''Bizden burayı araştırmamızı istediler ama garip bir şey bulamıyorum.'' dedi Tanjiro bir yandan gördüklerini aklından geçirirken.
Tanjiro, İnosuke, Zenitsu ve Nezuko yeni bir görev almışlardı ve bu oldukça onları zorlamışa benziyordu.
''Buradaki şeyin iblis olup olmadığını bile bilmiyoruz.'' şeklinde ekledi.
''Buradaki şey bir iblis olsa dahi düşük rütbelerimizle onu ortadan kaldırmaya gücümüz yeter mi emin değilim. Eğer güçlü bir iblisse en az bir, belki de iki hashiraya ihtiyacımız olacak.''
''Ben biraz daha şehri dolaşıp bilgi edinmeye çalışacağım. Siz biraz dinlenin çocuklar.'' dedi Nezuko.
Nezuko bu şehirde kesinlikle tuhaf bir şeylerin olduğundan emindi bu yüzden onu bulmakta kararlıydı. Sokakta yürürken garip şeyler görmedi; sarhoş insanlar, sevgililer, sevişen insanlar, herkesin bihaber olduğu acılar... Geishaların olduğu bölgede bunlara rastlamak epey doğaldı. Burada küçük kızlar fahişeliğe zorlanıyorlardı ve hayatları kararıyordu. Nezuko, böyle bir yerde doğmadığı için Tanrı'ya şükretti. Burada kendisinden bile küçük çocuklar seks işçiliği yapıyordu ve bu oldukça mide bulandırıcıydı. Orta yaşlarda bir adamın o gözle kendisine yaklaştığını düşünmek bile Nezuko'nun tüylerini ürpertiyordu. Nezuko'nun evlerinin yakınında tanıdığı Saburo adında bir amca vardı. Küçükken Saburo, Nezuko'ya korkunç gelse de büyüdükçe onun yalnız olduğunu anladı ve onu sevdi.
''Buradaki herkes de amma güzel...'' diye mırıldandı Nezuko. Haksız sayılmazdı, ne de olsa buradaki bütün kadınlar narin, güzel ve bakımlı olmak için çabalıyordu. Nazik ve güzel bir kadın hemen hemen her erkeğin gözdesidir.
''Genya'nın verdiği bilgiye göre bu şehirde sıklıkla insanlar kayboluyormuş.'' diye geçirdi aklından Nezuko. ''Ah Kanao! Keşke yanımda olsaydın, başka bir görevin olduğu için bize katılamaman...'' Nezuko'nun düşüncelerini bölen uzakta gördüğü pasaklı bir kız çocuğuydu.
Nezuko, kıza yaklaştıkça onun yüzündeki yanıkları, çürükleri ve yara izlerini görebiliyordu. ''Ne korkunç!''
''Merhaba sevimli şey, kayıp mı oldun?'' Nezuko gülümseyerek kızın yanına oturdu.
Küçük kız merakla yanına gelen kişiye baktı, kendisinden en az üç yaş büyük olmalıydı. Onun güzel mor gözleri, uzun siyah saçları ve soluk bir teni vardı.
''Kaç yaşındasın sen?'' diye sordu Nezuko.
''On yaşındayım, sanırım...''
''Annen baban nerede?''
''Annem babam yok, yalnız başımayım.''
''Anladım. Benim adım Nezuko, senin adın ne?''
Küçük kız duraksadı. ''Ume.''
''Çok güzelsin Ume.''
Çok güzelsin Ume...
Küçük kız hatırladığı sözlerle bir hışımla ayağı kalktı ve koşmaya başladı. Arkasında şok olmuş bir Nezuko bırakmıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/346386139-288-k12307.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Close and Open, Demons and the Dead |kny|
Fiksi Penggemar›kimetsunoyaiba‹ Öfkeli ruhu daha da öfkelendirmemelisin.