2. Bölüm: Kan Bulut

44 8 27
                                    

"Hayaller ve hayatlar, doğrular ve yanlışlar. Doğru her zaman hayattır, ama insanoğlu yanlışlara alışkındır."

"Yanlışı öğren ki yanlış yapma" düşüncesi tamamen uydurma. Doğruyu bildiğin sürece zaten yanlış yapmazdın. Bir kere yanlış yapan ikinciye muhtaçtı. Ama doğrular her zaman gerçeğe çıkarırdı insanı. Yanlışlarsa yalanlara ve hayallere. Hayal kurmayı abimin öldüğü gece bırakmıştım.

***

"Ecrin!"

Uzun zaman sonra okula arkadaşımı görmek için dönmüştüm ama onu hiçbir yerde bulamıyordum. Aslında önceden bende burada çalışıyordum. Ecrin, yani en yakın arkadaşımlarımdan bir diğeriyle birlikte burada öğretmen olarak çalışmaktan zevk alıyordum. En azından kendimi herkesten soyutlayana kadar öyleydi.

"Ecrin'i gördünüz mü?" diye sordum çevremdeki tanıdıklarıma. Ya duymazdan geldiler çok önceden hepsini hayatımdan çıkarttığım için, ya da bilmediklerini söylediler. Uzun zamandır görmedim diyenler de aralarındaydı. Tamam, ben de uzun zamandır en yakın arkadaşımın nerede olduğunu bilmiyordum ama o her gün burada çalışıyordu. Onlar nasıl görmezdi?

Ah, boşversene. En yakın arkadaşı olan ben bile yerini bilmezken buradakilerin bilmemesi oldukça doğaldı. İnsanları suçlamaya gerek yok. Hata yine benimdi.

Son kez aramak için telefonumu almışyım ki arkamdan bir ses "Arya!" diye bağırınca bir anda arkama döndüm. Ses Ecrin'e aitti. Beni görünce bana doğru koşmaya başladı. Ben ise olduğum yerde durup kollarımı iki yana açtım.

Ecrin ufak tefek bir kızdı. Benden ay olarak küçük olsa da Mine'den bile küçük gözüküyordu. Bu da onu göğsümde saklamama neden oluyordu. Evet göğsümde. Çünkü içerisinde saklayabileceğim bir kalbim yok.

Ecrin bana sarıldığında tanıdık lavanta kokusu içimi rahatlattı. Başı omzuma kadar gelen arkadaşımın başını okşayıp minik bir öpücük kondurdum.

"Nasılsın?" dedi kafasını kaldırıp. "Her zamanki gibi,"

"Bende iyi," dedi sormamı beklemeden. Yine çok enerjikti, hep olduğu gibi. Bu enerji onunla kalmamı sağlıyordu çünkü onun enerjisi beni besliyordu.

***

Odamdaydım. Ecrin'le olan buluşmamız üzerinden iki buçuk saat geçmişti. Evde yalnız değildim fakat annem derin uykuda olduğu için yalnızmış gibi rahattım. Mine okuldaydı ve bakıcılığımı o üstlenmek zorunda kalmıştı.

Bu süreçte yaptığım tek şey her zamanki gibi kitabımı yazmaktı. Cesetler vardı. Ölümler ve katiller. Kanlar ve silahlar vardı kitabımda. Aynı hayatımdaki gibi...

"O bir katildi ama en güvenilir olan oydu. O bir katildi ama en şefkatli olan oydu. O bir katildi ama en güzel seven yine oydu.

İnsanlar tarafından her reddedilen iyiliklerinde içlerinden çıkan o katilden insanlar sorumlu değil midir? Güneş'te alev saçıyor. Neden ondan bu denli nefret etmiyor insanlar?"

Güneş bendim ama gökyüzünden nefret ediyordum. Güneş bendim ama yıldız olduğumu düşünmüyordum.

Annemin sesiyle bilgisayarı kapattım, odamdan çıktım. Annemin yattığı odaya girdiğimde annem hâlâ uyuyordu fakat sesini duyduğuma emindim. Uykusunda konuşmaya başlayacak kadar kafayı yedi galiba diye düşünerek odadan çıktım.

Alev SarnıcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin