K.B.2

93 11 0
                                    

Ona güvenebileceğimi, asker olduğunu söylüyordu. Onun için silah taşıyordu demek ki. Her ne kadar istemesem de şimdilik ona güvenmek zorundaydım. Ama biraz daha burada durursak yakalanma olasılığım yüksekti.

"Aldımen basqa jerge apara alasız ba, ötinemin. Tüsindiremin, biraq munda emes, ustalıp qalamın." (Önce farklı bir yere sürer misin lütfen. Anlatacağım ama burada olmaz, yakalanırım.)

"Jaraydı ma. Men seni qawipsiz jerge aparamın." (Tamam. Güvenli bir yere götüreceğim seni.)

Arabayı çalıştırıp, o sokaktan çıktığında derin bir nefes aldım. Bundan sonra ne yapacaktım hiç bilmiyordum. Aradan geçen yarım saatin ardında küçük müstakil bir evin bahçesine girmiştik. Arabayı durduğunda silahını ve poşetleri alıp arabadan indi. El mecbur bende kapıyı açıp indim.

"Bul meniñ otbasımnıñ üyi. Wayımdamañız, bul qawipsiz." (Burası ailemin evi, merak etme güvenlidir.)

Çaresizce kafamı salladım. Verecek bir cevabım yoktu. Üstümdeki elbiseye bakıp eteklerini topladım. O yürürken arkasından gittim. Kapıyı anahtarıyla açıp girdiğinde, ben onun aksine gerilemiştim. Ya evde birisi yoksa? Ya peşimdeki adamlardan kaçıp daha beterine denk geldiysem, o zaman ne yapacaktım. Ben kendi düşüncelerimde boğulurken adam gözlerini benden ayırmıyor, dikkatlice suratıma bakıyordu. Aniden arkasında orta yaşlarda bir kadın belirdi.

"Oğlum, bu kız kim?" Kadın da farklı bir dilde konuşuyordu. Adam da cevap veriyordu. Ve ben yine hiçbir şey anlamamıştım.

"Bende bir bilsem sultanım. Birisinden kaçıyormuş, arabamda buldum. Arkaya çökmüş saklıyordu. Korkmuş baya belli her halinden. Üstünde ki gelinliğe benziyor, düğününden kaçmış gibi."

"Yazık, kim bilir başına ne geldi kızcağızın." Ardından Kazakça konuştu. Kadın belli ki Kazakistanlıydı

"Mine, balaqay." (Buyur, geç yavrum.)

Ayıp olmasın diye teşekkür edip çekinerek eve girdim. Salon olduğunu tahmin ettiğim yere geçip oturduk. 

"Endi neden qaşıp jatqanıñızdı aytıñız." (Şimdi anlat bakalım neyden kaçtığını.)

 "Men öz toyımnan qaşıp kettim, äkem men tanımaytın adamğa üylenetin boldı. Menen keyin körgen jigitter men üylenetin jigittiñ qızmetkerleri edi. Meni olarğa bermeñizder. Men Üylengim kelmeydi. Anam qattı renjidi." (Ben kendi düğünümden kaçtım, babam tanımadığım biriyle evlendirecekti. Peşimde gördüğün adamlarda evleneceğim adamın çalışanlarıydı. Lütfen beni onlara vermeyin. Evlenmek istemiyorum ben. Annem çok üzülür.)

"Sen qanşa jastasıñ?" (Kaç yaşındasın?) 

"20" deyip kafamı eğdim. Utanması gereken ben değildim. Ama elimde değildi. Olduğum durum içler acısıydı. Üniversite okumam gereken yaşta evleniyordum.

"Osında birneşe kün qonaq bol, ötinemin. Men onı şeşwge tırısamın. Qorıqpa, jaraydı? Mama seni qazir bölmege aparadı, sen demal. Atıñ kim, keşirşi men surawdı umıtıp kettim"

(Bir kaç gün burada misafir  ol lütfen. Ben halletmeye çalışacağım. Korkma tamam mı? Annem seni odaya götürür şimdi, dinlenirsin. Adın neydi, kusura bakma sormayı unuttum.) deyip tebessüm etti. Neden bu kadar güven veriyordu?

"Alina." 

Tekrar tebessüm edip kafasını salladı.

"Mende Kadir. Endi demalıñız, keşke uzaq söylesemiz. Äytewir tağı birneşe kün osındamın".(Kadir bende. Şimdi dinlen, akşam uzunca konuşuruz. Nasıl olsa bir kaç gün daha buradayım.) 

Bir kaç gün mü? Gidecek miydi yani. İstemsizce gideceğini düşündüğümde tekrar tedirgin hissettim. Kısacık sürede öyle çok güven vermişti ki.

4 GÜN SONRA

Bu eve içinde ki insanlara kısacık zamanda çok alışmıştım. Kadir ve ailesi bana destek olup toparlanmama yardımcı olmuştu. Akşamları Kadir ile bahçede ki çardağa oturup sohbet ediyorduk ve hakkında bir sürü şey öğrenmiştim. Babası Türktü annesiyle buraya iş için geldiğinde tanıştıklarını anlatmıştı. Sonra Türkiye'ye taşındıklarını ama arada burada ki evlerine geldiklerini de söylemişti. Kadir'in Türk askeri olduğunu ve 26 yaşında olduğunu da öğrenmiştim. Abi demek istemiştim ama kabul etmemişti. O anların aklıma gelmesiyle tebessüm ettim. Kendisini çok yaşlı hissettiğini söylemişti, abi demek isteyince. 

Yine akşam olmuştu ve biz aynı yerde oturuyorduk. Kadir telefon konuşması yapıyordu ama Türkçe konuştuğu için anlamıyordum. Telefonunu kapattığında sıkıntıyla nefes alıp başını eğdi. Bir şeye canının sıkıldığı belliydi. Bir süre belki kendisi anlatır diye beklemiştim ama sessiz kalmaya devam etmişti. En sonunda ben sormaya karar verdim.

"Ne boldı Kadir?" (Ne oldu Kadir?) Tekrar derin bir nefes alıp bana döndü bir süre ne diyeceğini bilemez gibi yüzüme baktı. Korkmaya başlamıştım. Yoksa beni mi bulmuşlardı?

"Men Türkïyağa qaytwım kerek. Tapsırma şıqtı. Meniñ oyımşa, siz menimen birge kelwiñiz kerek."(Türkiye'ye dönmem gerekiyor. Görev çıktı. Ve sanırım sende benimle gelmek zorundasın.)



Bölüm nasıldı?

Alinam, yaralı miniğim benim..

Kadir'in Alina'ya karşı bu kadar kibar olması pekiii

Aralarında biraz yaş farkı var, lütfen bunu dikkate alarak okuyun.

Öptüm siziii ❤️

KÜLLERE BULANMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin