CANBAHİS

17 1 0
                                    

15.07.2023


TANITIM

2007/İzmir.

Güz Vakti.

19.35

Küçük kız titrek bir nefes aldı. Titriyordu, korkuyordu. Düştüğü için dizi ve yanağı acıyordu. Yanağından akan göz yaşları yaralarını daha da katlanılmaz bir hâle getirmişti. Ama tek acıtan bedenindeki yaraları değildi. Sanki az önce çikolatalı dondurma yememiş gibi ağzına zehir gibi bir tat hakimdi.

Şu an yok olmak istiyordu. Sözün tam anlamıyla yok olmak. Abisiyle izlediği bir filmde insanlar 'puf' diye yok olabiliyordu. Tam ordaki gibi yok olmak bu durumdaki en uygun seçimdi. Sanki genzinde bir ateş varmış gibi yanıyordu. Bu ateş küçük kızın kalbindeki yangının parçalarıydı. Cansu'yu bu yaşta o yangına kitlemiş ve yalnız bırakmışlardı. Elinin tersiyle yanağında oluşan yaşları sildi. Ağlamaktan sesi kısılmış, hıçkırıklar göğsünü esir almıştı.

Titremekte olan eli evin kapısına doğru gitti. Açıp açmamakta kararsızdı. Kaça da bilirdi. Daha fazla koşmaya takati kalmamıştı âma evde onu bekleyen daha acılı saatleri olduğu kesindi. Siyah ve oldukça lüks görünen arabanın arkasından 5 yaşındaki bir çocuğa göre oldukça fazla koşmuştu. Ama yeterli olmadığını eve yalnız dönerken ve tam da kapının önünde anlamsız acı dolu bekleyişi sayesinde bir kez daha anlamıştı. Keşke daha hızlı koşa bilseydi! Kendini suçlu hissediyordu tam anlamıyla. Âma şu anki durumda bir şeyler yapabilmek için fazla küçüktü. Tek çaresi her şeyi olduğu gibi annesine anlatmaktı fakat bunun da iyi bir çözüm olmadığına emindi. Kafasında onunla savaşan acı dolu bir o kadar da onu korkutan düşüncelerden kurtulmaya çalışarak kapıyı yavaşça açıp parmak uçlarında içeri girdi. Yapılacak en mantıklı işi yapıyordu. Sessiz olmasının sebebi annesini kızdırmamaktı âma anlatacağı şeylerden sonra annesinin tepkisini kestiremiyordu.

Kızacak mıydı?
"Birinden kurtuldum sıra diğerinde." diye rahatlayacak mıydı?

Nemli, soğuk, oldukça kirli ve bir o kadar da küf kokan koridor boştu her zamanki gibi. Küçük kız çekingen ve bir o kadar titrek adımlarla oturma odasına adımladı. İç çekişle beraber derin bir nefes alan Cansu her zaman dışarıdan içeriye girerken hissettiği yoğun küf kokusunu bu sefer umursamadan ciğerlerine çekmişti. Oturma odasında kapının önünde durup annesinin hareketlerine anlam vermeye çalışıyordu hep yaptığı gibi. Hep bu durumda abisi onu kendi odalarına yöneltir orada oyun oynamaya çalışırdı Cansu'yla. Ama bu sefer annesinin ne yaptığını aydın şekilde görüyordu. Kesinlikle diğer annelerin yapmadığı şeylerdi.

Annesi koltukta  normal olmayan bir pozisyonda uzanmış kolunun birini yere değdiriyordu. Diğer eli bebek sarısı dalgalı saçlarına dolanmış, parmak uçlarıyla saçını kıvırıyordu. Kendinden geçmiş gibiydi ama bir o kadar da uyanıktı. Yerde ise çoğu zaman gördüyü aynı boyutlarda iğneler vardı. Genç kadın hep aynı ruh halinde olduğu için bu durumu normaldi küçük kız için. Annesi  kapıda birinin dikildiğini anladığında yerinden ağır hareketlerle kalkıp kapı çıkışına odaklandı. Göz bebekleri akmış, göz altlarına ise her zamanki morluk hakimdi. İlk başta aldığı ilaçlar yüzünden orda kimin olduğunu göremese de gözlerini iyice kapı önüne dikip verdiği mücadele sayesinde gölgenin yüzü belirginleşti.
Doğurduğuna bin pişman olduğu âma kendi çıkarı uğruna sokağa atamadığı kızıydı. En azından oğlu ona daha iyi bir yaşam vaadediyordu âma bu kızın yaşamasından hiçbir karı yoktu.

"A-anne!" Küçük kızın cılız ve o kadar titrek sesi odadaki tek ses kaynağıydı. Cansu konuşma cesaretinin nerden geldiğini anlamamıştı çünkü annesinin ayağa kalkmasıyla içindeki korkunun boyutu artmış elleri titremeye başlamıştı. Annesi ayağa kalkarken bir kaç kez tökezlemiş âma koltuk kenarından destek alarak kalkmayı başara bilmişti. Genç kadın kızının ona seslenişini umursamadan söze atladı. "Çağatay nerde?!" Gerekli kelimeleri zorla bir araya toplarken sanki Cansu'nun ona bakışlarından, sessizce dibe sinmesinden hemencecik anlamıştı bi terslik olduğunu. Basit bir soru sorduğunu sanıyordu âma bu soru Cansu için bir sondan farksızdı. Küçük kız titreyen küçük, pamuk gibi, tertemiz olması gereken âma kir içinde, uzun tırnaklı ellerini gizlemek için abisinin ona giydirdiği ceketin altına sakladı. Ama durmadı. Ardından çenesi, çenesinin titreyişini bastırdığında bacakları, bacaklarını zemine daha da bastırdığındaysa, bedenindeki titreme iki katına çıkmıştı. Cansu tam şu andan sonra başına geleceklerden habersizdi.

CANBAHİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin