üç ekmek on beşli yumurta
seungmin: AAAAHH KİMİN İÇİN ATIYOR BUUU YÜREKK
SÖYLE KİMİN İÇİN ATIYORRR BU YÜREKfelix: noluyo yine
jeongin: NAPIP EDİYO SEVDİGİNİ ÜZÜYO
AKLIMIZ ERMEZ
AMAN ALLAAHminho: içtiniz mi kardeşim noluyor bu aşağılık evde
seungmin: ASK SARHOSUYUM MINHO ASK
jeongin: iki bira sallamış olabilirim ben
minho: tanrım aklıma mukayet ol
yolda mısınızseungmin: evt
evetfelix: kahve suyunu koyuyorum hyung
minho: tamam felix birtanesin
marketten çıktım zaten***
Minho marketten çıkmış, eve doğru yol almıştı ki yolun ortasında birbirlerine vurarak gülen, oldukça tanıdık ikiliyi görmesiyle bıkmış şekilde nefesini dışarı vererek hızla söylenerek onlara doğru ilerledi.
"Yok ya ben kesin birine bir kötülük yaptım. Ondan geliyor bunlar başıma hep." İki elini de beline koyarak gülmekten kelimenin tam anlamıyla yerlere yatmış ikiliye baktı. Önce Jeongin'i kolundan tutarak ayağa kaldırdı, daha sonra da Seungmin'i ayağının ucuyla dürterek ayağa kalkmasını işaret etti. "Hadi bu sarhoş," eliyle Jeongin'i gösterdi, "Sana ne oluyor? Kafayı yemiş gibi sokağın ortasında yerlere yatıyorsunuz?" Jeongin hâla kendi kendine gülüyordu.
"Of ne var eğleniyoruz ya. Kimse yok sokakta zaten."
Minho sinirle burun kemiğini sıktı. "Yürü hadi. Al şu yerdeki poşetleri de, sen taşıyacaksın. Düş önüme." Daha sonra Jeongin'in bir kolunu omzuna atıp, kucağına aldı. "Bok vardı da içtin bu kadar."
"Bir şişe bir şey içmiş ya, ikinciyi bitirememiş bile. Dayanıksız işte." Seungmin gülerek söylediği şeye Minho sinirli bir bakış atınca susup önüne döndü.
Yol boyunca, Jeongin'in bir ağlayıp bir gülmesinden başka aralarında hiçbir diyalog geçmemişti. Zaten yakın olan eve kısa bir sürede vardıklarında, Felix ve Chan apartman kapısında onları bekliyorlardı.
"Chan? Ne işin var burada?" Seungmin Chan'ın yanına adımlarken Minho, Jeongin ve Seungmin'in elinden poşetleri alan Felix; Jeongin'in bağırışları eşliğinde eve çıkmışlardı.
"Karşı apartmanda teyzem oturuyor da. Şans eseri camda Felix'i görünce selam vereyim dedim. Hayırdır?" Seungmin anladım der gibi kafasını salladı, iç çekti. Bir an kendisi için gelmiş olabilir mi diye düşünmüştü ama uçtuğunu anlayınca o düşünceleri kafasından kovaladı.
"Jeonginle takıldık biraz. İki birayla sarhoş oldu salak."
Chan onun bu söylediğine kıkırdayarak, apartmanın önündeki basamaklara oturdu, yanına vurarak Seungmin'in de oturmasını işaret etti. Seungmin de oturarak, kapalı kapıya yaslandı. Hava sıcaktı ve sokak boştu. Kafasını kaldırıp girişteki apartmanın ışıklarına baktı. Youngmi teyzenin evde olmadığını görünce rahatlayarak bir oh çekti.
Chan da onun baktığı yere bakıp anlamayan bakışlarını ona çevirince, işaret parmağıyla daireyi gösterdi. "O dairede oturan teyze o kadar dedikoducu biri ki. Bu apartmana taşındığımızdan beri her hareketimizi kartal gibi takip ediyor. Jeongin'i sarhoş haliyle görseydi kök söktürürdü bize. Ama uyumuş sanırım."
Chan gülerek kafasını salladı. İkisi sessizliğe büründü tekrardan. Ama rahatsız edici bir sessizlik değildi, aksine Seungmin kendini aşırı rahat hissediyordu ve böyle hissetmesi onu korkutuyordu.
"Teyzen hangi katta oturuyor?" Chan, Seungmin'in aniden konuşmasıyla irkilince Seungmin sessizce gülerek özür diledi. Chan eliyle karşıdaki mavi binanın, üçüncü katını gösterdi. Seungmin şaşırarak Chan'a döndü.
"Bir dakika ya, Minsoo teyze senin teyzen miydi? Çok tatlı bir kadın ya, arada bizimkilerle alışverişini yapıyoruz, bize tatlı veriyor hep." Minsoo teyze, mahallede herkesin sevdiği bir kadındı. Çoğu zaman tekerlekli sandalye kullandığı ve merdivenlerden inmeye zorlandığı için mahalledekiler işlerini görürdü.
"Gerçekten mi?" Chan minnet dolu gözlerle Seungmin'e döndüğünde Seungmin kafasını salladı. "Ben ve ailem her zaman gelemiyoruz, oğlu da şerefsizin teki ilgilenmiyor. Çok teşekkür ederim gerçekten."
Seungmin önemli olmadığını belirtmek için elini salladı. "Lafı bile olmaz." Daha sonra kolundaki saate bakmış, saatin onu biraz geçmiş olduğunu görünce dudaklarını ısırarak ayağa kalkmıştı. "Seni kahve için yukarı çağırırdım ama hem geç olmuş hem de Jeongin evi yıkıyordur şimdi."
Chan da ayağa kalktı, pantolonunun arkasını silkeledi. "Başka zamana olsun, sözümü aldım." Seungmin gülerek, "Olsun bakalım" dedi. Daha sonra zile basarak kapının açılmasını beklemeye başladı.
"Okula gelecek misin yarın?" Chan'ın sorusuyla ona döndü, "Hmm, gelmem lazım. Önemli bir dersim var. Sen gelecek misin?" Kapı yüksek bir ses çıkararak açıldı. Seungmin kapıyı içeri doğru itekledi ve tek ayağını koyarak kapanmasını engelledi. "Evet geleceğim. Ödev teslim edeceğim. Bir de dersim var." Seungmin kafasını salladığında, Chan kafasıyla içeriyi gösterdi.
"Gir hadi, mevsim yaz ama hava serin yine de. Görüşürüz yarın." Seungmin tekrardan kapıyı iterek açtı, tek elini kaldırdı. "Tamam git sen gireceğim. Görüşürüz yarın."
Chan arkasını dönerek yürümeye başladı, yolun ortasında durdu ve gittiği yolu geri gelerek Seungmin'e yaklaştı ve hızlıca yanağını öptü. "İyi geceler Seungmin." diyerek geldiği yolu hızlı adımlarla geri giderken, onun sokağı dönmesiyle Seungmin çığlığını bastırmak için elini ağzına bastırmış, hızla içeri girerek koşarak merdivenleri çıkmıştı.
Evin kapısına geldiğinde Felix ve Minho kapıda onu bekliyor, Jeongin kardan melek yapmaya çalışır gibi halıda tepinip kendi kendine kıkır kıkır gülüyordu.
"Oğlum ben öyle bir vurulmuşum ki." dedi ayakkabılarını çıkarıp, kendini Jeongin'in yanına atarak. Jeongin'in ona gülüp, sürüne sürüne yanına gelmesiyle ona sarıldı. Felix ve Minho sabırlar çekerek salondaki koltuğa oturduklarında, Seungmin deli gibi kıkırdayıp, sırıtıyor; olanların gerçekliğine bir türlü inanamıyordu.
***
@ teddyseungkimjeonginin iki birayla sarhos olup ortalıgı ayağa kaldırmasından birkaç saat önce
yangjeongin: kardesim o açıklamayı sil
>teddyseungkim: yooleelino: sizden cok bıktım
hwanghyunjin: iki bira mı
>hanjisung: sen biranın kokusuyla sarhos olan adamsın niye sasirdin anlamadım***
chan beni de öpelia hemen at dedigi icin atıyom bölümü cünkü karım ne derse o 👍👍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
iyi geceler chan | seungchan
Fanfictionsky: iyi geceler evimin direği chan: kardesim sen kimsin?