VIII. Göz boyası

166 32 44
                                    

Satırları okumayı bitirince diğer sayfaya geçmişti Jimin. Bir yandan kelimeleri okuyor, diğer yandan da yerdeki çantasına göz atıyordu. Dün geceki yaptığı şeyin ağırlığı vardı üzerinde. Yanındaki yatan iri kıyım bedene baktı. Tad, adeta bir rönesans heykeli gibi, bir kolunu başının altına almış, diğeri karnının üzerinde duruyordu. Bir bacağını kendine çekmiş, diğerini uzatmış sırt üstü yatıyordu.

Rönesans heykelleri çıplak olurdu. Ve bu durumda penisleri de gözükürdü. Tad de tam olarak öyleydi. Fakat heykellere nazaran onun aleti epey büyüktü, uyarılmış olmamasına rağmen. Her yeri ortadaydı ve geceden kalma kurumuş spermler sanki vücudunu daha da güzelleştirmişti.

Jimin gözlerini onun malum yerinden çekip yüzüne baktı. Öyle güzel uyuyordu, öyle güzel dudakları vardı ki Jimin öpmek istedi. Yaklaşıp dudaklarını öpmeden önce onun uzun saçlarını sevdi. Tad saçlarına değen ellerle kıvrılıp Jimin'e sokuldu. Jimin göğsüne sokulan adamla acı bir gülümseme bıraktı. Biraz sonra bu adam ellerinden kayıp gidecekti.

O sırada Jimin'in gözüne kitabındaki bir paragraf ilişti. "Kimse anlamadı. Ona aşık oldular. O da güldü ve kendine çekti. Gözü gözüne temas edeni öldürdü. Sonra yine insana döndü. Bunu kolyeden yaptı."

Jimin okuduğu sözleri bir süre düşündü. Gerçek olabilir miydi ki? O sırada gözleri Tad'in kolyesini gördü. Onu ilk gördüğü günden beri boynundaydı. Jimin elini uzatıp taş kolyeye dokunacağı sırada dışarıdan gelen araba seslerini duydu ve elini geri çekti.

Jimin doğrulup kitabını çantasına koydu. Hemen sonra bir kağıt ve kalem çıkarıp kağıda bir şeyler yazdı ve Tad'in avcuna koydu. Ardından yerinden kalkıp Tad'in kuru temizlemeye gönderdiği kendi sıradan kıyafetlerini vücudunun kirli olmasını umursamadan üzerine geçirdi. Ardından çantasını da alıp son bir kez Tad'e baktı ve kapı kulpunu çevirip odadan çıktı. Kağıtta ise Tad her şeyi itiraf ederse daha az ceza alacağına dair bir tavsiye yazıyordu.

Jimin yüreği yana yana evden çıkıp dışarıda onları bekleyen kalabalığa baktı. İlerleyip kendisini bekleyen bir araca bindi ve hemen buradan uzaklaşmak istediğini söyledi.

Bir kaç gün sonra Jimin'e bir telefon gelmiş ve Tad'in her şeyi itiraf ettiğini söylemişlerdi. Jeon Jungkook'u bir yere gömdüğünü söylemişti anlattıklarına göre. Jimin belli belirsiz bir ifade takındı yüzüne.

"Nereye gömmüş?"

"Onu ormanlık bir alanda buldular, Daegu kamp alanına yakın bir mevkide bulundu. Testler de o olduğunu doğruluyor."

Jimin bir süre düşündü. Kamp yaptıkları yere yakın bir yerdi.

"Orası aranmamış mıydı zaten?"

"Evet arandı, ama arazi büyük olduğu için gözden kaçırılmış anlaşılan."

"Bana cesedin bulunduğu yerin detaylı fotoğraflarını atar mısın?"

Jimin karşı tarafın onayladığını duyunca vedalaşıp telefonu kapattı. Ardından yeni dairesindeki daha doğrusu yeni plazasındaki geniş salondaki koltuğa oturup atılan fotoğrafları incelemeye başlamıştı. Burası Jimin'in korunması için devlet tarafından güvence altına alınmış eviydi.

Arcura • JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin