledim. Pekala, mesaj atmıştım atmasına, yaklaşık iki hafta önce falan ama geri dönmemişti, şimdi yine atmak ne kadar mantıklıydı?
Yüzde yüz mantıksız.
Sus artık.
Gurursuzluğun beni şok ediyor.
O zaman seni reddeden eşinin acısını bana çektirmeyi bırak, köşende iç geçirerek emir vermek çok kolay sanki, diye cevap verdiğim kurdum yeniden iç geçirip sıkıntısını bütünüyle bedenime geçirince oflayarak telefonu boş olan yatağa fırlatıp kesilen sevişme seslerinin fırsatını değerlendirmek için uyku pozisyonu aldım. Ve tabii ki, bu kez de gece boyu devam edeceğini bildiğim o ses yan daireden yükseldi.
Bzzzzzzzz! Bzzzzzzzz!
Ağlamaklı bir sesle yüzümü isyanla yastığa gömdüm ve elimi duvara vurdum. Hem de defalarca... Ama ses asla kesilmedi ve aksine inadına yapıyormuş gibi bir de müzik sesi eklendi buna. İki yıldır bu evde yaşıyordum, her sene bu kez sınanmayacağım dediğim noktada üst kat her gün kızgınlıkta gibi davranmaya devam etmiş, yan dairenin eski kiracı çiftinin mahalle inleten kavgaları tahammül edilemeyecek seviyeye gelmişti. Taşındıklarında tamam demiştim fakat bu kez de ne olduğunu bilmediğim bir bzzz sesi en büyük sınavım olmuştu. İşin en boktan yanı ise sessiz olsun diye kapısını çaldığımda asla açmıyordu ve yüzünü bile görmediğim biriyle mücadele ediyordum resmen. Ama dahası da vardı, gecenin kör saatine kadar devam eden bu sese bir süre sonunda alışıp uykuya bayılmış ve çalan kapım yüzünden sabah saat sekiz buçukta, alarmımdan yarım saat önce uyandırılmıştım.