~KUSUR~

82 6 4
                                    

Elimden akan kan ruhumu ve bedenimi sarıyordu sadece acınası sesiz çığlıklarım saf bedenimin içinde yankılanıyordu, kendimi koruyacak hiç bir cisim veya eşya yoktu elimden gelen tek şey beklemekti  "Yine aynı gelişme yok Bayan Azelya" Diyen annemin ciddi ve soğuk sesi bütün vücudumun içinde bir şarkı gibi  başa sarıp sarıp aynı cümle yankılanıyordu "Özür dilerim" Dedim titreyen ve korku dolu bir sesle.
Annem her zamanki gibi gözlerini  devirerek kaşlarını çattı ve elindeki sopayla tekrar elime sertçe vurdu bu sefer bu acıya dayanamayarak içten içe bağırdım annemin öfkesi gözlerinden belliydi sanki gözlerinden alev fışkırıyordu. "Kapa çeneni" Diyerek bu sefer yırtılan elimin damar kısmına vurdu o acınası çığlıklarım birden kesildi gözlerim bir derinliğe ve siyahlığa doğru kapanırken duyduğum son cümle Bayan Heli'nin korku dolu çığılıklarından başka bir şey değildi. Bu derinlik neydi sanki bir sonsuzluğa düşüyordum... Bilincim kapalıydı belliki ama her şeyi duyuyordum . "Vannessa bunu bana açıkla nasıl oldu bu?!" Diyen babamın sesini duydum  annem umursamaz ve pişman olmayan bir sesle "İstemeyerek oldu ne uzattın alt tarafı hastanede 4 gün yatacak!" Bayan Helin anneme hayret gözlerle bakıyordu annemden tiksiniyor ve onun saçını başını yırtmamak için kendini zor tutuyor gibiydi. "Ne istemeyerek bir anne kızını hiç mi düşünmez!" Diyerek Helinin bağırışlarını duydum,annem "Sen kime güvenerek ağzını açıyorsun hem sen niye geldin sana kim gel dedi?!"  Babam hemen söze atlayarak "Ben çağırdım Vannessa bir itirazı mı var?!" Annem gözlerini fal taşı gibi açarak .
"Sen hangi cüretle bir hizmetçiyi buraya getirip ardından bana savunuyorsun Erenn?!" Diyen annemin topuklu sesleri koridorda adeta ateş çıkarıyordu Helin çok şaşırmış bir şekilde babama bakıyordu. "Efendim ben üzgünüm sesimi yükselttim lütfen bu kabalığımı affedin" Dedi Helin titreyen sesleriyle babam Helinin çenesini kaldırarak belini kavradı
"Küçükken verdiğim o sözü hatırlıyor musun?" Helin utanırcasına ne diyeceğini şaşırarak babama bakıyordu "Evet ama o zamanlar daha küçüktün hâlâ o sözü hatırlıyor olamazsın"
Dedi Helin, ne yalan söyleyim ben de ikisini çok yakıştırıyordum annem aslında babamı bir kere aldatmıştı onu sadece ben görmüştüm ve annem ben söylemiyim diye yine elerimi kanatmıştı ve o günden sonra babama ağzımı açamadım. Annem odama girdi ve birine telefon etti arayan kişi babamı aldattığı adamdı resmen benle dalga geçiyordu annem diyesim bile gelmiyordu. "Bu akşam sana geliyor muyum?"  Diyen annemin flört edici sesleri  kulağıma iğrenç bir dilde fısıldıyordu. Hatta kalkıp yanımdakı kesici cismi anneme batırmak istiyorum ama bilincim kapalıyken nasıl yapabilirdim ki "Tabiiki güzelim" Dedi telefondaki adam baya milyarder ve yaşlı bir adamdı annem iğrenmiyormuydu Tanrım benim bile midem ağzıma gelmişti bunu bu işi bu sefer ben bitireceğim annemi nasıl süründüre bilirim diye düşünürken annemin topuklu sesleri dahada yaklaşmaya başlıyordu annemin kulağıma fısıldayarak "Sen ve babanı bitiricem..." Diyerek güldü ağzına birtane  vurcam ama bilincim ve el kaslarım buna izin vermiyordu yapabildiğim tek şey küfür etmekti annemin topuklu sesleri uzaklaşırken babam odaya girmişti ağladığını ve sesinin titrediğini duyabiliyordum babam benim herşeyimdi en güzel anılarımı onla yaşadım. Bide Helin o bana gerçekten annem gibi hissettirmişti bi keresinde altılı yaşlarımda Helin bana yılbaşıya özel kurabiye yapalım demişti bende çok mutlu olmuştum mutfakta bir o kadar mutluluk bir o kadar dağınıklık vardı. Annem o gün alışverişten dönmüş ofis işlerini bitirip erken dönmüştü babam daha işte ve eve gelmemişti annem mutfaktan gelen gülüşmeleri duyunca mutfağa doğru yürümüştü. Beni her yerim un ve yumurtalı ellerle görünce ağır adımlarla yanıma gelip "Ödevlerin bitti mi?" Dedi küçümser bir ses tonuyla. Kafa eğerek "Özür dilerim daha bitirmemiştim anneciğim" Dedim annem kaşlarını çatarak sıkıca saçlarımı çekerek beni odaya sürüklemişti. Helin bir yandan bana bakıp üzülürken ben bir yandan ağlıyordum. Annem beni odanın duvarına kıstırarak tırnaklarını boğazıma batırdı. "Daha kötüsünde yapardım dua et şu anda çok yorgunum" Diyerek odamın kapısını sert bir şekilde kapattı. Aradan yaklaşık 3 saat geçmişti o ara hastane odamın kapısı açılmıştı gelen babamdı ağlayarak yanıma oturdu ve içindeki herşeyi bana boşalttı aslında annemle ayrılmak istediğini ama annemin istemediğini söyledi babamı anlamak o kadar zor değildi çünkü annem onu sadece para için seviyordu bu kadar açık ve netti. "Üzgünüm Azelyacım burdan taburcu olduktan sonra annenle boşanıp seni yurtlu bir liseye vericem üzgünüm orada daha iyi olursun"Dedi ayağa kalkarak ağır adımlarla kapıya yöneldi ve çıktı. Hastanede sadece 4 gün kalacaktım nerdeyse 2 gün hızla geçip gitmişti 3. Günün gecesi uyanmıştım kendimi çok iyi hissediyordum ama aynısı elim için söylenemezdi damarlarım kalıcı hasar almıştı,ah Tanrım eve gidince o sopayı annemin bir yerine sokmak istiyordum. Hastaneden çıkacağım gün eşyaları çantama yerleştirirken telefon çalmıştı arayan şöfördü az sonra geleceğini ve beni oradan alacağını söyledi telefonu kapatıp üstümü değiştirdim açık mavi bir kot ve üstüme beyaz bir üst giydim hava çok soğuk olduğu için bir de bej rengi bir hırka çektim ve çantalarımı alıp hastaneden çıktım. Şöför beni yaklaşık yarım saat sonra eve götürdü arabadan inince gözüme bir şey çarptı Bayan Helin ve babam evde yoktu ve annemin perdesi kapılı  ve evin önünde bir adamın ayakabısı vardı iğrenerek evin anahtarını çıkarıp evin kapısını açtım odama doğru çıkarken annemlerin kapısının aralık olduğunu gördüm. Midem gerçekten ağzıma gelmişti neyse dedim ve hemen bavullarımı hazırladım ve babamı beklemeye başladım yatağın üzerine oturdum ve biraz Instagram da dolandım. Annemin odasından gelen sesler midemi kaldırdığı için kulaklığımı taktım bir kaç dakika sonra annemin kapısı açıldı odadan bir adam çıktı ve evden gidiyordu annemde alışverişe gitmek için hazırlanıyordu adam gittikten hemen sonra babam geldi bu sefer babama söyleyecektim ama ilk önce... "ANNE!" Diyerek bağırdım ve ağır adımlarla annemin odasının kapısını sertçe açtım "Noldu Azelya ne bu kabalık seni yer faresi" Dedi titreyen bir sesle "Ne olduğunu sen biliyorsun ne boklar yediğini babama anlatacağım" Dedim ciddi ve emin olurcasına bir ses tonuyla "Hele bir söyle sana napıyorum" Dedi sanki çok umrumdaydı artık ne yaparsa yapsın babama söyleyeceğime kendime söz vermiştim. Annemin sivri ince topuklularından birini annemin kafasına sertçe attım gerçekten yaptığım en saçma yaralama tekniğiydi gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Annem bir oradan bir buradan bağrıyordu merdivenlerden anırarak indim ve arabaya bindim. Babam bu mutluluğumu anlamamıştı ona şimdilik söylemeyecektim çünkü mutluluğunu bozmak istemiyordum. Lisenin önüne gelice adeta büyülenmiştim böylesine güzel bir okul nerde vardı?. Okula girdiğimde bir kıza çarptım çok güzeldi adeta gözlerinin içinde kaybolmuştum orman yeşili bir göz rengi bu hiç rastlanan bir göz rengi değildi peki ya saçları bir elmas gibi parlıyordu saçlarının rengi sarıydı ve çok güzel bir gamzesi vardı. "Ah Tanrım iyimizin üzgünüm" Dedi sevinç dolu bir sesle "Hayır hayır ben özür dilerim sana çarpmam için kör olmam gerekiyordu üzgünüm" dedim "Bu arada seni burda ilk defa görüyorum yeni misin?"
"Evet yeniyim adım Azelya peki senin?" Dedim "Benimkiside Ayça memnun oldum" Dedi elimden tutarak "Gel sana okulu gezdireyim" Dedi heyecanla. "Burasıda fen bilimleri deney odası" "Peki yurt odaları?" "Onlar 4. Katta" Dedi Ayça. Elime bir anahtar verdi " Artık oda arkadaşıyızz" Dedi heyecanlı ve mutlu bir ses tonuyla. "Ama odalara 2 kişi daha katılcakmış müdür öyle diyor neymiş okuldaki öğrenci sayısı fazlaymış" Dedi Ayça. "Sorun değil bence o 2 kişiylede anlaşabiliriz" dedim. "Doğru söylüyorsun belki anlaşırız" dedi Ayça. Akşam olmuştu ve kapının açılma sesiyle heyecanlanmıştık odaya 2 erkek girmişti biri çekik gözlü ve kumraldı diğeri ise siyah saçları ve uzun boyuyla adeta aşk okları fırlatıyordu. "Yeni oda arkadaşlarımız sizler misiniz" dedi kumral çocuk anlaşılan eğlenceli bir ruh hali vardı.Ama siyah çocuk için aynı şeyleri söyleyemezdim sanki ruhu sümürülmüş gibiydi. "Selam ben Deniz" dedi kumral çocuk. "Selam bende Yankı" dedi siyah çocuk " Selam bende Ayça" dedi Ayça "Selam bende Azelya" dedim. "E ama iyide biz 4 kişiyiz  ama burda 2 tane oda var" dedi Ayça "O odayı sen alabilirsin" dedi Deniz. Ayça çok utansada itiraz etmeden odaya çekildi. Bi an Yankıyla göz göze geldik "O odayı ben alacağım" dedi Yankı

"Hayır ben alacağım" dedim Yankıya.

"Benim belimde fıtık var" dedi Yankı  "Napabilirim Kayseri'de incilerin mi düştü?" Dedim.

"Azelya o oda benim olacak" dedi "YO tapusu sende mi hayır ilk ben geldim ilk ben gördüm ilk ben o odaya adım attım kedicik" dedim. "Ya bak güzelim sen daha benim sinirimi görmedin ilk günden gösteririm" dedi Yankı "Ben daha şeni görmemiyom Yankıcım" dedim.

Denizin kükreme sesleri adeta deprem yaratıyordu "Az önce deprem mi oldu lan" dedim Yankıya korkudan sarılarak. "Öhöm beni bırak Azelya" Dedi "Pardon kedicim"

"Peki madem odayı vermiyorsun bir idaya girelim"

"Ne idası peki kedicik?"  "İlk aşık olan kaybeder ve 100000 TL verir ve odayı alır ne dersin Papatya?" 

DEVAM EDECEK....

YAZAR:MEİİ

BİR OYUN BİR GECEWhere stories live. Discover now