#Bir Dişli Rakip Daha#

66 7 0
                                    

Sabah gözlerimi ilkbaharın yakıcı güneş ışığıyla açtım. Uykunun verdiği mahmurlukla banyoya çevirdim rotamı. Gözlerim yarı açık yarı kapalı banyoya rutin işlerimi halletmeye giderken ayak serçe parmağımı kapının pervazına çarptım. Kendimi yere atıp annesini kaybetmiş yavru köpek gibi ulumaya başladım. Dışımdan bildiğim tüm küfürleri savururken odama annem daldı. Nefes nefese yanıma gelip ayağımı tuttuğumu görünce "Anlaşılan bugün yine sakarlığın üstünde " dedi gülerek.

Dediğine bakar mısınız? Neymiş sakar mışım. Tamam kabul biraz sakar olabilirim ama insanın yüzüne vurulmaz ki canım

Kaşlarımı çatarak anneme baktım " Anne ben burda canımla harbe giriyorum senin dediğine bak "diye çıkıştım. Yine annem her zamanki gibi gülümsemesinden ödün vermeyerek" Kalk hadi olur böyle şeyler. Büyüyünce geçer " dedi.

Ah anne ah şu güzel gülüşlerini beni sinirlendirmek için kullanmasan olmaz sanki. Çevremdeki herkes beni sinirlendirmeyi hep çok sevmiştir. İnsanlar, kızaran yüzden, titreyen elden ve saçma sapan sözlerin neresinden hoşlanıyorlar anlayamıyorum.

Kendimi bilmiş tavrımla anneme " Anne daha ne kadar büyüyeceğim bundan daha büyüğü ihtiyarlık olur" dedim.
Annem kavisli kaşlarını çatarak" sen bana ihtiyar mı dedin bakayım?"diye soruna gülmemek için dudaklarımı dişledim.

Annemi en zayıf noktasından vurdum. Yaşlanma korkusu. Aslında annem yaşlılık vasfına girmeyecek kadar güzel yüze ve gözlere sahip. Ama taktı mı takıyor işte
Annemin sorusuna karşılık " Hayır. Öyle birşey kastetmedim. Yarası olan gocunur"cevabını yapıştırınca  annemin buruşuk yüz halimden normal  haline geçiş sırasında kafama bir tokat patlamıştı bile. Yalancı tokatlarını üstüme yağdırırken sitemle " anneye öyle denir mi hiç? "Dedi. Tabi tokatlarının ardı arkası kesilmiyordu. Yerde banyonun kapısının önünde oturan ben emekleyerek banyoya kaçtım. Kapıyı kilitleyince annemin tehdidini duydum." Bunu unutmadım küçük hanım sen bir çık hele ben sana gösteririm ihtiyarlık neymiş"dedi. Arkasından gelen kapı sesi artık işlerimi halletmem gerektiğinin işaretiydi.

Yüzünü ılık suyla yıkayıp dişlerimi de fırçaladıktan  sonra banyo dan çıktım.

Şeffaf lenslerimi taktıktan sonra yerleştirmeye üşendiğim bavulumun başına geçtim. İçinden gri eşofmanımı ve siyah tişörtümü  çıkarıp giydim. Akşamki duşumdan sonra saçlarım hala nemliydi. Elimle saçlarıma şekil verdikten sonra telefonumu cebime atıp odadan çıktım. Aşağıya inmek için önünden geçtiğin kapı açılınca içeriden çıkan çıplak İskender'e çarpıp yere popomun üzerine düştüm. Sinirle kafamı kaldırıp karşımda ki üstsüz çocuğa bakınca adamı çileden çıkaran gülüşü ile " önüne baksan iyi olur ufaklık" dedi.  

Allahım gülümsemesinin adamı sarhoş eden hissine mi kapılsam yoksa bana ufaklık demesine mi sinirlensem bilemedim.

Hışımla ayağa fırladım." Oradan ufaklık gibi mi duruyorum bilemem ama ben 18 yaşındayım yani genç bir kızım bilmeni istedim."dedim sinirle.

Onun bu halime eğlendiği kesindi. Karşılık vermem daha da hoşuna gitmiş gibi " biraz daha konuşursan genç kız mı yoksa kadın mı olduğunu o zaman görürsün. " dedi göz kırparak.

Ağazım açık dediklerinin şokuyla yüzüne bakarken arkasını dönüp odasına girdi.

Bende boş durmayıp arkasından "öküz" diye bağırınca odadan tekrardan çıktı. Suratının hali merdivenlere koşup mutfağa girmeme yetti.

Nefes nefese mutfağa girince annem ve Selma Teyze ye birşey olmadığı yalanını söyleyip kahvaltının hazırlanmasına yardım ettim. Elimde tabaklarla salona giderken , İskender de merdivenlerden iniyordu. Ban bakıp sırıtınca gözlerimi devirerek tabakları masaya yerleştirmeye başladım.
Fuat amca " oo İskender bey sonunda uyanabilmişsiniz. Ne güzel" demesiyle İskender.ile babasının arasının pek de iyi olmadığını ikinci kez anladım. Akşam İskender eve geldiğinde Fuat amcayı görünce suratı baya asılmıştı. Aralarındaki tartışama devam ederken İskender ile göz göze geldim. Bakışları sinir ile dolup yaşıyordu. Ama saygısından babasına karşılık vermediği aşikardı. Bakışı ürkmeme neden olunca  mutfağa doğru yol aldım. Kahvaltı kasası tamamlanınca Selma Teyze araya girip tartışmanın son bulmasına neden oldu. İskender masada karşıma oturunca ister istemez gerildim. Ortam baya sessizdi. Arada bir İskender'e  bakış arıyordum. Genel olarak tabağıyla ilgileniyordu. Sessizlik içinde kahvaltı ederken Selma Teyze sessizliği bozdu. " canım Andaç gelmedi mi daha yurtdışından?"diye soru yöneltince Fuat Amca" hayır. Önümüzdeki günlere bakılırsa gelmesi biraz daha sürebilirmiş."dedi.

Ne dediklerini anlamadığım için pek kulak asmadım. Selma Teyze " Hmm anladım yani partnersizsin." Dedi. Fuat Amca karşılık olarak sitemle" görünüşe göre öyle" diyince Selma Teyze bize dönüp açıklama yapmak istercesine" Fuat tam bir tavla delisi. Önüne tavla karşısına dişli bir rakip koyunca kendinden geçiyor. Hafta sonları Andaç ile oynuyorlardı. Ama o da işler yüzünden yurtdışında. Anlayacağın tek kaldı."dedi.

Esma beni dürtüp gülünce ona susmasını işaret edip önüne döndüm.

Boğazımı temizleyip Fuat amcanın ilgisini üzerine çektim."  Fuat Amca çok dişli bir rakip olmasamda tavlada giderim var. Yani sizinle tavla oynamayı çok isterim"dedim.

Fuat Amca sözlerimden sonra şaşkın bakışlarıyla" maden öyle diyorsun o zaman alalım boyunun ölçüsünü"dedi. Yüzündeki gülümseme yayılırken tekrar konuşmaya başladı" ama karşılıksız oynamayacağız. Eğer ben kazanırsam elinden şöyle köpüklü bir kahve içerim. Sen ne istesin karşılık olarak?"diye sorunca ne diyeceğimi bilemedim. Ne isteyebilirim ki?

Buldum!!!!

"Şey aslında geldiğimden beri sahile gitmek istiyordum"deyince İskender alayla gülümsedi. Ne var denizi sevemez miyim?

Fuat Amca gülerek" peki. Hadi başlayalım artık kim kazanacak göreceğiz" dedi.

Fuat Amca beni kolumdan tuttuğu gibi arka bahçeye çıkardı. Beni karşılıklı duran iki pufun birine oturttuktan sonra gözden kayboldu. Eskiden babamla çok oynardım tavlayı. Yenildiğimde ağlar itiraz ederdim. Fuat Amcanın taşları dizmesi düşüncelerimden çıkmama yetti. Yaşları dizdikten sonra ben beyaz oyuncu oldum. Fuat Amca zarların biri önümüzdeki tavla tahtasına attı. Zar kendi etrafında bir iki tur atıp durdu. 5 gelmişti. Avucumdaki zarı sallayıp önümdeki tahtaya attım. Bana gelen 2 Fuat amcanın sinsice sırıtıp oyuna başlamasına neden oldu.

Kör Talih!!!

Fuat Amca zarları eline alıp atınca gelen 6-6 gözlerimin yuvaları dan fırlamasına sebepti. İnanamıyorum yaa adamdaki şansa bak. Birinci el sonuna kadar böyle devam etti. Bana gelen ufak zarlar oyunu yavaş yavaş oynamamı sağladı. Böylelikle birinci el Fuat amcanın oldu. Yüzünde memnun ifade ile taşları dizmeye başladı. Neyse ki ikinci el şansım dönmeye başladı. Attığım zarlar  bana büyük rakamlar olarak geri dönüyordu. Ee yani taktik de bilince ikinci eli ben aldım. Fuat amca huzursuzca taşları dizmeye başladı. Bu adam baya takmış oyunu kazanmaya. Üçüncü el kafa kafayaydı. Tam oyuna adapte oldum derken arkadan gelen İskender'in sesi tüm motivasyonumu mahvetti. " şeytanınız bol olsun" dedi.

Fuat amca başını kaldırıp gülümsemekle yetindi. Benim taktığım yoktu zaten.

Elimdeki zarları önüne attım. 6-6 gelince kafa kafaya giden oyun açık ara öne gelmemi sağladı. Fuat Amcanın kızaran sıratın gülmemek için dudaklarımı dişledim. İskender'in hala başımızda dikildiğini yeni göstererken Fuat amcaya gelen ufak zar daha da gülmemi sağladı. İskender'e baktığımda onun da yüzünde tebessüm vardı. Oyunun ilerleyen zamanında gelen çift zarla oyunu kazandım.

Fuat Amca yüzüme şaşkınca bakarken omuzlarımı yukarı doğru kaldırıp geri indirdim. İskender'in de yüz halinden birinci olmamı beklemediği belliydi. Fuat Amca şaşkın halimden çıkıp gülerek " dişli bir rakip daha "dedi gülerek

Tavlanın ardından salona geçtik. Ben mutfağa gidip Fuat Amcanın kahvesini hazırlamaya  başladım. Her ne kadar ben kazansam da sanırım nu seferlik bonkör olabilirim. Bir bardak  şu ve hatırladığım kahveyi tepsiye koyup salona yol aldım. Salonda ortam gergindi. Sanki İskeder ile babası tartışıyorlarmış gibiydi. Fuat Amca elindeki kahveyi görünce yüzünde güller açmaya başladı. " oyunu sen kazanmamışmıydın?"dedi. Önünde eğilip kahvesini almasını beklerken " bu seferlik bonkör olayım dedim hem daha çok yeneceğiz birbirimizi "dedim. Tepsiden kahvesini ve suyunu alıp önündeki ahşap masaya koydu. İskender'e baktığımda sinirliydi. Bana bakınca gözlerimi kaçırıp mutfağa gitmek için arkamı döndüğümde Fuat Amca " canım şirkette işin çıktı sahile İskenderle gitsen senin için sıkıntı olmaz umarım."dedi

Neee!!! İskender ve ben sahile gitmek asla olmaz..

Ay TanrısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin