"Nasıl geçti okulun Lilya?" dedi annem birden.
"Ne nasıl geçti? Okul gibiydi. Fizik, kimya, biyoloji. Türkçe. Beden eğitimi. Müzik. Matematik." dedim hemen. Annem kaşlarını kaldırdı.
"Salak dilcisin sen." dedi Uluç abim.
"Ah evet. İngilizce ve Fransızca da vardı." dedim anneme dönüp.
"Her şey yolunda mı?" dedi babam.
"Tabii yolunda! Her şeyden bir şey çıkarıyorsunuz niye yolunda olmasın ki?" dedim. Aynı hızla bu sefer babama.
"Lilya uçtun mu sen n'oluyor?" dedi Uluç abim.
"Hayret bir şey ya! Ne olabilir?" dedim şaşkınca.
"Belki sen açıklamak istersin?" dedi Ulun abim. Çatalımı bıraktım.
"Niye üstüme geliyorsunuz? Ne olabilir okulda? Her şey normaldi! Gittim yemek yedim ders dinledim hayır başka ne olacak. Okul işte!" derken masadan kalktım aniden.
"Lilya ne oluyor?" dedi annem şaşkınca. Kadın dehşeti yaşıyordu resmen.
"Lilya yerine otur hemen." dedi babam. Yavaşça geri oturdum. Ama konuşmadan çatalımı alıp tüm dikkatimi tabağıma vermiştim.
Öğle arası olanlardan sonra Rüzgâr'a söylediğim ilk cümleyle herkes o korkunç şaşkınlıktan sıyrılmıştı. Hatta ben bile baya iyiydim. En azından Rüzgâr'la aramızdaki şey bir şekilde kesinleşmişti. Ama sonra akşam beni almaya abimler gelince öğle arası kurduğum cümle aklıma gelmişti.
Benim bir sevgilim vardı. Benim bir de iki adet beni erkeklerden uzak tutmaya ant içmiş abim vardı. Hoş onlara gerek kalmadan bu ana kadar ben kendim uzak duruyordum zaten ama işler değişmişti.
Benim iki adet korkunç derecede baskıcı ebeveynim vardı. Bir erkek arkadaşım olması sorun olurdu. Abimlerin kız arkadaşları nasıl sorun olmuşsa geçmişte benim erkek arkadaşım da sorun olacaktı.
Tüm dikkatimi tabağıma vermem yüzünden çok sessiz bir yemek yemiştik. Babam kalktığı an fişeklenmiş gibi ben de hızla kalkmış ve odama çıkmıştım. Kapıyı kapattıktan sonra kendimi banyoya atıp klozete oturdum. Derin bir nefes aldım.
Hasiktir.
Birkaç saniye sonra odanın kapısı açıldı. Sonra banyo kapısı tıklatıldı.
"Lilya?" diyen ses Uluç abimindi. Meraklı. Tabii o gelmişti.
"Efendim?" dedim.
"İyi misin?"
"Evet" derken klozetten kalktım.
"Çıkacak mısın?" dedi.
"Çıkacağım." dedim. Biraz sessiz kaldık. Sonra odada çalan telefonumun sesini duydum. İkinci telefonumdu ve onu sessize almayı unuttuğum için dişlerimi sıktım. Aynadan yansımamla göz göze geldim.
Salaksın sen.
"Rüzgâr arıyor." dedi Uluç abim.
"Ne?" dedim şaşkınca. Hızla kapıyı açtım. Uluç abim karşımda dikiliyordu elindeki telefona bakarken. Tahminimin aksine yalnız değildi. Ulun abim de hemen yanındaydı. Yutkundum. Sonra telefonu aldım Uluç abimin elinden hızla. O daha konuşamadan hızla kapıyı tekrar kapatıp kilitledim.
"Lilya?" dediler aynı anda. Bense telefonu açtım.
"Alo?"
"Neredesin be kızım?"
"Ya ben seni birazdan arasam olur mu?"
"Bir sorun mu var?"
"Yok. Arayacağım ben." dedim ve telefonu kapattığım gibi sessize de aldım. Sonra derin bir nefes alıp kapıyı açtım. Hala aynı şekilde duruyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMBAK(TAMAMLANDI)
Novela Juvenil'Çin'de bir yakınını kaybeden kişiye zambak çiçeği hediye edilir, çünkü gönül sancısını dindirdiği düşünülür. Kısa sürede kuruyan bir çiçek değildir, dayanıklıdır.' 4.02.22 kurgu tarihi 13.10.23 yayınlanma tarihi TAMAMLANDI * ZAMBAK ve ISSIZ aynı ev...