KEŞKE

92 10 0
                                    


"Kader, yapabileceğimiz şeylerle ilgili sınırları belirler, ama aşk, bu sınırları zorlamamızı sağlar." 

- Nicholas Sparks


Bir yangın vardı. Yürekten yüreğe sıçrayan.

Bir yangın vardı. Her şeyi yakıp kül eden.

Karşısında ki yanan evi izlerken kendi küllerinin de savruluşunu izledi Asaf. 

Orman evi yanıyordu , içinde üç dışında ki iki bedenle birlikte. 

Kollarının arasında ki kız hala gözlerini açıp etrafına bakamamıştı. Bakmaya korkuyordu. Asaf parmaklarını kızın sırtına daha çok sardı. İçinde ki bu koruma isteği hangi ara ,neden oluşmuştu hala anlamış değildi. 

Belki de onda ,yeğeninde ki masumluğu ,çocukluğu görmüştü. Başka ne sebebi olabilirdi ki ?

Kıvırcık saçlı kız zar zor gözlerini açmıştı. Kendisine dokunan bedeni itemeyecek kadar şoktaydı şuan. Kafasını hemen ardında ki eve çevirdi. Cayır cayır yanan eve !

Dudaklarından fısıltı gibi tek kelime döküldü. "Abi !" Bu fısıltı Asaf'ın da kulağına uğramıştı. Genç kız ellerini kulaklarından çekti ve kendisine kollarını saran adamı itip hızla ayağa kalktı. 

"Abi !" bu sefer ki bir fısıltı değil ,bir feryattı. 

Kıvırcık saçlı kız boğazı yırtılırcasına bir daha bağırdı. "Abi !!"

Asaf yavaşça ayağa kalkıp ,feryat figan yanan eve doğru bağıran kıza baktı. Onun çaresiz çırpınışlarını izledi. Yanan evin içinden ses gelmiyordu ,sadece yanan odunların çatırtısı ve kızın bağırışları savruluyordu karanlıkta. 

Düğün hediyesi olarak saatli bir bomba hediye etmişti Asaf. Halil'i bütün ihanetlerine rağmen severdi. Bu yüzden kısa ve kolay bir ölüm yolu seçmişti onun için. Fakat içinde ki pişmanlık hissi bedenini ele geçirmeye başlamıştı bile. 

Gülayşe kendisine dönüp yaşlı gözlerle konuştu. "Abim ,abim içeride. Onu kurtaralım n'olursun !"

Zavallı kız ,bilseydi hiç yardım ister miydi abisinin katilinden !

Gülayşe kendisinden beklenmeyecek bir hareketle Asaf'ın koluna iki elini birden sardı. "Benim abimden başka kimsem yok, n'olursun kurtar onu "kızın yalvaran sesi ile Asaf diğer elini kızın kolunu tutan parmaklarına indirdi. 

"Çok geç Gülayşe. Onlara kimse yardım edemez artık"

Dizlerinin bağı çözülür gibi olduğu yere çöktü genç kız. Gözleri yanan evde ,elleri dizlerinin üzerinde öylece izledi. 

Hiç bir şey yapamadan hayatının yok oluşunu ,bütün ailesinin ölümünü izledi. Buna sebep olan adam ile birlikte. Sonrası ise kocaman bir boşluktu. Bedeni bir külçe gibi yere düştü ,alevlerin aydınlığına inat karanlığa gömüldü. 

Asaf yere düşen kıza yaklaştı ve kafasının altına elini koyup kızın başını yerden kaldırdı. Onu burada bırakıp evine gitmeli ve yeğenini ziyarete gittiğinde Fransa'dan aldığı Calvados Konyak'ını yudumlamalıydı öyle değil mi ?

Peki neden ikilemde kalmıştı ? Neden kızı böylece bırakıp gidemiyordu ?

Bir kaç adım arkasından gelen ses ile duraksadı Asaf. "Abi gitmemiz gerekiyor ,patlama sesi çoktan duyulmuştur."

Cengiz endişe ile patronuna ve yerde yatan kıza baktı. Bir şeylerin ters gittiğini o da anlamış ama bir çıkarım yapamamıştı. 

Yerde yatan kızın hala başını tutan patronuna şaşıramamıştı bile. 

"Kapıyı aç Cengiz"

Cengiz yerde yatan kızı kucaklayan patronuna baktı şaşkınca. "Abi kızı neden kucakladın ?"

"Dilin hala işlevini yerine getiriyorken çok konuma Cengiz. Kopuverir yoksa."

Cengiz aldığı komutla hızla arabaya yürüyüp sürgülü kapıyı açtı. 

Asaf arka koltuğa kızı yatırıp hemen karşısında ki tekli koltuğa oturdu. İlk defa sonrasını düşünmeden ,bir planı olmadan hareket etmişti. 

Buna sebep olan duyguları mıydı ? Duygular zayıflık değil miydi ? Hangi ara gücünü yitirmişti Kasap lakaplı bu adam ?

"Nereye gidiyoruz abi ?"

"Eve sür"

Bundan sonrası koca bir muammaydı. Bu kızla ne yapacaktı ? Neden onu orada öylece bırakmamıştı ? Neden içinde garip şeyler oluyordu ? Bir kez daha bir ilk yaparak hayatı boyunca kurmadığı kelimeyi kurdu o gece.

'Keşke' dedi. 

"Keşke bu şekilde karşılaşmasaydık."


(Vote ve yorumlarınız benim için çok önemli güzel okurum. Sizleri seven amatör yazarınız)

PORTAKAL ÇİÇEĞİ-ASAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin