3

152 22 23
                                    

Ertesi gün bayan jung ile buluştuk, hoseok çekingence arkadan geliyordu, bende yunhei yi bayan jung'a emanet ederek hoseok'un yanına gittim.

"Neden sevinmiyorsun?"

"Sevgiliniz çok büyük bir iyilik yapıyor ama siz ayrılacaksınız"

"O.. Onun sadece bir haftası kaldı, yani sen olmasanda biz yine de a-ayrılacaktık"

"Üzgünüm efendim"

"Üzgün olma, senden bir şey isteyeceğim"

"Ne olursa"

"Kalbini dinlemek istiyorum, ondan kalan kalp atışlarını"

"Elbette, siz beni yaşama bağlayan insanlarsınız, istediğiniz zaman gelin, saatlerce dinleyin, ses çıkartmam"

"Teşekkür ederim velet, ondan ayrılmaya hazır değilim"

Elini koluma koydu.

"Sizin geçirdiğiniz anlar çok özel, onları hatırlayarak şükranlarınızı sunun, tanrı her kese sevdiği ile zaman geçirme şansı vermez"

"Bunu o da söyledi, belki de hayat devam eder, bilmiyorum o çok özel"

"Ruhu başka beden de yine sizi bulabilir, umudunuzu kaybetmeyin, hayat bir şekilde devam ediyor"

Kafamı salladığımda bayan jung durdu ve bize döndü.

"Hanım kızım biraz yorulmuş, oturtalım"

Yanlarına hızla giderek yunhei'yi kucağıma aldım, kafasını omuzuma koyarken gözleri kapandı, bayan jung ve hoseok'a baktım.

"Onu eve götürsem iyi olur, yarın  ameliyatta görüşürüz, araba göndermemi istermisiniz?"

"Hayır, teşekkür ederiz hyung, siz gidin hadi"

Kafamı sallayarak ilerledim, arabaya geldiğimde arka kapıyı açarak onu uzandırdım, kapıyı kapatarak şöför koltuğuna geçtiğimde sesini duydum.

"Yoongi,sen den tek isteğim benden sonra başkalarına da şans vermen, bende takılı kalmaman, hoseok.. Hoseok'a iyi bak lütfen, o daha 20 yaşında, ona imkanlar sun, senden tek isteğim yoluna devam etmen ve hoseok'a iyi bakman, bayan jung bir şeyler anlattı, beni anlıyorsun değil mi"

"Anlıyorum"

"Teşekkür ederim yang'ım, hayatı yaşattırdığın için teşekkür ederim"

Esneyerek gözlerini kapattığında ellerim direksiyonda öylece kalmıştı, kıpırdayamıyordum, kafamı sallayarak arabayı çalıştırdım ve eve sürmeye başladım, söz veriyorum isteklerini yerine getiricem , söz veriyorum.

Bütün gece gözüme uyku girmedi, sabah rutinimizi yaparak hastaneye geldik, ellerini sıkıca tutarak öptüm.

"Seni seviyorum ying"

"Seni seviyorum yang, lütfen söylediklerime kulak ver"

"Ne istersen yapacağımı biliyorsun, deneyeceğim, söz veriyorum"

Güldüğünde hemşire ameliyathaneye götürdü, içeri girdiklerinde oturduk, bayan jung elini omuzuma koydu.

"Teşekkür ederiz genç adam, sevgilin çok büyük bir iyilik yaptı, sende öyle, size minnettarız"

"Hoseok.. Ne oldu ona"

"Hoseok 5 yaşından beri kalbi ile savaş veriyor, ben onu bu bir aydır görüp, öpüp, kokluyorum, bir ay önce trafik kazasında anne babasını kaybetti, asla onların birlikteliğini onaylamamıştım,  hoseok daha onların yasını tutamadan kalbinin sorunu başladı, o sizin sayenizde hayata tekrar bağlanacak, minnettarız evladım"

"Yunhei size bakmamı, yardım etmemi istemişti, lütfen kabul edin, hoseok'a yardımcı olmak istiyorum"

"Nasıl istersen, yeterki hoseok mutlu olsun"

"Teşekkür ederim"

İkimizde sustuk, bir saat boyunca sadece nefes seslerimiz duyuluyordu, sonunda çıktıklarında hoseok yoğun bakıma götürülürken bir hemşire yanıma geldi.

"Bay min?"

"Benim"

"Üzgünüm efendim, bedeni ne yapalım"

"Gömücez"

"Bedeni morgdan alabilirsin, başınız sağolsun"

Kafamı salladığımda imzamı alarak gitti, şuan ciğerim sökülüyormuş gibi hissediyordum, jin, namjoon ve jungkook'un geldiğini gördüğümde koltuğa oturdum, onlarda iki yanım oturdu.

Jin elini sırtıma koydu.

"Üzgünüz"

Kafamı salladım, yutkunarak derin bir nefes aldım.

"Hayır, o üzülmemi istemedi"

Sesim titrerken jungkook sarıldı.

"Ağla hyung, ağlamak hakkın"

Göz yaşlarım aktığında ellerimi sıktım, ameliyathane kapısı açıldığında kalktım, siyah poşet sedyenin üzerindeyken canım çekiliyormuş gibi hissediyordum, onları durdurdum.

"Namjoon al onu"

Jin ile kaltıkar, namjoon.

"Biz hallederiz"

Söylediği ile çekildiler, hastanenin benim olması avantajımdı, onlar sedyeyi alarak asansöre gittiğinde arkalarından ilerledim, jungkook koluma girdiğinde ses çıkartmadım, galiba her şey yavaşça soluyordu.

/

sope : yuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin