bölüm 6: yasemin

17 2 2
                                    


"Varmadan bir çiçekçiye uğrayabilir miyiz?" yüzüne baktım, bal saçlıma baktım. "Olur." gülümsedim "Teşekkür ederim." Yol çok uzun değil muhtemelen ki hemen çiçekçiye vardık. "Sen bekle, hemen gelirim." onaylar şekilde kafasını salladı. Arabadan indim, dükkana girince güleç yüzlü, ihtiyar bir dede karşıladı beni. "Merhaba, yasemininiz var mı?" dede bastonundan destek alarak yer değiştirdi. "Olmaz mı güzel kız, boyutlarına göre fiyatları değişiyor. Kime alacaksın bunları?" Yaseminlere bakarken cevap verdim. "Babama alacağım, en sevdiği bitkidir yasemin." gülümsediğini gördüm. "Anladım" Oturmak için geri yerinde döndü. "Bunu alacağım efendim." 

🌙🌙🌙🌙🌙

Arabaya orta boy yaseminle döndüm. "Babanın en sevdiği bitki diye mi yasemin aldın?" Gülümsedim. Küçük, hevesli bir çocuk gibi başımı salladım. "Senin de en sevdiğin çiçek yasemin." Gülüşüm ikiye katlandı. Küçük, daha hevesli bir çocuk gibi başımı salladım. "Hadi gidelim o zaman." Kucağıma koyduğum yaseminlere bakıyorum. Çok güzeller, çok nahifler...

"Geldik." Arabadan inip kapımı açtı. "Teşekkür ederim." hoşuma gidiyordu ama bu kadar ilgiyi hak etmediğimi düşünüyordum. Pamir bu kadar ilgiyi uygun görüyorsa belki de bu kadar ilgiye layığımdır. Yürüdük, uzun bir yol. Babamın mezarına gelince toprağına dokundum. Mümtaz Ayverdi, 15 Kasım 2019 - ruhuna fatiha. Pamir ayakta biraz arkamda bekliyordu. Ben ise toprağı öpecek kadar yakındım. Aldığım yaseminleri saksıdan çıkarıp diğer yaseminlerin yanına ektim. "Ağlamıyorum bak baba, incilerim dökülmeyecek. Bıraktın beni, her şeyimi kaybettim ben 15 Kasım'da. Seni seviyorum güzel kızım, demiştin. Ben de seni seviyorum babam." Hıçkırarak ağlıyordum şuan. Pamir omzuma omzunu dayadı. Kafamı onun omzuna yasladım. Ağlıyordum, 'baba' diyerek ağlıyordum. Pamir sadece saçlarımı okşuyordu. "Sen benim güçlü ay ışığımsın Mahperi. Ben, her zaman yanında olacağım." Şuan az da olsa kendimi iyi hissetmemi sağlıyordu. 

Ağlamam yavaş yavaş kesiliyordu. Toprağına dokundum, dayanamadım sarıldım. Öptüm, dualarımı ettim. "Baba, şimdi gideceğim. Tekrar geleceğim. Hiçbir zaman senin yanına gelmeyi aksatmayacağım." Kızaran gözlerimle Pamir'e baktım. Elini omzuma atmıştı. Sıcak hissettiriyordu. "Yapmak istediğin bir şey var mı yoksa eve mi bırakayım seni?" Gökyüzüne baktım, öğleyi geçiyordu. Sonbahar mevsimi bariz gelmişti. Sabah parlayan güneş artık yoktu. Rüzgar ve koyu bulutlar vardı sadece. "Yağmur yağacak gibi." daha hızlı arabaya yürümeye başladık. Az kalmıştı, bindik. İkimiz de yerleşince bana sordu. "Aç mısın? Ne yedin kahvaltıda?" dudaklarımı birbirine bastırdım. "Bir şey yemedim, sadece sigara." Arabayı çalıştırdı. "Tamam, o zaman bir şeyler yemeye gidelim." ne yiyecek gücüm ne de hevesim vardı. "Lütfen, Pamir. Yemek istemiyorum bir şey. Keyfim yok." derin bir nefes aldı. "Ama balım, böyle yaparak beni de üzüyorsun. Hem kendini aç bırakarak bir sonuca varamazsın." camdan dışarı bakmaya başladım. "Aç bırakmıyorum, acıkınca yiyorum. Şuan aç değilim ve yemek istemiyorum." Radyoya yöneldim. Hep haberler vardı, günlük haberler, magazin haberleri... Adam gibi bir şarkı yoktu. "Of!" arkama yaslanıp gözlerimi kapattım. "Tarçın kokusu çok yakışıyor arabana." Kenarı çekti, durunca fark ettim. "Öyle mi? Beğendiysen hep öyle kokar." Arkasına yaslandı. "Eve gitmek istemiyorum, şimdilik. Şayet işlerin varsa anlarım." Pamir'e baktım. Gözleri kapalıydı, kirpikleri sık. Bal kadar parlak saçları vardı. Lekesiz cildi, çene hattı... Kusursuz biriydi. "İşlerim yok. Şuan seninle geçirdiğim zaman, işlerim varsa bile onlardan önemli." Ona bakmayı bıraktım. Utanmıştım. Karnımdaki kelebekler yeniden canlanıyordu. Gülümsedim ve ben de gözlerimi kapatmaya devam ettim. Telefonumun çalması ile doğruldum. Neva arıyordu. "Efendim?" Çığlık atarak ağlıyordu. "Lan! İyi misin?" Pamir de doğruldu, soran gözlerle yüzüme bakıyordu. "KABUL EDİLMİŞİM! Polis Akademisine kabul edilmişim." 

🌙🌙🌙🌙🌙

Pamir arabayı park edince kendimi dışarı attım. Merdivenlerden koşa koşa çıkıp eve geldim. "Neva!" Oturma odasında oturmuş belgelerine bakıyordu. Koşup sarıldım. "Yapabileceğini biliyordum, bak işte istediğin meslek." Ağlıyordu ama gülüyordu da. "Bende yapabileceğimi biliyordum be!" Pamir içeri girince Neva gözlerini sildi. "Hoş geldin." Hafif bir tebessümle cevapladı Pamir. "Hoş buldum, PÖH mü olacaksın sen şimdi?" Neva'nın gülüşü daha da büyüdü. "Yükseltmeyi düşünüyorum, görevlere gideceğim." Mutfağa doğru gidip çay koydum. Çerezleri de hazırlıyordum. İkisi odada tek başına kalmıştı. Bir kaç dakika sonra yanımda bir silüet belirdi. O tarafa göz ucuyla baktım, bir çift el arkadan belime dolanıyordu. Kıkırdadım. Ben kıkırdayınca Pamir burnunu omzumla boynumun arasına gömdü, derin bir nefes aldı. "Aile var aile!" Neva buzdolabından maden suyu alıp tekrar içeri geçti. Ben kıpkırmızı olmuş, kafamı kaldıramıyordum. Pamir ise soğuk bir su içip içeri geçti. Tepsiye bardakları dizip içeri geçtim. "Peki ne zaman gideceksin Ankara'ya?" Maden suyundan bir yudum daha aldı ve arkasına yaslandı. "Bu gece eve geçip toparlanacağım, iki gün sonra orada olmam lazım. Kayıt işlemleri, yurt odası ayarlamaları falan baya sürecek." Çayları dolduruyordum, Pamir hafiften boğazını temizledi. "Eve nasıl gideceksin? Saat geç oluyor, bırakabilirim?" Neva gözlerini hafif kısıp küçümser gibi bir bakış attı. "Hayrola? Karşında artık bir polis duruyor! Kendim giderim ben. Şaka be, zaten ev yakın. Hiçbir şey olmaz." Pamir kaşlarını kaldırıp dudaklarını birbirine bastırdı. "Peki." Neva ile ben gülüşüyorduk. 

Demlikteki çay bitince tazelemek için hareketlendim. "İstersen tazeleme, çıkacağım şimdi ben." Neva'ya döndüm "Yola ne zaman çıkacaksın?" Demliği mutfağa bırakıp içeri geçtim. Tekrardan Neva'ya döndüm yüzümü. "Perşembe sabah otobüse binerim sanırım akşamına orda olmak için, gidip direkt başvuruları yaparım. Geceyi de yurtta geçiririm." Düşününce makul fikir. "Beni arayıp haber vermeyi unutma tamam mı?" Nefesini verdi. "Kesin unuturum ya, tüh!" Göz devirip arkama yaslandım. "Neyse kumrular, ben kalkayım. Siz de çok oturmayın." Pamir ile bakıştık. Neva ayaklanınca biz de ayaklandık. Kapıya kadar eşlik ettik. "Dikkat et giderken bir tanem." Sıkıca sarıldı "Sen de dikkat et kendine ay ışığım." merdivenlerden indiğine emin olunca kapıyı kapatıp kilitledim. "Ay ışığım? Ay ışığı ve aidiyet eki?" Kıskanç Pamir iş başında. "Evet, ne olmuş?" Mutfağa geçip su doldurdum. Elimdeki bardakla oturma odasına geçtim. Pamir elindeki defterle içeri girdi. "Bunlardan hangilerini okudun?" Bardağı sehpaya bıraktım. "İkisini de bitirmedim. Sadece bir göz gezdirirken içinden 15 Kasım notların düştü. Aslında... Getirdiğin iyi oldu. Gel birlikte okuyalım." Yanıma gelip oturdu. Defter sayfalarını rastgele açıp içinden rastgele şiirleri okuyordu bana.

"Seni bir kere ağlarken gördüm, okulda. Elinle ağzını kapatıp sesinin duyulmasını engelliyordun. İçim o kadar sızladı ki o an yanına olup ellerini tutamadığım için kızmıştım kendime. Gözyaşların inci inci dökülüyordu yanaklarından. Bense silemiyordum incilerini. O gün kendime bir söz verdim; eğer bir gün ellerini tutarsam ağlamana izin vermeyeceğim. Gerekirse inci kolye takmazsın ay ışığım." 

Pamir'in ellerine uzattım ellerimi. Yanaklarımın ıslandığını hissediyordum. Ellerini ellerimden ayırıp yanaklarımdan akan yaşları sildi. "Daha az önce okudum, ağlamak yok Mahperi. Sadece mutluluktan ağla ağlayacaksan." Sarıldım Pamir'in boynuna. "İyi ki biriciğim. İyi ki sen." sarılmama karşılık verdi. "Bu kadar değil ama daha çok var sana yazdığım şeyler. Hemen ağlayamazsın." Bunları söylerken gülüyordu, o gülerken ben de gülmeye başladım. Gözyaşlarım akıyordu ve hala gülüyordum...

🌙🌙🌙🌙🌙

Mahperi uyuyakalmıştı. Pamir, defterleri toplayıp Mahperi'nin odasının lambasını yaktı. Geri içeri dönüp Mahperi'yi kucağına alıp yatağına uzandırdı. Üzerine battaniyesini örttü . "İyi geceler ay ışığım." odasından çıkarken kapıyı hafif araladı. Oturma odasına gelip yazdığı şiirlere biraz daha göz gezdirdi. 

"İnce parmakların kemana can veriyordu. Sanat, ölü bir sanat senin dokunuşlarınla hayat buluyordu. O kadar nahif bir edayla kemanın yayını kullanıyordun ki büyüleniyordum her izlediğimde..."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Sep 06, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Ay IşığımWhere stories live. Discover now