13- kızgınlık sonrası azgınlığı ve davlumbaz ışığı

2.7K 391 241
                                    

Hayatımın yaşadığım şu dönemini fırtınalı ve yağmurlu bir zamandan sonra çöken baskın, sisli bir ana benzetiyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hayatımın yaşadığım şu dönemini fırtınalı ve yağmurlu bir zamandan sonra çöken baskın, sisli bir ana benzetiyordum. Nereye gittiğimi bilmeden düşe kalka, yaralarımla mücadele ederek yürüyordum. Soğuktu, üşüyordum ve elimi tutacak kimseye ulaşamıyor, ulaşmak istemiyordum çünkü sadece o mutlu ana ulaşacağıma inanıyordum. Ancak şimdi, bütün sis dağılmış, etraftaki ağaçlar, yabani otlar ve bana zarar verecek şeyler görünmeye başlamıştı. Kuşlar cıvıldıyordu ve güneş bana hiç görmediğim o güzellikleri gösteriyordu.

Evet her şey netti ama bu farkındalıkların yanında duygusal boşluk da vardı çünkü Suho'dan sonrasında ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. İki haftadır tek yaptığım finaller yaklaştığı için uyumak, uyanmak ders çalışıyor gibi yapmak, Jimin ve Hoseok hyunga iyi olduğumu hissettirip geri uyumaktı. Ve bir de, Suho'ya ait eşyaların hepsini ağlayarak kaldırıp çöpe atmak.

Farkına vardığım tüm şeyler yüzünden hem çok üzgün hem de çok rahatlamıştım. Üstekli ağlayıp durmak, bir anda kendime gelip motive etmek yorucu olsa da, Jungkook'un söylediği gibi bunun bir süreç olduğunu farkına vardığım anda her şey daha kolaylaşmıştı. Ve bu biraz garipti, çünkü aynı şeyleri bana Jimin ve Hoseok hyung da söylemişti ama Jungkook'un sadece soru sorarak bunu başarması, göğsümdeki ağırlığı alarak omegamın kendisine dikkat kesilmesini sağlaması büyük bir etki yaratmıştı.

Başımı dövme koltuğunun olduğu yere biraz daha bastırıp yanağımın gözümü kapatmasını sağlayarak açıkta kalanıyla televizyona bakınıp battaniyeye biraz daha sıkı sarıldım. Son birkaç gündür bankta oturmaktan kıçım düzlemişti ve bomboş duran dövme koltuğunda uzanarak televizyon izlemek fazlasıyla mantıklı gelmişti. Üstelik buna o kadar alışmıştım ki yemek yemek külfet gibi gelmeye başlamıştı, sadece yaşayabileceğim miktarda atıştırmalıklarla günü kapatıyordum.

Karnımın guruldamasıyla birlikte elimi battaniyenin köşesinden çıkartıp dövme koltuğunun önüne çektiğim sehpaya uzandım. Üşeniyorum derken şaka yapmıyordum, ayağa kalkmamak için bütün çikolataları açmış, sehpanın üzerine koymuştum ki keyfim bozulmasın.

Tek elimle paketi ittirip çikolatayı ağzıma götürdüm ve biraz beklettim. Çikolatanın eriyen ve ağızda dağılan tadını damağımda hissederek emerken bir yandan da gözüm belgeselde ekrana yansıyan görüntüdeydi.

Sürü lideri olduğu belli olan bir kurt, eşinin yüzünü ve çiftleşirken ısırdığı ensesini yalıyordu. Dişi olan ise mayışmış bir şekilde gözlerini kapatıp açarken bulunduğu yerde rahat görünüyordu. Bir sürenin ardından dişi olan, sürü liderine sokularak burnunu çenesine sürttü ve o sırada ekrandan da dişinin hırıldayan keyifli sesleri duyulmaya başladı.

İç çekerek koltuğa istemsizce biraz daha sokuldum ve çikolatanın ağzımda bıraktığı tadı şapırdatarak dağıttım. Neden bu kadar çok çikokata istediğim hakkında bir fikrim yoktu ama sanırım koltuğa sokulduğumda burnuma dolan ve neredeyse iki haftadır evde olmadığından silikleşmiş feromonlar yüzünden anlamıştım. Bu yüzden de ekrandaki cilveleşen iki kurtla ağzımda emip durduğum çikolataya bakarak omegamın zorbalığına maruz kalmıştım.

fallingforyou // taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin