Vote ve yorumlarınızı bekliyorum güzel okurlarım. 💜
Sizleri seven yazarınız Tuğba.✨🪐
"Orman evine balayı için giden ve henüz yeni evlenmiş olan iş insanı Halil Karlı ve Sinem Karlı ayrıca Halil Karlı'nın evinde çalışan Mukaddes Sözer bu sabaha karşı yanarak can verdi. 3 kişiye mezar olan orman evinde ki yangının neden ve nasıl çıktığı hala araştırılmaya devam ediyor. Polis hala olay yerinde inceleme yapıyor. Halil Karlı'nın kız kardeşi ise yangından beri kayıp. Polisler evin içinde inceleme yapmalarına rağmen Gülayşe Karlı'dan bir iz bulamadı maalesef. Çelişkilerle dolu olan bu olayda Gülayşe Karlının neden kayıp olduğu ve dün gece neden orman evine gelmiş olabileceği araştırılıyor. Şuan emniyet müdürlüğü her yerde Gülayşe Karlı'yı arıyor..."
Asaf ekranda beliren turuncu saçlı kızın fotoğrafı ile kumandayı alıp televizyonu kapattı. Hemen sağ tarafında bulunan sigara paketine uzandı ve bir dal çıkarıp yaktı.
Sigaranın içinde ki nikotin ciğerlerine ulaşır ulaşmaz kafasını oturduğu koltukta geriye yasladı.
Yarım kalmış bir hayat , bir parçası asla tamamlanamayacak bir kalp ve hala dumanı tüten bir sigara.
Bundan yıllar önce hislerinin olduğunun farkında bile değildi ve içinde her geçen gün büyüyen boşluğun son zamanlarda daha bir farkındaydı.
Ellerini ,dövmelerle kaplı kel kafasına attı ve geriye doğru ovdu. Kendine sıkça söylediği o cümleyi tekrar kurdu.
"Çok fazla düşünme Asaf, düşünme".
Kafasında ki tilkilerin kuyruğu birbirine dolanmış ve bir türlü çözülmüyordu. Odada yankılanan telefon sesi ile gerçek hayata hızlı bir dönüş yaptı. Cam sehpanın üzerinde ki telefona uzanıp alırken ekranda ki yurtdışı kayıtlı numara ile dudaklarında hafif bir gülümseme oluştu. Fazla bekletmeden telefonu açıp kulağına götürdü.
"Alo dayıcığım "
Asaf duyduğu sesle içinde ki bütün kötü hislerin yok olduğunu hissetti bir anda.
"Nasılsın küçük hanım" kurduğu cümle ile karşı taraftan kısa bir kıkırdama sesi geldi.
"Çok iyiyim dayıcığım..." derken çok kelimesinde ki o harfini uzatarak söylemişti. Devam etti küçük kız konuşmaya.
"Bugün babamla annem beni bir okula yazdırdı dayı. Görsen çook güzel okul. Fransızcada konuşabiliyorum artık ama babam hala Fransızca dersi almamı istiyor."
Asaf derin bir nefes çekti ciğerlerine. Yeğeninin mutlu olması elbette onu mutlu ediyordu fakat hala Çağrı'ya karşı gardını indirmiş değildi. Kısa bir duraksamadan sonra konuştu.
"Bir yılda hemen öğrenemezsin küçük hanım. Baban haklı ,devam etmen gerekiyor derslerine. Arkadaş edindin mi bakalım orada ?"
Küçük kız bir an duraksadı fakat devam etti konuşmasına. "Bir sürü arkadaşım var dayı. Ve hepsi beni seviyor biliyor musun ? Neredeyse her gün oyun oynuyoruz." Asaf gülümsedi küçük kızın konuşmasıyla.
"Aferim benim kızıma. Böyle akıllı ve uslu dur tamam mı? Kötü bir şey olduğunda ise babana ya da bana haber ver mutlaka."
"Tamam dayıcığım. Seni çok özledim "
"Bende küçük hanım. En kısa sürede işlerimi halledip seni görmeye geleceğim tekrar. O zamana kadar derslerine çok çalış tamam mı ?"
"Tamam dayıcığım"
"Görüşürüz küçük hanım"
"Görüşürüz dayı"
Asaf hafif bir gülümseme ile kapanan telefonun ekranına baktı. Belki de bu hayatta yüzünü tek güldüren 1.20 boylarında küçük bir varlıktı küçük yeğeni. Asaf sevgisini ulu orta gösteremezdi öyle. Seni seviyorum da diyemezdi. Çünkü hayatı boyunca seni seviyorum diyen kimsesi olmamıştı. İlk defa küçük bir varlık hiç karşılık beklemeden ona kollarını sarmış ve sevmişti. Asaf bu sevgi karşısında nasıl tepki verebileceğini dahi bilmiyordu. Sadece kendine dikkat et , kötü bir şey olursa beni ara diyebiliyordu.
Şimdi ise hayatında bambaşka gelişmeler yaşanıyordu. Özellikle de diğer odada uyuyan kız gibi. Kız uyandığında ona ne diyecekti mesela ? Abisini sorduğunda ne anlatacaktı ? Neden buradayım derse nasıl açıklayacaktı ?
"Asaf bey ,hanımefendi uyandı ve ağlıyor."
Asaf elinde ki yarım kalmış sigarayı kül tablasına bastırıp ayağa kalktı. Ağır adımlarla merdivene yöneldi ve kendi odasında uyuyan kızın yanına adımladı.
Koridordan bile duyuluyordu kesit ve sessiz ağlaması. Asaf yutkunma ihtiyacı hissetti. Elini kapının kulpuna atıp kapıyı araladı.
Dizlerini kendine çekmiş , elleriyle kulaklarını kapatan kız bir ileri bir geri sallanıyordu yatakta. Dudaklarından ise acı çeker gibi bir inleme sesi dolduruyordu odayı.
Asaf bir kaç adımda kızın yanına ulaştı. Yatağın diğer tarafına oturdu. Gülayşe hala onu fark etmemişti. Kızı ürkütmemek için fısıltılı bir sesle konuştu Asaf.
"Gülayşe"
Gülayşe ilk önce acı çeker gibi çıkardığı o sesi susturdu. Ardından ellerini kulaklarından indirdi ama hala Asaf'a dönmemişti gözleri. Asaf biraz daha yaklaşıp tekrar kızın adını andı.
"Gülayşe"
Gülayşe yavaşça gözlerini Asaf'a çevirdi. Merakla yanında ki adama baktı. "Sen-Seni tanıyorum ben" dedi ağlamaktan çatallaşmış sesi ile.
Asaf cevap vermedi. Daha doğrusu ne demesi gerektiğini bilemedi.
"Seni rüyamda gördüm ben..." dedi kıvırcık saçları dağılmış olan kız. Sonra alt dudağını büzdü ve çenesinin titremesine engel olamadı.
"Çok kötü bir rüyaydı. Abim ölüyordu" dedi gözlerinden tekrar yaşlar akarken.
Asaf sustu. Kıza ne gerçeği söyleyebildi ne de onu avutabildi. Sadece sustu.
Çünkü biliyordu ki karşısında ki kızın en büyük kabusu kendisiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PORTAKAL ÇİÇEĞİ-ASAF
Teen FictionAsaf , Şevket'in tek varisiydi. Babasının ve Annesinin katili olan Şevket. Kendisini bir canavar gibi yetiştiren ,duygularını aldıran ,ellerini kanla temizlemesine sebep olan Şevket'in bu dünyada ki en büyük ve korkunç eseriydi Asaf. Zamanında ken...