"Zehirlenmeyle ilgili soru soracaklarını sanmıyorum. Bu yüzden eledik." dedi, hevesle okuduğum ve çözmek istediğim soruyu geçerken. Kaybolup giden soruyla kısa süreliğine beyazlaşan ekrana baktım bir süre.
"Ya neden geçtin?! Yapmak istiyordum ben." diye yükseldim sonrasında.
"Bilmediğin şeyi nasıl yapacaksın?" dedi.
"Yanlış doğruyu götürmüyor." dedim.
"O sınav için geçerli. Bu testte götürüyor farkındaysan. Ağlayıp duruyorsun sonra niye yanlış çıktı diye. O yüzden hayır, başka soru çöz." Gözlerim kısıldı bilmiş tavrına karşı ve ofladım. Daha iyi bir tepki gelmedi aklıma. Tamam, beni düşünüyordu biliyordum bunu ama her zaman düşünülmek iyi değildi sanırım çünkü ben böyle şeylere ayar oluyordum, belki de direkt olarak odun ruhlu biriyimdir. Gerçekten bilmiyorum, sinir bozucuydu. Tek bildiğim şey de bu.
Tekerlekli sandalyeye oturuyordum onun yanında. Bu yüzden ters bakışlarım onun güzel yüzüne - itiraf ediyorum artık - kayarken kendimi geriye ittirmiş ve tekerleklerin gücünün beni götürdüğü, sürüklediği yere kadar ona dik dik bakmaya devam etmiştim. Kurstaydık, onun yani asıl ilk yardım hocasının odasında, bilgisayarından sınav için testler çözüyorduk. Saat kaçtı bilmiyorum ama 4 testi bitirmiştik bile.
Hoş, ben çok hızlı çözüyordum ve o buna hayret ediyordu. Tabii, test sonuçları dengesiz olduğundan oturup ağladığımı es geçmeyelim. Bu yüzdendi belki de bana kızıp her soruyu çözdürmeme kararı alması. Gerçekten ben yapamadığımda bebek gibi ağlayıp orayı terketmeye çalışıyordum çünkü. Jungkook ise tüm bunlara gülüyor, beni çok güzel bir şeymişim gibi izleyip her seferinde sabırla yatıştırıyordu beni. Afallamam bu yüzdendi, şu an ona yine nazlanıp böyle bakmam bu yüzdendi. İstemsizce güldüm ve o bana döndü.
"Gel." İki yana salladım başımı.
"Sıkıldım, hem şu an kafam almıyor." Gerçekten almıyor. Bundan daha zor ne sınavı olabilirdi ki? Zor değildi tabii, abartmayı seviyorum sadece ama bu internet testleri ve benim ilk defa gireceğim, farklı ortamda ki farklı sınav beni geriyordu. Böyle biriydim ben de işte. Orada ne yapacaktım? Nasıl sınav olacaktım? Kimler olacaktı vesaire... Ya geç kalırsam, beni almazlarsa? Bir sürü şey işte.
Düşündü bir süre jungkook. Sonra bana döndü, sandalyesinde uzanıp beni çekemeyeceğini anladığında kendini aynı benim yaptığım gibi bana doğru itti. Sandalyelerimiz birbirine çarptığında düşecek gibi olduğumdan ona bağırmıştım." Aptal herif, ne yapıyorsun?!" diye. Gerçekten şu an sanki ayrı bir uyuz geliyordu bana. Merak ediyordum yani, neden çarpardın ki oturduğum şeye? Bence benimle flört etmeye çalışıyor. Sabahtan beri böyle olduğunu ele alırsam çok olası bir durum. Gözlerim daha da kısıldı ve ona öylece bakmaya devam ettim. Gülmüştü buna karşılık. Bugün tek yaptığı şey gülmekti zaten. Uyuz olmaya başlıyordum gerçek anlamda. Sonrasında ise bir şey dememiş kollarını göğsünde birleştirip bana bakmaya başlamıştı.
Bilmiyorum.
Bana garip hissettirdiğini itiraf etmem gerek. Zaten onu ilk gördüğümde olmuştu bu, ilk göz göze geldiğimizde ama bugün... Bugün sabahtan beri beraberdik, her şeyi konuşmuştuk. İzlediğimiz diziler, dinlediğimiz müzikler, köpeklerimiz, okuduğumuz kitaplar. Her şey aynıydı.
Daha önce biriyle bu kadar benzediğimi görmemiştim. Daha önce bu kadar ortak zevkimin olduğu biriyle de tanışmamıştım. İkisi aynı anlama geliyor ve ister istemez bana Min Yoongi'yi düşündürtüyor, oysa tamamen objektifim. Yoongi ve ben zıt olduğumuz için -çoğu konuda- bu cümleleri bana benziyor diye jungkook için kurabilirdim. Yanlış bir şey olmazdı ya?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Boy, get off the car ✓
FanfictionTaehyung: Bay Jeon, bence araba yerine sizi sürebilirim ne dersiniz? -- /2023