Kalkarak kahvaltısını hazırladım, tepsi ile yukarı çıkarak odaya girdim, tepsiyi kenarı bırakarak yanına oturdum ve elini tuttum.
"Bebeğim uyan hadi"
Mızırdandı, gözlerini açarak yutkundu, kollarını tutarak sırtını çerçeveye dayadım, masaya baktı.
"Teşekkür ederim, aşşağıya inerdim"
"Olmaz, hem bu gün kontrolünde var, yemeğini bitir de gidelim"
"Tamam"
Tepsiyi alarak yedirmeye başladım, diğer günlere göre bu hafta kıpırdamaya bile mecali yoktu, ilaçlar ve serum ile idare ediyordu, ışın tedavisi işe yaramıyordu ve hastanede kalmayı da red ediyordu.
Yemeği bittiğinde onu lavaboya götürdüm, çıkarak bekledim, 10 dakika sonra çıktığında kucağıma alarak üstünü giydirdim ve evden çıkarttım.
Yol boyu konuşmamıştık, korkuyordum.
Hastaneye geldik, onu indirerek yürümeye başladık, yavaşça ilerler iken koridorda ağlama sesi geliyordu, döndüğümüzde ilerideki koltukta üç kişi vardı, kızıl saçlı ağlarken diğerleri sakinleştirmeye çalışıyordu.
Yaşlı kadın o kadar üzgün duruyordu ki, yunhei bana döndü.
"Yanlarına gidebilirmiyiz"
"Neden bebeğim, bizi ilgilendirmiyor"
"Lütfen yoongi"
"Ah tamam"
Yavaşça yanlarına gittik, sarışın bizi gördüğünde merak ile baktı, yunhei yutkunarak konuştu.
"Merhaba"
Üçlü tamamen bize döndüğünde kızıl saçlı gözlerini sildi, yaşlı teyze.
"Merhaba kızım"
"Şey ne olduğunu merak etmiştim"
Sarışın konuşacak iken kızıl izin vermedi, yaşlı kadın konuştu.
"Hoseok kalp hastası, donör bulamadık, 1 ay'ı kaldı ve ölmek istemiyor"
Kızıl kaşlarını çatarak yaşlı teyzeye baktığında yunhei kafasını salladı.
"Eğer benim dokularım uyuyorsa ben gönüllü olurum"
Hemen ona döndüm.
"Yunhei hayır, iyileşiceksin"
"Yapma yoon, lütfen"
Sesimi çıkartmadığımda kızıl olan çatlamış sesi ile konuştu, iri kahve gözleri yunhei ye benziyordu sanki.
"Teşekkür ederim ama kabul edemem, iyileşme şansınızda varmış zaten"
"Yok, yakında ölücem ve son bir iyilik yapmak istiyorum, bunu bana çok görmeyin lütfen"
Sarışın kafasını salladı.
"Bence eşiniz ile konuşsanız daha iyi"
"Eşim değil, sevgilim ve o'da kabul ediyor, değilmi yang'ım"
Gönülsüzce kafamı salladığımda yaşlı kadın kalkarak yunhei ye sarıldı yavaşça.
"Teşekkür ederiz kızım, çok teşekkür ederiz"
Geri çekildiklerinde ilerledik, sırası geldiğinde içeri girdik, doktor kağıtlara baktı ve bana döndü.
"Bay min, biraz konuşalım, hastamız da biraz uzansın"
Yunhei ses çıkartmadığında dışarı çıktık, doktor.
"Bay min kitle çok büyümüş ve bütün dokuları tüketmiş, bir haftası kaldı, ilaç, serum, hiçbir işe yaramaz artık, üzgünüm"
Sinirden titrerken çenem kitlenmişti, gözlerim dolarken doktor kafasını eğdi.
"Bakın bu benim içinde çok zor, hastalarım benim için çok değerlidir ve her biri için en iyi tedaviyi uygulamak için çalışıyorum ama bayan lee tedaviye cevap veremedi, üzgünüm efendim, elimden gelen herşeyi inanın yaptım"
"O bunu bilecek mi?"
"Bilmesi en büyük hakkı efendim, üzgünüm"
"Tamam, iyi bir şekilde anlat ona"
"Emredersiniz"
O içeri girdiğinde kenarıdaki koltuğa oturdum, değerlim beni bırakıcaktı, göz yaşlarım akarken ne yapacağımı bilmiyordum, telefon çaldığında açtım, namjoon konuştu.
"Yoongi neredesin?"
"Hastanede"
"Hemen geliyoruz"
Telefon kapandı, 20 dakika sonra jin ve namjoon geldiğinde her şeyi anlatmıştım, onlarda bana sarılarak destek olmaya çalışmışlardı.
/