2.1

997 106 14
                                    

düzyazı

ZÜLAL:

"Nehir biliyorsun dışarı çıkmayı sevmediğimi, niye zorluyorsun ki?" oflayarak kolumdan sürükleyen Nehir'le konuşuyor, bir yandan da yürümeye devam ediyordum.

"Zülal, ağlama, yürü."

Gözlerimi devirdim. Bahçeye çıktığımızda birkaç kişi Nehir'e selam verip beni görünce şaşırdı. Beni bahçede gördükleri içindi muhtemelen.

"Ee canım, nasıl gidiyor? Düşündün mü söylediklerim üstüne?"

Nehir'le en son konuştuğumuzda Çisem'den hoşlandığımı söylemişti. İstemesem de üstüne düşünmüştüm elbette; ve sorun şuydu ki, haklıydı.

Çisem'le tartışmaya devam etme sebebim sırf konuşabilelim diyeydi. "Ablasının gülü" demesine gıcık olma sebebim küçük kardeşi gibi görmesini istemediğim içindi.

"Nehir..." diye mırıldandım.

"He yavrum?"

Ofladım. Dile getirmek zor geliyordu işte.

"Bir şey söyleyeceğim ama nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum."

Nehir durup bana döndü "İçinde tutmak istemiyorsun belli ki, dökül hadi." meraklı gözlerle beni izliyordu ama gözlerde niyeyse hınzır parıltılar da görüyordum.

"Şimdi şöyle ki... Biz Çisem'le konuştuk ya hani... Konuşma mevzusu falan..." konuşma yetimi kaybetmiştim, Çisem'e niye bu konudan bahsedemeyeceğimi bir kez daha öğrenmiş olmuştum.

"Zülal." gözlerine baktığımda desteklercesine gülümsediğini gördüm.

"Sen biliyorsun zaten, benim söylememe gerek yok." omuzlarımı silkip dudaklarımı büzdüm, mırın kırın etmemden anlamıştı bile.

Ellerini omuzlarıma koydu "Anlamam bir şeyi değiştirmiyor. Şimdi söyle, sonsuza kadar rahatla."

Benim için gerçekten zordu, ki yalnızca Nehir'e söylüyordum. Çisem'in karşısına geçip bunları söyleyeceğimi düşündükçe dizlerimin bağı çözülüyordu, korkuyordum.

"Ben... Çisem'den hoşlanıyorum." hemen ardından ekledim "Yani galiba." biraz duraksadıktan sonra bir daha ekledim "Yok yok, eminim. Hoşlanıyorum."

Nehir birkaç saniye bana baktıktan sonra kahkaha attı, "Helal lan, söyleyebileceğinden emin değildim. Sonsuza kadar içinde tutacaksın diye korkuyordum." omzumdaki ellerini vücuduma dolayarak sıkıca sarıldı.

"Sıra Çisem'e söylemende." diyip ayrıldığında gözlerim kocaman oldu, yapamazdım.

"Hayatta olmaz. Yapamam Nehir, ellerim buz gibi oldu sana söylerken bile. Kesin bayılırım."

Gözlerini devirdi, "Ya bana yaptığın gibi söylemeyeceksin zaten. Önce bir ortam oluşması lazım, o senden hoşlanıyor mu bi emin olman lazım. Ki bence hoşlanıyor." araya eklediği cümleyle istemsizce gülümsedim. İnanmıyordum ama düşüncesi güzel geliyordu.

Çisem'le kavga etmeden sohbet edebileceğime bile inancım yokken o nasıl olacaktı be ablam?

Yürümeye devam ettik.

"Nehir, gerçekten çok zor. Nasıl yapacağımı bilmiyorum çünkü daha önce ne kimseye açıldım ne de biri bana duygusal olarak açıldı. Tamam, o orospu çocukları iddia uğruna bir şeyler gevelediler hatırlıyorsundur sen de ama hoşlanmak gibi bir şey değildi onlarınki."

Çisem bana fake hesaptan yazdığında o kadar büyük bir tepkiyle karşılamamın sebebi buydu. Kendi aralarında iddiaya girip hangisinin benimle ne kadar ileriye gidebileceğini tartışıyorlardı.

Yani çok yanlış bir zamanda yazmıştı bana Çisem; sonrasında karşılıklı olarak birbirimizi terslediğimiz için şimdi bu hâldeydik işte, en azından ben bu hâldeydim.

"Kendini hazır hissettiğinde zaten engel olamayacaksın, içinde tutamayacağını hissedeceksin. En azından İclal bana böyle olduğunu söyledi, ben onu hetero sanarken. Daha fazla dayanamamış ve söylemiş. Sonrasını biliyorsun zaten." gülümseyerek konuşuyordu.

"Nehir!" birinin seslenmesiyle gözlerim o tarafa kaydı. Çisem ve İclal. Çisem kafasını oturdukları çardağa ait masaya koymuş ölü gibi yatıyordu, İclal ise onun arkasında ayakta duruyordu. Eliyle bize "gel" işareti yaptığında ben geri dönmek istesem de Nehir "Gidersen ondan nefret ettiğini düşünecek, İclal biraz paranoyak." diyerek beni peşinde sürüklemişti.

"Konuşmamız lazım. Çok acil." İclal kollarını kavuşturarak bunu söylediğinde onlar adına endişelenmeden edemedim. Nehir çok mutluydu ve bu İclal sayesindeydi.

Arkasından itekleyip "Gidin konuşun, çözün sorun her neyse." diye mırıldandım.

Nehir teşekkür edercesine bir bakış atıp onunla birlikte çardaktan uzaklaştığında yalnızca Çisem ve ben kalmıştık. Uyuyup uyumadığından emin değildim ama yanına oturdum.

"Uyuyor musun?"

Gözlerini araladığında muhtemelen beni görmeyi beklemiyordu, şaşkınlıkla karışık yorgunlukla kafasını kaldırdı.

"Sen ne ara geldin?"

"Az önce. Yorgun görünüyorsun." başımı yana eğip onu süzdüm, tüm gece uyumamış gibi duruyordu.

"Gece uyuyamadım."

Kaşlarım havalandı "Niye? Bir şey mi oldu?"

Bir şey demeden yüzümü izledi, uzun bir süre. Gözleri anlamadığım bir şekilde o kadar manalı bakıyordu ki bakışlarımı kaçırdım.

"Aşk acın ne durumda?" benim soruma cevap vermeden kendisi soru yönelttiğinde gözlerimi kıstım "Önce ben sordum."

Cevap vermekle vermemek arasında kaldıktan sonra yutkunup kafasını çevirdi "Friendzone yedim."

Friendzone derken?

Birine mi açılmıştı?

Dün o yüzden mi o şarkıyı dinliyordu?

Hayır, hayır, bir saniye. Asıl soru şu olmalı:
BUNCA ZAMANDIR BİRİNDEN Mİ HOŞLANIYORDU?

Afalladım fakat yüzünü başka tarafa çevirmiş olduğu için fark etmedi.

Nehir'in "Bence senden hoşlanıyor." demesi kafamda sürekli tekrarlanıyordu.

"Sıra sende." tekrar konuştuğunda cevap verebilmek için boğazımı temizledim. Kötü hissediyordum, sanki her an ağlayacakmışım gibi boğazımda o yumru vardı ama ağlamam saçma olurdu.

"Ah, sanırım daha kötü bir hâl aldı."

Kucağımdaki ellerimle oynuyordum, tırnak etimi kanatmamla ayaklandım "Şey, gideyim ben... Eee... Sonra konuşuruz?"

Cevap vermesini beklemeden koşar adım uzaklaştım.

Çisem birinden hoşlanıyordu.

Ve o gerizekalı her kimse kızı friendzone'a atmıştı.

***
simdi de buna yb atmayi unutuyom amkk neyse bolum stoklamam lazim biraz haberiniz olsun😅😅

fake acc | gxg textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin