Ink'in bakış açısı
Error'la beraber OuterTale'e tekrardan kod yazıyorduk. Tamamen yok olduğu için biraz uğraştıracaktı. Ama bu sorun değil. Error ile birlikte olduğum her anım çok güzel geçiyor.
"Onu düzgün yaz! Hayır hayır hayır ünlem eklemeyeceksin."
Bana sürekli neyi nasıl yapmam gerektiğini söylüyordu. Kod okumayı biliyordum ama daha önce pek yazmamıştım. Bu konularda o kadar bilgili değilim. Bilmem gerekirdi.
"Peki peki, şimdi nasıl?"
"Büyük harf kullanman gerekiyor."
"Ne farkı var ki?"
"Var işte, dediğimi yap sen."
Eğlenceli olduğunu söyleyemem. Bence baya sıkıcı.
"Bununla daha ne kadar uğraşacağım?"
"Az kaldı, devam et yazmaya."
"Ben yoruldummmm."
"Ne yapayim Ink? Bende burada çok eğlenmiyorum. Ayrıca ben yokediciyim. Böyle bir şey ile uğraşmamam gerekir."
"Ama benim için uğraşıyorsun değil mi?"
Sessiz kaldı. Derin bir nefes aldı.
"İşine dön Ink. Daha yazılacak en az 24 ae kodu var."
"İstemiyorummm."
"Mızmızlanmayı bırak ve devam et."
Dediğini yaptım. Haklıydı. Aslında bana yardım ettiği için minnettar olmalıyım. Bunca iş ile beni yalnız bırakabilirdi.
Yavaş yavaş kod yazmayı öğreniyordum. Aslında çok zor değildi ama bazı şeyler gerçekten çok sinir bozucu. En ufak bir hatada tamamen uğraşım çöp olabiliyor.
Error ise çok ciddi bir şekilde ekrana odaklanmıştı. OuterTale en sevdiği ae olduğu için olabilir. İlk bu ae'yi düzeltmek istediğini söyledi.
(Zaman Atlatma)
Sonunda bitirmiştik. Sonunda. O kadar çok yoruldum ki. Parmaklarımı hissetmiyorum artık. Nereye baksam dönüyor gibi.
Son olarak Error ae'yi işleve soktu. Artık çalışıyordu. Tüm her şey yerine gelmişti. Eskisi gibi o etkileyici gökyüzü...
"Hadi dinlenelim, bu günlük bu kadar yeter. Yarın tekrar devam ederiz." Error dedi.
Onaylayıp beraber uçurumun olduğu bir yere geldik. Etrafı ağaçlar çevreliyordu ve ortada uçuruma doğru boş bir alan vardı.
Error oraya doğru ilerleyerek yere uzandı. Bende aynı şekilde onun yanına uzandım. İkimizde şu an yıldızlara bakıyoruz. Büyüleyici bir manzara!
"Yıldızlara bayılıyorum." Error dedi.
"Oh, evet bende! Parıltıları hoşuma gidiyor."
Kısa bir sessizlik oldu aramızda. Ferah havanın kokusunu içime çektim. Mükemmeldi. Buranın her şeyi çok güzel.
"Gözlerinde bazen yıldız şekli alıyor."
"Evet bunu hep diyorlar. Mutlu olduğumda genellikle öyle."
"Şu anda da öyle."
"Bunun nasıl olduğunu bilmiyorum. O gün, mutluluk duygusunu 404'e vermiştim. Yani aslında mutluluğu hissedemem lazım ama bir şekilde oluyor."
"Beni görüyorsun ya ondandır. Ben mutluluk saçıyorum etrafaa!!"
Error bana gülümseyerek garip hareketler yaptı. Mutluluk saçmaya çalışıyor sanırsam. Onun bu hareketine kıkırdadım.
"Aman Tanrım bu mutluluk saçılmasına tutuldum. Şimdi bir daha üzgün olamayacağımm.!"
Onunla dalga geçer bir şekilde söyledim. İkimizde güldük.
Bu kadar yorgunluğun ardından iyi hissettirdi.
"Hey Inky, telefon numaranı alabilir miyim?"
Bu beklenmedik takma ad ve telefon sorusunda dondum. Nasıl cevap versem bilemiyordum.
"Yani, niçin?"
"Ara sıra konuşuruz veya mesaj atarız birbirimize. Sonuçta bende artık senin bir arkadaşınım değil mi?"
"Sanırsam olabilir. Telefonun yanında mı?"
"Evet, burada. Hadi söyle numaranı."
Ona numaramı söyledim. O da bana kendisininkini söyledi. Şimdi onu rehbere kaydetmem gerekiyor. Ama ne olarak kaydetsem emin değilim. Yaratıcı bir fikir olsun istiyorum.
Glitchy? Hmm. Walking Windows Vista? Hayır biraz kaba. Ruru? Belki. Kahramanım? Kurtarıcım? Aşkım? Yıldızları seven sorunlu yok edici? Ömrüm? Offf seçmek çok zor.
"Ne düşünüyorsun?" Error sordu.
"Seni nasıl kaydetmem gerektiğini."
"İsmimi yazsan yetmez mi?"
"Çok sade. Farklı bir şey olsun istiyorum."
"Şeye ne dersin... uhm.. Error the Destoyer?"
"Pek bir şey değişmedi sanki. Her neyse. Buldum sanırsam."
"Ne buldun?"
"Odun Ruru."
"Ha-ha çok komik. Odun sensin."
"Sen nasıl kaydettin beni?"
Telefonunu bana gösterdi.
"Kral(i)çem"Yüzümün ısındığını hissettim. Muhtemelen rengarenk olmuşumdur. Hemencecik biraz uzaklaştım. Error'a sorgular bir şekilde bakıyordum.
Tabii o ise sadece benim tipime güldü.
"Pfttt hahahaha, ay keşke yüzünü görebilsen. Yüzün lgbt bayrağına benziyor. Acaba bunu değiştirip ismini Gaybo(i) falan mı yapsam???"
"Heyy!!! Kes sesini! Sus. Sinirlerimi bozma!"
"Neden? Hanımefendi sinirlendi mi?"
"Bana hanımefendi deme!!"
"Ne diyim? Bende denilebilecek çok şey var. Şeye ne dersin... Madam? Prenses? Matmazel? Hmm. Matmazel'i beğendim."
Yüzüm kesinlikle gökkuşağının binbir tonuydu.
"Aptal, salak, mal. Hmm. Mal'ı beğendim. Hmp."
"Sen nasıl istersen Matmazel. Ben sana böyle hitap edeceğim." göz kırparak söyledi.
Tanrım beni daha çok utandırıyor.
"Yeter tamam. Ben sana Error diyeceğim. Bitti."
Tekrardan yıldızları izlemeye başladım. Ancak gözlerime bir yorgunluk çöktü. Uykum vardı. Umarım kimse burada uyumama aldırmaz.
Yavaşça gözlerimi kapattım ve uykunun beni içine çekmesine izin verdim. Sonunda güzel bir uyku çekebileceğim. Hayallerimdeki gibi bir ortamda.
-------
683 kelime!!!
:)
Uyumadan önce OuterTale'de yıldızları izleyerek uyuyakaldığınızı hayal edin. <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR KAVGA BAŞLAT - Errorink
FanfictionAlternatif evrenler arasında savaş çıktı. . Dengeyi korumak adına yaratıcı ve yok edicimiz çabalıyor. . En güçlü olan mı kazanır? Yoksa kazanacağına inanan mı? . Göreceğiz. ~ -Errorink ship