Koskoca 2 haftayı yarılamıştı gençler, 2 gün sonra sınavları vardı ve bu gece mezuniyet töreni olacaktı. Minho küçüğünün mezuniyetine katılacağı için şanslı hissediyordu.
Diğerleri hala hazırlanırken çoktan giyinmiş olan Jisung koltukta onları izlerken yanına oturan Changbin ile bakışlarını ona çevirdi. Ama Changbin ona bakmıyordu, Jeongin'e bakıyordu.
Jisung arkadaşının kolunu dürtüp kendisine bakmasını sağladı.
"Açılacaksan bugün açıl"
Changnin bir süre karşısında ki çocuğun suratına bakmakla yetindi.
"Ya kabul etmezse? Arkadaşlığımız bozulur bu sefer"
Jisung kaşlarını çattı,
"Hyunjin'de aynısını söylüyordu bak,"
Eli ile birbirlerine kıyafet seçen çifti gösterdikten sonra cümlesine devam etti.
"Hem nereye kadar kaçacaksın ki?"
Changbin bakışlarını tekrar Jeongin'e çevirdi, her ne kadar atışsalarda gülüsü,kendisi onun için çok değerliydi.
Başını sallayıp onayladığında Jisung gülümsedi.
" Jeongin arkadaşlık ilişkilerini çok önemser sırf çıkma teklifi ettin diye seninle konuşmayı kesecek değil"
Oğlanın sözleri Changbin'i bir nebze olsun rahatlatsa da içinde hala tedirginlik vardı.
Seungmin ve Chan ikilisi tartışmaya başladığında hepsinin bakışları onları buldu.
"Lan gerizekalı onun üzerine siyah olur mu hiç?"
Aslında tartışma sayılmazdı bu, Chan renk uyumunu tutturamadığı için Seungmin'den azar yiyordu. Onlarda öyle anlaşıyordu.
Jisung telefonunu çıkarıp mesajları kontrol etti, hiç yoktu. Minho bugün ona hiç mesaj yollamamıştı. Taşınacağı için meşguldür diye düşünüyordu.
Kırgındı, Minho'ya kırgındı. Ne kadar belli etmemeye çalışsada ondan nefret ediyordu. Kendisini bırakıp gideceği için hayal kırıklığına uğramıştı.
Ama bir yandan da ona hak veriyordu, kim başka bir ülkeye gidip gezmek, orada çalışmak istemezdi ki?
Kendisiyle çelişiyordu, içinde ki ses bir türlü susmuyor sürekli çelişiyordu.
Sonunda hepsi hazır olduğunda dikkatini toparladı arkadaşlarına da belli etmek istemiyordu. Hepsinin kendince sıkıntıları var benimle mi uğraşacaklar düşüncesi ile devam ediyordu.
Saat 6 olduğunda yola koyuldular. Mezuniyet 7'de başlıyordu uzak bir cafe'de şık bir yerdeydi. Cafe sayılmazdı pek, baya büyük bir yerdi.
Chan'ın ehliyeti olduğu için yarısını o götürdü, Jisung ve Hyunjin'i de Jisung'un babası bıraktı.
İlk defa bu kadar şık giyinmenin verdiği hava ile içeriye girdiler, Jisung gözlerini etrafta gezdirdi. Büyüleyici bir yerdi burası. Tüllü bir kapıdan masaların olduğu alana geçiş yaptılar. Masaların ilerisinde boş bir alan vardı, muhtemelen dans etmek için ayrılan yerdi.
"Hazır gelmişken düğünüde yapıversek"
Hyunjin Felix'e imalı imalı konuştuğunda sarışın olan gülümsemiş ve sevgilisinin koluna girmişti. Kimin ne dediğini önemsemiyordu ikiside. Jisung onları izledi, kendisi ne zaman böyle olabilecekti?
Hepsi aynı masaya oturmak için bazılarını masadan kovdu, her otamda belli ediyorlardı kendilerini. A-B-C-D sınıfları vardı, herkes birbirini tanıyordu zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gıcıkpic - minsung
Humorİngilizceden nefret eden Han Jisung ve onun ingilizce ögretmeni Lee Minho.