"YENİ İŞİM"

15 3 16
                                    

Güneşin ilk ışıklarıyla beraber gözlerimi açtım. Bugün güne mutlu başlamaya ve mutlu devam etmeye kararlıydım. Bu nedenle ablamın daha horozlar bile uyanmadan açtığı son ses müziğe aldırış etmeden yataktan çıktım. Yine kim bilir neler çeviriyordu odasında.

Bugün yeni işimde ilk günüm ve daha düzenli görünmek için hergün giydiğim eşofman takımlarım yerine pantolon-sweat tercih ettim ve mutfağa geçtim.

Hızlıca iki yumurta kırıp ablama seslendim:
-Kahvaltı hazır!

-Geliyorum bebeğimm

-Iyy bebeğim ne be!

Ablam geldi ve kahvaltımızı ettik.

-Bi zahmet sofrayı topayıverin,majesteleri!

-Emredersiniz Helin Hanım, başka bir arzunuz var mıydı?

-Of abla, yeter ama! Sabah sabah kahvaltını hazır ediyorum, son ses açtığın boktan müziklerine bile laf etmiyorum . Sofrayı da topla artık!

-Sinirlenme ablasının gülü. Şaka yapıyorum. Toplarım ben sofrayı, haydi sen git hazırlan işine geç kalma.

Ablam yanaklarımı sıktı ve alnıma bir öpücük kondurdu. Bu kız gerçekten çok tuhaf diye düşünmeden edemedim.

Saçımı tarayıp üstten topladım ve çantamı da alıp odamdan çıktım.
-Görüşürüz abla, ben çıkıyorum.
-HIĞHIMM
Belli ,yine ağzını bir şeylerle doldurmuş.

Evet, ben Helin Demirel. 19 yaşındayım. Psikoloji okuyorum. 1 yıl öncesine kadar ablam Deniz Su Demirel de benimle aynı okulda Hukuk bölümü son sınıf öğrencisiydi. Okuldan mezun oldu ve avukatlık yapmaya başladı fakat beraber kaldığımız minik öğrenci evimize hafta sonları, ımm daha doğrusu kafasının estiği zamanlar gelir ve birkaç gün benimle kalır. Sözde beni kontrol etmek için geliyormuş ama aslında tek amacı tipsiz sevgilisiyle ben okuldayken ya da işteyken rahat rahat evde buluşmak ve zaman geçirmek...

Her neyse bu sırada otobüs de geldi ve aşağı indim. Evett, mükemmel iş yerimin önündeyim. Ahh pekte mükemmel sayılmaz.
Burası artık her sokak başında bulunan, klasikleşmiş şu zincir marketlerden bir tanesi. Şu ana kadar çalıştığım ve iki gün sonra kovulduğum birkaç dükkandan sonra bulduğum, hafta içi okuldan sonra ve haftasonu tüm gün çalışabileceğim en iyi yer.

Markete doğru yürürken bir yandan da telefonumu çıkarıp iş arkadaşım olan Nehir'i aramaya başladım.
-Geldin mi Helin?
-Geldim , kapının önündeyim.
-Tamamdır canım, ben de 5 dakikaya oradayım.

Nehir bana sabah saat 7.30 da burada olmam gerektiğini ve kapıyı kendisin açacağını söylemişti. Öyle de oldu. Biz içeri girince kapıyı tekrar kilitledi.

Bana yapmam gerekenleri söyledi. İlk günüm olduğu için kasa da durmayacakmışım onun yerine yeni gelen ürünleri raflara yerleştirmem gerekiyormuş. Bu gerçekten iyi oldu fakat bir haftaya kalmaz kasaya da başlayacakmışım. Son olarak deponun yerini gösterdi ve ürünlerin adlarının raflarda yazılı olduğunu ve buna göre dizmem gerektiğini de söyleyip işine döndü.

Depo kocaman koliler ile doluydu. Her kolinin üzerindeyse farklı birer ürün ismi,markası vs. yazıyordu.
Birkaç tane koliyi transpalete yükledim ve işe koyuldum. Öncelikle en üste koyduğum kolinin yerini rafları tek tek gezerek buldum ve koliyi açıp ürünleri yerleştirmeye başladım.
Ben daha ilk koliyi bitiremeden saat 9.00 olmuştu ve başka bir iş arkadaşım olan Arda gidip marketi açtı. Daha erken olmasına rağmen birkaç müşteri gelmişti bile. Aldırış etmeden işime devam ettim ve ikinci kolinin de yerini bulup ürünleri yerleştirdim.
Derken son koliyi de yerleştirdim.

-Helin, işini bitirdiysen gel. Öğle arası.

-Tamam Nehir Geliyorum.

Beraber depoya geçtik. Herkes yemek için bir şeyler çıkardı. Ben de yanımda getirdiğim birkaç atıştırmalığı gömmeye başladım. Acıkmışım.

Öğle arası da bitti ve işime aynı şekilde devam ettim. Birkaç müşteri gelip bazı ürünlerin yerini sordu. Onun dışında aynı şekilde ürünleri raflara dizdim. Saat 21.02 de son müşteriyi gönderdik ve marketi en baştan kontrol edip dağılan ürünleri düzenledik. 21.30 da marketi kilitleyip çıktık.

-İyi geceler!

-İyi gecelerr!

Otobüs beklemek için durağa geçtim.

Açıkçası yeni işimi sevmiştim. Sadece biraz sıkıcı gelmişti. Ama kasaya geçtiğim zaman daha eğlenceli olacağını düşünüyordum.
Otobüse bindim ve apartmanın önünde indim. 4.kata kadar çıkmak ilk defa bu kadar yorucu geldi. Kapının önüne vardığımda çantamdan anahtarlarımı çıkarıp kapıyı açtım.
-Sen misin Helin?
-hı hım
-Aç mısın? Pizza söyledim. Gelir birazdan.
-Tamam. Duşa girip gelirim.

Direkt banyoya yöneldim. Kapıyı kitleyip üstümü çıkardım. Kendimi suya bıraktım. Sıcak su üstümdeki bütün gerginliği almış gibi hissediyordum.

Bornozumu giyip saçımı hafif nemli kalıncaya dek kuruttum. Banyodan çıkıp salona geçtim.
-Pizzalar geldi.
Ablamla birlikte iki kutu pizzayı afiyetle yedik. Odama gittim giyinecek bir şeyler ayarlarken ablam seslendi.

-Helin! Bi gelsene.
-N'oldu?

Ablamın odasına geçtim.
-Ne bu elbiseler?

-Yarın Melih ile dışarı çıkacağız. Sonra da onun evine geçeceğiz. Kıyafet seçmeme yardım et!

Üstünde şu an pembe diz boyunda dar bir elbise vardı. Açıkçası ben bu elbiseyi pek beğenmiyordum. Ablamın siyah, uzun, hafif dalgalı saçlarına; buğday tenine ve yeşil gözlerine bordo elbiselerin daha çok yakıştığını düşünüyordum. Bu nedenle bordo bir elbiseyi gösterdim.
-Bunu dene.
Pembeyi çıkarıp gösterdiğim elbiseyi giydi. Kesinlikle çok daha güzel olmuştu . Bu elbise kalçasının hemen altında bitiyordu ve derin göğüs dekoltesi vardı. Ablam da bu elbiseyi beğenmiş olacak ki gülümsedi ve bana kocaman sarıldı.
-Seni seviyorum Helin.
-Ben de seni.

SAFAŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin