11. Bölüm

23 5 9
                                    

Evet bugün modum çok düşük olduğu için biraz kaos yapacağım çünkü neden olmasın.

---

Minho'nun hastalığının üzerinden iki hafta geçmişti. Tamamen iyileşmişti ve şimdi ise Jisung'un doğum günü için hediye almaya çıkmıştı.

-Minhodan-

Acaba yüzük alsam çok mu abartılı olur
Yok ya oje alayım sürmeyi seviyordu. Ama ya artık sevmiyorsa bu aralar sürdüğünü hiç görmedim.

Reyonların arasında ne sever diye düşünürken gözüm çiftlerin taktığı bileklikleri gördüm. Üzerlerinde minik birer taş vardı Jisung'un bunu seveceğini düşünüp onun doğum ayına göre olan taşlı bilekliği ve kendime de aynısından almıştım. Kasaya doğru ilerleyip hediye paketi yaptırmış ve mağazadan çıkmıştım.

Elime telefonu alıp Jisung'u aramış ve açana kadar beklemiştim bu sırada ise çoktan arabama binmiştim ki sokağın arasında Jisung'un babasını ve Jisung'u görmeyi beklememiştim. Hemen arabadan inip Jisung'a doğru koşmaya başlamıştım. Koşturarak geldiğimi gören Jisung akan göz yaşlarının arasından sadece "gelme" diyebilmişti.

İşte o an benimde gözlerimden yaşlar gelmeye başlamıştı. Olduğum yerde sevdiğim çocuğun önünde onun ağlamasını izliyordum bir kaç dakika öyle kaldıktan sonra yanlarına gelip babasına yumruğumu geçirmiş ve Jisung'u kolundan tutup arabaya götüreceğim sırada söylediği cümleyle olduğum yerde kalmıştım.

"Minho ben babamla gideceğim"

Bu gerçek Jisung olamazdı. Olmamalıydı. O kadar uzun süre ayrı kaldıktan sonra tekrar mı ayrı kalacaktık yanı. Gözlerimden yaşlar süzülmeye devam ettiğinde Jisung babasının yanına gitmiş ve arabaya binip uzaklaşmışlardı. Ben ise arkalarından ona yaşlı gözlerle bakıyordum. Kalbim çok acıyordu. Onu o kadar uzun süre sonra bulduktan sonra tekrar kaybetmek isteyeceğim son şeydi. Bu yüzden koşarak arabaya binip onları bulmaya çalışmıştım. Saatler geçmişti ben ise hala onları boş ve karanlık sokaklarda arıyordum. Artık pes edip eve gitmeye karar vermiştim. Eve geldiğimde Chan'ı arayıp neler olduğunu anlatmıştım.

Saat 3'e geliyordu ama ben uyuyamıyordum gözüme masada duran hediye çarptığında gözlerim dolmuştu. Artık dayanamadığımda gözlerimi kapatıp uyumaya çalışmıştım. Ama rüyamda Jisung'un kendi isteğiyle gitmediğini söylediği bir kesit gibi bir şey görmemle uyanmam bir olmuştu. Ama bu tür şeyler hep oluyordu sanki vahiy inmişte kahin gibi bir şeyi tahmin etmiş gibi.

Terler içerisinde uyandığımda başımda Jisung'u görmemle duraksamıştım. Ayağa kalkıp sarıldığımda birden yok olmasıyla boşluğa düşme hissi yaşamıştım. Gözlerimi ovalayıp yatakta debelendiğimde önümde bana endişeyle bakan Chan'ı görmemle ağlamaya başlamıştım bile. Hayat Jisungsuz o kadar zordu ki anlatamam. Benim ağladığımı gören Chan yanıma daha çok yaklaşmış ve sarılmaya başlamıştı.

Birkaç dakika öylece geçmişti bile. Ağlamam kesildiğinde Chan konuşmaya başlamıştı.

"Minho-ah iyi olduğundan emin misin"

Kafamı olmusuz anlamda sallayıp daha yeni gördüğüm rüyayla karışık olan kabusu düşünmeye başlamıştım ve Jisung'un kendi rızasıyla gittiği daha doğrusu kaçırıldığı yerin ormandaki dağ evinin olduğunu hatırlamamla ayağa kalkmış ve arabanın anahtatını alıp Chan ile beraber dışarı çıkmıştım. Arabaya bindiğimizde Chan bana endişeli olan bakışlarını yollamaya başlamıştı ki bunu anlamamla ona doğru dönmeden konuşmaya başladım.

"Jisung'un nerede olduğunu biliyorum sanırım"

Dediğim şeyi ilk önce anlamamış sonra ise onaylayan mırıltılar çıkarıp yola odaklanmıştı. Ormana geldiğimizde gördüğümüz manzarayla şok yaşmamamız bir olmuştu.

---
Evet en heyecanlı yerde kestim çünkü
Neden olmasın
Yaşadığımızı belirtmek adına bölüm atıyorum
Dediğim gibi moralim biraz bozuk o yüzden günler sonra tekrar bir bölüm gelebilir belkii
Kendinize iyi bakın

Fight Me Baby •MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin